DÜNYA VE DİN KİRLETİCİLERİ
DÜNYAMIZI, DİNİMİZİ KİRLETEN YOBAZLAR
Evet, hem Dünyamız iktidar ve kapital hırslarla, hem de dinimiz İslam, dindar olduklarını iddia edenler tarafında adeta kirletiliyor, sözde dünyaya imar, insan hakları götürenler, yine sözde dini yaşadığını iddia eden yobazlar, iktidar ve kapital yobazları ülkeleri yaşanmaz hale getiriyorlar. Allah korusun korkarım bir adım ilerisi dünyanın yaşanmaz hale getirilmesidir. Çagdaş görünümlü iktidar ve kapital yobazlarıyla, dini görünümlü fanatikler, teröristler, adalet yoksunları gözümüzün önün de insanlığı insanlıktan çıkarıyorlar, biz insanlığın insanlıktan çıkmasını çaresizce izliyoruz, artık diyebileceğimiz her şeyi diyelim, göstereceğimiz her tepkiyi gösterelim, ama evrensel Ahlak ve Adalet kurallarını unutmadan, ahlak ve adalet vicdanların hayata yansımasıdır….
Biz bunları yüksek sesle kınayalım, ey Müslüman olduğunu iddia eden siyasal savaşlarını din adına yapma.. Hangi içtihat farkı uğruna Müslüman öldürüyorsun, bunu düşün… İşgencelerine nereden kılıf buluyorsun, peygamberimize hitaben şu ayeti neden es geçiyorsun “8-70 Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah sizin kalblerinizde bir hayır bulursa, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah bağışlayıcıdır." Bu ayet Peygambere diyet alınan esirleri teselli için vahiy edliyor… Bir ayet barış hayırlıdır diyor, bu ayette Peygamberimize esirlere böyle dua edilmesi öneriliyor… Siz hayrı değil, şerri seçiyorsunuz, bunun cezasını daha yaşarken başka milletler aracılığıyla çekeceksiniz… Öte yandan kaos yaşanılan bu bölgeler de ülkesinin yönetim sorununu çözmek için, işgale karşı direnmek için bazı haklı davaların da bu fanatiklerin kirletmesi ise başka bir sorundur… Sorun içinde sorunlar vardır, kaos yaşanılan bölgelerin insanları şaşkındır, ölü uğruna demokrasinin, laikliğin, barışın yaşandığı bölgelere kaçmaktadır insanlar… İşte bu nedenlerle, bu tür yapıların kendilerini İslami bir motiften uzak tutmaları ve ülkeleri, toplulukları, adına hareket edenler olarak kendilerini lanse etmeleri gerekmektedir. Benim yaptığım aşırılıklar kontrolsüzlükler İslam adına malolacaksa bu kaos yaşanılan ülkelerde ki inananlar bunu yapmak zorundalar. Yoksa adamın biri çıkıyor….
Ben Allah adına savaşıyorum diyor, kim yönetime gelecek benim şıhım dediği zaman işin içine iktidar ilişkisi giriyor, bu adam böyle diyor diye öylemi kabul edeceğiz, Allah adına her türlü adaletsizliği, zulmü işkenceyi yapabileceğini düşünen bu dindarım diyen grupların hem kendilerine, hemde dünya kamuoyuna din adına değil siyaset adına hareket ettiklerini kim anlatacak? Tabiki dinleri kirletilen biz Müslümanlar, biz dinimize büyük zarar veren bu gruplar nerelerde yaşıyor, nerelerden besleniyor, kimler destekliyor, yada düşünsel alt yapıları nelerdir gibi sorularla bunlar hakkında daha detaylı bilgiler edinerek, hem ülkemizi iç ve dış tehditlere karşı hemde dinimizi bu yobazlıklara karşı nasıl savunacağız dersimize çok iyi çalışmalıyız… Ülkemizden katılanları ve sempatizanlarını önce düşünsel olarak bunların etkisiden kurtarmalı sonra düşünsel, sosyal operasyonlarla kurtarılamayanları, istihbari askeri yöntemlerle hukuk kuralları için de gerekli cezalara çarptırılmalıdır… Bu tip örgütlerle pazarlık zafiyet doğurur ve sorunu çözelim derken daha da büyütürüz… Biz inançsal ve düşünsel nasıl mücadele ederiz, bunun için de bu örgütlerin dayandıkları düşünce ve dini referanslı kurallarını iyi bilmeliyiz. Bunların yorumlarına karşı yorumlarla, bunların ileri sürdükleri sözde ilkeleri yerine biz alternatif kuralları, ilkeleri Müslümanlara sunmalıyız, bu örgütün etkilendiği kişiler düşünsel özgürlük nedir bilmiyor yada yaşadıkları toplumlarda dışlanmış, uyum sağlayamamış kişiler olsa gerek… Bu sosyal ve psikolojik durumlarada dikkat ederek bunlarla mücadele edilmelidir..
Tabiki Kuran da Cihat var, savaş var, ama sözleşme, uzlaşma, barış ayetleri daha çok var, barışda herke için hayır var…
Ama öte yandan dış müdahaleler ve iç baskılar nedeniyle istikrarsızlığın zirve yaptığı bölgede insanların kendi değerleriyle yerel yönetimler oluşturma zorunluluğunun sosyal bir vaka olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bunun sınırları yaşamsal faaliyetlerle sınırlı olması ve meşru hükümet kuruluncaya kadar savunmaya yönelik olması gerekirken bunlar kendilerini meşru hükümet ilan ederek kendi yasalarını uyguluyorlar… Bu uyguladıkları yasalar dinimi, yoksa kendi yorumlarımı derseniz, uyguladıkları yasalar kısmen dini kısmen de kendi yorumları… Şeriat denilen ilkelerin yarısından çoğu insan yorumuna dayalıdır…
İşte tam bu noktada toplumlar ne kadar dini olursa olsun, mecburen yasa hazırlamalarda ta ilk günlerden bu yana yoruma dayanmışlar, fetvaya dayalı yasalar daha ağırlıklı olmuştur. Öte yandan ne kadar pozitif hukuk olursa olsun dinden kaynak olarak yararlanmıştır, bu hukuki bir gerçekliktir… Bir soruyla şerri hukuk kurallarının, kurallarının yasalarının, ne kadar dini, ne kadar fetvai olduğunu ortaya koyalım ve şunu belirtelim…. Kardeş Katli Vaciptir, bu fetva dinimidir, siyasimidir, ben siyasi bir fetva derim siz ne dersiniz?
Ahlak (Ekonomik, Siyasi)Yoksa Din Yoktur, Hukuk ve Adalet Yoksa Devlet Yoktur, Bunların Yoklukları İse Kaos Doğurur. Fikri Adil
Bunun üzerine şunu belirterek yazıma son veriyorum, adam yobazlamasına kapitalist, sömürünün en ileri tekniklerini zulüm seviyesinde uguluyor, ama dini kullanıyor, adam liberalist her şeyi mübah sayıyor ama dini kullanıyor, adam içinde bulunduğu şartların etkisiyle veya kendi yobazlıklarına dayalı fanatik dini kullanıyor… Adam kaos ortamında kendini ayakta tutmak için dine sarılıyor, ülke savunması için dine sarılıyor bunları biz dışardan bakanlar bari yerli yerine koyalım, bunların yobazlarıyla insanlık adına hepimiz, dindarlar, dindar olmayanlar mücadele edelim, dünya savaşa, kana doydu, biraz da barış ve huzur ikram edelim… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani --- 24.12.16 – vatandasfikri.com
|