BİLİM ve DİN = DİNDAR
Din ile bilim ayrı gibi görünse de değildir, ikisi de hayata, dairdir, biri maddi araçlar için çalışır diğeri bu araçların hangi amaç için kullanılacağı konusunda bize yok gösterir… O zaman biz hangisini ihmal edebiliriz hiç birini, din ahiret hayatı için mi, dünya hayatı için mi diye bir soru sorsak! Ben derim dünya hayatı içim, sen dersin ahiret hayatı için, aslında ikisi de doğru, dine inanmak, hiçbir hayatı ihmal etmemek, ikisinin de sorumluluğunun farkında olmayı gerektirir.. Biz Müslümanlar yeteri kadar farkındamıyız? Bu soruya üzülerek cevap veriyorum, Müslümanların yaşadığı ülkelere ve toplumlara bakın sorumluluklarının farkında olmadıklarını göreceksiniz, göreceğiz…
Yönetim sorunu var mı, daha ülkelerini, toplumlarını kim, nasıl, neye dayanarak yönetecek, Kuranın ilk ayeti indiğinden bu yana 14 asır geçmesine rağmen Müslümanlar İslam’ın ön gördüğü devrimi gerçekleştirememişlerdir… Bu devrime en çok yaklaşanlar Peygamberimiz, Kısmen İlk Halifeler, Endülüs Emevileri ve kısmen Abbasiler olmuştur… Son olarak da Biz Türkler, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarıyla bu kısmen yakalamışız… Neden kısmenleri kullanıyorum, süreklilik sağlayamadığımız için… Şimdi ilk vahiy ne idi, neden bu idi? İlk vahiy oku, ortada bilinen somut anlamıyla kitap yoktur, bu emir peygambere neden gelmiştir? Benim kanaatime göre toplumuna, dünya hayatında refahını, mutluluğunu artırmak için dünyayı, doğayı, ayeti ve ayetleri oku, bunlara dayalı bilgiyle, akılla, düşünceyle hayatına, birlikte yaşadıklarının hayatına aktar… Devamla…
Yada biz Peygamberimizin takipçileri olarak hayatlarımıza aktaralım, kitabi ayeti ve doğal, maddedeki ayetleri gerektiği gibi okuyup bilimsel yol ve yöntemlerle geliştirdiğimiz tekniklerle manevi ve maddi hayatımıza aktarabiliyor muyuz? Bana hemen şu savunmayı yapmayın atalarımız şunu yapmış, atalarımız bunu yapmış, siz, biz atalarımızın döneminde mi yaşıyoruz, günümüzde mi? Günümüzde günümüzün bilimsel ve teknik yöntemlerini eğitim aracılığıyla almazsak, alamamışsak, ne yazık ki alamamışız, işte bu bilimsizlik, ilimsizlik biz Müslümanları, yaşadığımız bu kaotik toplumsal yapılara itmiştir… Yaşanılan bu sorunların kaynağını kimdir, Müslümanların yöneticileri mi, evet, Müslümanların alimleri, aydınları mı evet, Müslümanların kendileri mi evet… Müslümanlar Şuralarını, Meşveretlerini, bilimsel, düşünsel alıverişlerini, dolayısıyla ahlak ve adaletlerini toplam da dinlerini kaybettiler… Ne vahiyi, ne doğayı, ne evreni bilgiyle, akılla, düşünceyle kavrayamadılar… İktidar sahipleri ne diyorsa onu doğru kabul ettiler, güçlülerin adaletsizliklerine ahlaksızlıklarına göz yumdular, fakirin rızkının el konulmasına izin verdiler… İslam’ın önerdiği çok şeyden uzaklaştılar, örneğin din bilimsel çalışmalar için ne dedi, zaten okumaktan bahsetmiştik bilimi, bilmeyi önemseyen örneklerle yazıya devam edelim mi?
“Allah, Âdem’e bütün isimleri öğretti” Yani biz Adem’in çocuklarının öğrenme kapasitemiz var… Kuran dan Sünnetten şunu çıkarabiliriz… “İnsan için uğrunda yorulmaya değer en yüce uğraş, helâl rızık peşinde koşarak karnını doyurduğu gibi, doğru bilginin peşine düşerek de bilimsel gelişmeye neden olarak da ruhunu doyurmaktır. İlim tahsil etmekten daha değerli bir çaba, âlim olmaktan daha şerefli bir makam düşünülebilir mi, yoktur“ “Bilginin aydınlığına sırtını dönen insan, huzur bulabilir mi?” Peygamberimizin şu uyarısıyla neden uyanmamışız anlamış değilim!! “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun!” “Bilenle bilmeyenin bir olmayacağını” Şuan da yaşadıklarımız, bilgiden, akıldan, bilimden, düşünceden uzak kalışımızdan dolayı helaka yakın bir zulüm yaşamamızın nedeni olmasın? Dinde, Peygamber de, bizden şunu beklemektedir!!!
“Fizikle metafiziği, bilgiyle hikmeti buluşturarak insanı dünyada da, ahirette de mutluluğuna, huzuruna neden olan Müslümanlardan olmamız İstenmektedir.” Biz nasılız, Türk, Müslümanlar olarak insanlığa kattığımız, bilimsel gelişmeler, icatlar, buluşlar, araçlar nedir? Ya da kullandığınız araç ve gereçlere bakın ne kadarını biz üretmişiz? Sonuç nasıl çıktı üzücü değil mi? Biz Bilimle, Dinle Zihinsel ve Fiziksel Gelişmeler Sağlamadıkca Bu durum Devam Edecektir.
Müslümanlar olarak bize düşen vazife, ilmin değerini bilmek ve bilginin toplumumuz ve insanlık adına iyilik üretmesi için “bilimi, bilim ahlakını” hayatımıza aktarmak, çocuklarımızı, gençlerimizi bilimin gereklerine göre eğitmek, bunu toplumumuza anlatmak zorundayız. İmanımızın ve tarihimizin bize yüklediği sorumluluk bunu gerektirmektedir… Bunun için bilimsel okumalar yaparak, bilen, düşünen, araştıran, bir toplum olmalıyız ki… Ancak böylece Allah da, İnsanlıkta bizi salih amellerimizle değerlendirecektir. Yeterince geç kaldık, hala ne yapacağımıza kara vermiş değiliz, yarınlarımızı maddi ve manevi her türlü yıkımdan korumak için bilime, bilgiye, düşünceye, disiplin içinde çalışmaya sarılmalıyız. Gençlerimizi günün güncel bilgileriyle tanıştırmalı, modern ilimlerin ve teknolojik buluşların ancak böylece gerçekleştirilebileceğini anlatmalıyız… Entelektüellerimiz, Alimlerimiz, bilgi, akıl, düşünce üzerine çalışarak gençlerimize kişisel modeller olmalıyız…
Peygamberimiz; “Allah’ım! Bana öğrettiklerinle, beni faydalandır, bana fayda verecek ilmi öğret ve benim ilmimi artır” diye dua etmiştir… Sonuç olarak…
Biz Müslümanlar, dünyanın dört bir yanında ilim tahsil etmeye, öğrenip öğretmeye, yurt içinde ve yurt dışında her türlü hayır ve hasenatın, imar, ihya ve inşa faaliyetin için de yaşayabilmek için, bunun gereği olan bilimsel eğitimi almalıyız ki… “Kuranın bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” soruna cevap vererek, Peygamberimizin Sünnetini devam ettirerek yaşamış olabilmeliyiz…
Nasıl yaşarsak öylede haşrediliriz (Haşr Nedir dersek, Hesap günü için Uyandırılarak, hesap vermek üzere toplantıya davet diyebiliriz) Bu hesap günün de herkes hak ettiğini alacak, biz dünyada nasıl yaşadıksa öyle değerlendirileceğiz.. Nasıl yaşıyoruz, Bilgiyle mi, Bilgiye Dayalı Düşünceyle mi, Bunlara Dayalı İyi, Güzel, Doğru Mutluluğa neden Olan Davranışlarla mı? Yoksa fitneye, Fesatta, kötülüğe, savaşa, acıya, mutsuzluğa zulme neden olarak mı? Yaşıyoruz… Biz Nasıl Yaşıyorsak, Dünyada da, Ahirette de, Öyle Karşılanırız… Kısacası İyiler, Her Yerde İyi Karşılanırlar…
Allah’ım, Bize Okumayı, Okuduklarımızı Anlamayı, Bilgiyle, Akılla, İlimle, Bilimle, Dinle, Düşünceyle, Adalet ve Barış İçin de, Mutlu Yaşamayı, İyi Olmayı, İyi Karşılanmayı Nasip Et, Sizlere de Etsin… Duamla, Dileklerimle, Selam ve Sevgilerimle..
Sıtdık Fani –25.1.2019 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
DİB, Dini Kavramlar Sözlüğü
-
https://www2.diyanet.gov.tr/DinHizmetleriGenelMudurlugu/Sayfalar/HutbelerListesi.aspx
|