AYETLERLE PEYGAMBER
YOLUMUZ HZ. İBRAHİM, H.Z MUHAMMED YOLU!!
Dini mesajların ilkeleri en iyi anlayan ve uygulayan, bu mesajların ilk muhatapları Allahın elçisi olan peygamberlerdir… Belki onların yaşadığı dönemle, zaman, mekan, araç farkları olsa da, çok şey değişirken temel ilke ve değerler değişmemektedir… Biz 1400 yıl önce yaşamış H.z Muhammed, daha önce yaşamış Hz. İbrahim’i ilkesel anlamlıyız ve onların ilkelerini günümüzde ilkelerimiz yapmalıyız.. Bunun için iki Peygamber için Kuran ne diyor bir özet yapalım, ayrıca sizler de kendi okumalarınızla Kuran nasıl bir peygamber örneği, mümin örneği bize öneriyor, diye Kuranı anlayarak okuyun öneririm… Buyurun ayetler üzerinden Peygamberlere öneri ve uyarılar ve ilkesel yaklaşımlar…
Âl-i İmrân / 84: De ki: Biz, Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Ya'kub oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O'na teslim oluruz.
Âl-i İmrân / 67:İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.
* Hangi dinden olduğundan değil Allahı tanıyan, dost doğru olan kul olmak geregiyor ki, yolumuz H.z İbrahim ve H.z Muhammed yolu olsun…
Âl-i İmrân / 68: İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur.
* Deme ki, bir yol var, yaratandan yaratılana doğru, bir yol var yaratılanlardan yaratana doğru bu yol İbrahim ve Muhammed yoludur, iyilikler yoludur bu yol…
Bakara / 124: Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. «Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!) » dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.
*Dem ki yönetici olunca zalim olmayacağız adalet ehli olacağız…
Tekvîr / 22: Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir. * Deme ki, iyilik yolunun yolcularını dünya nimetleri peşinden hırsla, adaletsizce, Ahlaksızca gidenler H.z İbrahim ve H.z Muhammed yolunda gidenleri mecnun diyorlar.. Oysa iyilik ve güellik yaparken kendini kaybedenlere, mecnun değil, iyilik sevdasının yolunun yolcuları…
Bakara / 126: İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkar ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!
* Demek ki Müslümanlar olarak yaşadığımız şehirleri, mekanları güvenli mutlu yaşanılan yerler yapmalıyız..
Yûnus / 38: Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah’tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin.
Sâd / 21: Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp, Davud'un yanına girmişlerdi de Davud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.
*Demek ki, adaletle hükmet gerek, adaletle işler yapmak, davranışlarda bulunmak gerek, adaletli yaşadıkça da korkmamak gerek, ahlak ve adalet ilkleri temek ilkelerdir, her dönemde de geçerlidir…
Necm / 3 : Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve batıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz.
* Deme ki, yanlış yapanlar, para, makam, mal peşinde koşanlar, adalet ve ahlak üzere iyi güzel işler yapanlara sapıtmış diyebiliyorlarmış, kim sapık, değil Akıl, Kuran süzgecisyle degerlendirmek gerekir.
Bakara / 127: Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.
* Demekki Allah rızası için hizmet edeceğiz bu hizmet ancak iyiliklere ve güzelliklere neden olursa sevap işlemiş olacağız ki, kabul görsün…
Yûsuf / 3: Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur'an'ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.
Fetih / 29: Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vadetmiştir.
* Demek ki, yanlışa, kötüye, nefret içinde olanlara karşı sert, iyi, güzel, ahlak, adalet üzere yaşayanlar, Allah rızası için iyilikler yapan, zekat, fitire gibi paylaşım, iyilik yolunda yardımlaşma, dayanışma, merhamet için olan kişilerin yolu İbrahimi ve Muhammedi bir yol üzere olmamız gerekiyor…
Bakara / 130: İbrahim'in dininden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
* Demek ki İbrahim ve Muhammed takipçileri olarak bizler hem bu dünyada iyiliklere ve güzelliklere neden olarak her iki alem dede iyilerden olacağız…
Muhammed / 2: İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
* Demek ki, İman edeceğiz ama bununla kalmayacağız, yararlı işler yapacağız, kime yararlı olacağız bütün canlara, yaratılan her şeye, doğaya, çevreye, bunu faktörlerine, insana , kısacası her şey sorumluluk dairemizde…
En’âm / 75: Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.
Bakara Suresi 131: Hani Rabb'i ona: "Müslim ol" dediğinde; o da: "Âlemlerin Rabbi için müslim oldum." demişti. Hani Rabbi, İbrahim'e, "Teslim ol!" deyince, o da, "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
*Demek ki, Din iyi olanı emreder, iyi olanı yapmayı öğütler, biz dini ilkelere teslim olurken, aslında adalete, ahlaka, iyiliğe, güzelliğe adım atmış, teslim olmuş oluruz…
Zümer / 18: 17, 18. Tağut'a kulluk etmekten kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır. (Ey Muhammed!) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır. * Demek ki Allah dışında kimseye kulluk edilmeyecek, dinleyip, anlayıp da sözün en güzeline uyulacak ve güzel işler yapılacak ki, hem dünyamız mamur, hem ahretimiz, diğer alemimiz mamur olsun..
Bakara / 133: Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Ya'kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler.
* Demek ki, yalnız sadece Allaha kul olacağız, ne putlara, ne de siyasal liderlere ve dini kanaat önderlerine kul olmayacağız…
En’âm / 74: İbrahim, babası Azer'e: Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti.
* Demek ki İbrahimin, mUhammedin yolunda olmak demek putları kırmak demektir, müşrikler neden put yapıyorlardı Allah’a yakınlaştırdıklarını düşündükleri için.. Şimdi böyle bir düşüncemiz varsa put onlar demektir… Kıralım gitsin…
Bakara / 135: Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.
* Demek ki yolumuz İbrahim ve Muhammed yolu olabilmesi için, doğru yolu, yöntemi, ilkeleri izlememiz gerekir…
Hûd / 75: İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi.
Bakara / 136: Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbata indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk» deyin.
* Demek ki, iyi olan bir yaşam ilkeleri var, bunu şu peygamber, bu düşünür söylemiş diye ayırt edemeyiz, iyi olan bizimdir, biz ancak iyi olanla, kötü olanı ayırt ederiz iyi olanı takip eder, onu yaşarız, yaşatırız…
Ahzâb / 7 : Hani biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan da. (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz aldık.
Bakara / 258: )Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kafir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.
* Demek ki, iktidar ve servet sahibi olununca, kibre, mağrurluğa düşmeden, ahlak üzere, adalet üzere hakka, hukuka dikkat ederek birlikte yaşadıklarımızın sağlığına, huzuruna, mutluluğuna dikkat ederek yaşamak ve yaşatmak gerekiyor….
Âl-i İmrân / 95: De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.
Tevbe / 55: Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kafir olarak canlarının çıkmasını istiyor.
Enbiyâ / 112: Muhammed:) Rabbim! (Onlar hakkında) adaletinle hükmünü ver. Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır, dedi. * İman ettik inandık
Yûsuf / 38: Atalarım İbrahim, İshak ve Ya'kub'un dinine uydum. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu şükretmezler.
*Dini ilkler bir süreklilik içinde gelir, insanlar onları kendi ekonomik ve siyasal çıkarları için bozar, bu bozukluk toplumsal yaşayışa ekonomik, siyasal, hukuki zulüm olarak yansır… Ekonomik zulüm adil paylaşımın olmaması, siyasal zulüm ise sadece bizim aile, sadece ben yönetirim diyerek toplumun düşüncelerini ve yönetime katılmaması, hukuki zulüm ise adil bir yargılama sisteminin kurulamaması dersek.. Din bize ekonomik (Mal ve hizmet), siyasal (yönetime halkın iradesinin katılması) Hukuk ise adalete neden olacak bir hukuk düzeni dersek.. Hangi Müslüman ülkelerde, hangi dönemde böyle bir toplumsal düzen yaşanmıştır? Yada Müslümanlar böyle bir düzen neden kuramamaktadır? Her neyse, Ayetlerle devam edelim mi?
Hicr / 56: Dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser? *Demekki Allah dan ümit kim kesermiş, Peygamberlerin yolundan gidenlerin ümitsizliğe düşmemesi gerekirmiş, düşmüyoruz değil mi? Sabır, şükür, kanaat, ceht, azim, caba hepsi umutsuzluktan kurtuluş kapılarıdır..
Nahl / 123: Sonra da sana: «Doğru yola yönelerek İbrahim'in dinine uy! O müşriklerden değildi» diye vahyettik.
* Demek ki kime uyacağız doğru olana, iyi olana, akıllıca olana, mantıklı olana…
Hac / 78: Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size «müslümanlar» adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekatı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlanızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır!
*Cihad deyince herkesin aklına savaş gelir, Kurani, peygamberi ilkeler ortadadır, bunları başkasına zor kullanarak yaşatmak yerine bu ilkleri biz yaşayarak iyi insan örneklikleri ortaya sererek, cihad etmek, iyi olanı yaşama mücadelesidir, başarılı olmak bu mücadelede, hem bu dünyanın imar edilmesi, burada iyi yaşanması, mutlu olunmasını, hemde Allahın ahirette vaat ettiği cennete ulaşılması demektir… Mücadeleye devam mı?
Âl-i İmrân / 144: Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır.
* Demek ki, Bizim Peygamberimize gelinceye kadar Peygamberler gelmiş insanları uyarmış kimseyi zorlamışlar, Peygamberimiz yaşıyormuş gibi, din bize yeni vahiy edilmiş gibi anlayarak inanarak yaşamamız gereğiyle…
Hûd / 115: Ey Muhammed!) Sabırlı ol, çünkü Allah güzel iş yapanların mükafatını zayi etmez. *Amenna !
Şûrâ / 13: Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin» diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.
* Demek ki neymiş dini ayakta tutun, yani dinin ilkelerini ayakta tutun, adil olun, iyi şeyler yaparak yaşayın, güzel olanı tercih edin, öldürmeyin, insana, çevreye, kısacası cana zarar vermeden yaşayın, canların mutluluğuna, huzuruna hizmet edin, ediyormuyuz? Ayrılıga düşmeyin, onlar iyilik de ve hayrıda yarışır, ben iyi yaparım, sen daha iyi yap seni takdir edeyim gibi…
Ra’d / 30: Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkar ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır.
Bakara / 272: Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lakin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.
*Demek ki, nihai olarak bir iyilik yarışımız var, herkes inansın iyi işler yapsın, insanların mutluluğuna katkı sunsun isteriz ama öyle mi olur yok… Bazıları bizim gibi inanmaz, bizim gibi iyiliklere neden olamaz, onları rahatsız etmeden sözle uyarabiliriz, bak Allah Peygamberlerine diyor ki, onları inandırmak senin işin değil diyor… İnsanların iradesini yok sayacak durumları Allah bile öngörmemişken, Peygamberlerine böyle bir izin vermemişken, biz nasıl olup da insanları bizim gibi inanacağınız diye zorluyoruz? Hayır yapıyorsak, iyilik yapıyorsak, hem kedimiz yaşamak için, hem içinde yaşadığımız toplumu yaşatmak ve Allah rızası için yapıyoruz… Yapmalıyız da, son olarak benim çok etkilendiğim ayetle yazıyı bitirelim mi? Yazı bitsede siz bilgilenmeye başka kaynaklardan devam edin, bilgi üzere düşünme ve inanma gerçek düşünce ve inanmadır, Peygamberler nasıl yaşamış, ne ile mücadele etmiş, insanları inandırmak için mi, adaletsizliklerle mi?
“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve sözleştikleri de sözlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki (İyi, salih , münasip , yerinde , yakışır ,sağlıklı , layık , yararlı , doğru insan , yararlı, uygun olan, bir nevi Allah dan korkarak dindar ve takva sahibi olan.) olanlarda bunlardır. Bakara-177”
“Âl-i İmrân / 194: Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vadettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vadinden caymazsın!”
Bizde iman ederek sana verdiğimiz iyi yaşayacağız, iyi insan olacağız, senin rızanı kazanacağız sözündeyiz, Allah’ım bizi ne Peygamberlerimize nede sana karşı mahcup etme, sana karşı sözümüzde durmayı nasip et… İnşallah nasip olur, olması dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – vatandasfikri.com – 27.2.21
Kaynak : https://www.kuranmeali.com/Arama.php?kelime=muhammed&meal=diyanetvakfi&sure=hepsi
|