|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MEVLİT KANDİLİ |
MEVLİT KANDİLİ
Mevlit kandili aynı zamanda, son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa'nın doğumunun 1442'inci yıldönümüdür.
Mevlid, "doğum zamanı" demektir. İslam mezhepleri arasında Hz. Muhammed'in doğum günü farklı kutlanır, İslamın emrinin aksine her şeyi ayrılma nedeni yapabildiğimizin göstergesi peygamberimizin doğum gününü bile ayrı, ayrı kutlamamızdır. Sünniler Rebiülevvel ayının 11’ini 12’sine bağlayan geceyi, Şiiler ise Mevlid ve doğum günü olarak16’sını 17'ye bağlayan geceyi kutlamaktadırlar.
Kandil geceleri İslam'ın ilk dönemlerinde var olan bir âdet olmayıp, hicretin 300 yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ülkemiz'de ise ilk Osmanlı Devletin de II. Selim'den itibaren bu kutlama gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte mevlit kandili adını almıştır.
Bu gecede ilk aklımıza gelen şey, peygamberin ahlakını, merhametini, hayatını anlamaya çalışmalı ve bize elcilik yaparak getirdiği mesaj olan Kuran’ı okumak, anlamak olmalı, anlamakla da kalmamalı onu hayatımıza rehber yapmalıyız.
Peygamberimizin bize tepliğ ettğini bizde, vicdanlarımıza tepliğ ederek, bu ilahi emirlerin kendimize ve insanlara gönderilme maksadının gercekleşmesine çalışmalıyız.Ancak böylece, bizim ve insanlık için doğru olanı yapmış olacağımızın kanatini taşıyorum. Yoksa emirler kitaplarda kalırsa işte şuanda yaşadığımız sıkıntıları yaşamaya devam edecegiz demektir. Bu durumdan kurtulmak için ne yapmalıyız dersek…
Peygamberimizin doğduğu ortam nasılmış, bu ortamda peygamberimiz nasıl yaşamış, karşılaştığı olaylara karşı tavrı ne olmuş? Bunu ana hatlarıyla ögrenerek, kendi hayatımızın ana kuralları haline getirmeliyiz. Ne acıki İslam toplulukları Kuranı ve Peygamberi anlamada büyük eksiklikler içindedir ki şuanda yaşanılan kaos yaşanmaktadır.
Bunu şuradan anlayabiliriz, İslam birliğe davet ederken biz ayrılığa neden olacak şekilde yaşamaktayız. Örnegin, peygamber namaz kılarken elini bagladımı bağlamadımı tartışması yerine, kölelere ve yoksullara karşı nasıl bir tavır sergiledi, münafıklarla, müminleri ayırt etmede nasıl davrandı, peygamberimiz zamanında Hac nasıldı, şimdi nasıl? Ayrılığa degil birliğe hizmet edecek şekilde sorular sormalıyız. Birlik için cihad etmeliyiz, Peygamberimizin istegi bu, Allahın emirleri bu doğrultuda hepimiz de biliriz aslında.
Birliğe davet eden islam dinini yanlış anlayan İslam toplulukları Ümmet birliği tesis edememiştir. Bu ümmet birliği siyaseten olmasa, bile inanç ve kültürel olarak başarılabilecekken başarılamamıştır. Bunu üzülerek ifade ediyorum, ibadetlerin amacı olsun, Kuran’ın birçok ayeti olsun biz Müslümanları birliğe sevk etmek için yüzlerce emir vardır. İster siyasi, ister ekonomik nedenler, Allahın bu birlik mesajından daha önemli degildir. Namazı düşünelim, Namaz yalnızda kılınabilirken Cemaatle kılınması neden daha çok sevaptır, Cuma namazı neden cemaatle kılınması emredilmiştir, birlik için, Kurbanı düşünelim, sizin kurbanlarınızın kanı Allaha ulaşmaz, derken bu ibadetin aramızda birliği sağlamak için yapıldığını unutmayalım. Hac-36 da Allah kurbanla ilgili bize şu mesajı gödermiştir, “onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik”. Hac ibadeti ise tam bir birlik mesajıdır, millet birliğini aşan dünyadaki bütün ümmetin yan yana geldiği bir ibadettirki gercekten ciddi birlik mesajı içermektedir. Hacdaki asıl amaç ortak bir ümmet milleti ve onun kültürünü oluşturmaktır. Ne yazık ki bu çok önemli birliğimize hizmet edecek ibateti sadece şekle indirmişiz, oraya gelen Ümmetin tanışması, kaynaşması, karşılıklı duygu, düşünce, ekonomik paylaşma ve dayanışmanın olmaması asıl amacın es geçilmesine neden olmaktadır.
Birliğimize hizmet edecek başka bir ibadet de Zekattır, bu açıkca beyan edilmiştir ki Zekat, zenginin malının içindeki fakirin hakkıdır, toplumsal aidiyet duygusunu artırmak için bundan daha iyi bir ibadet olamaz. Ne yazıkki Peygamberimizin önerilerini, Kuranın emirlerini es gecerken bunuda es geçmekteyiz. Kaç tane zenginimiz bunu böyle anlamaktadır, emri yerine getirenlerin sayısını bütün Müslüman sayısı ile kıyaslamak, düşünmek bile istemiyoruz.
Peygamberimizin doğum günün kutlandığı şu günlerde, bu meseleler üzerine düşünmek, hayata karşı Peygamberimizin tavrını takınmanın ilk adımıdır, Allah devamını getirsin. Onun yaşam felsefesini yaşam felsefemiz yapmaktır, onun yaşam felsefesi Kurandır, biz ne zaman Kuran felsefesini yaşam felsefesi yapacağız? Yapmadıkca iki yakamız bir araya gelmeyecek diye düşünüyor, Peygamberimizi doğum gününde anmak, onu hatırlamak demek, onun getirdiği emirleri öğrenmek demektir. İlk emirden yola çıkarak okumak, öğrenmek, öğrendiklerimizi uygulayarak yaşamaktır, mümin olarak yaşamak. Okuyup öğrenmek dilegiyle selam ve sevgiler….
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|