DİN KÜLTÜR İLİŞKİSİ
(Fıtratım Geregi, Kültürümle Dinimi, Dinimle Kültürümü Kendi Dilimle Okurum. Sıtdık Fani )
Bu konu önemli olmasına rağmen yeteri kadar üzerinde düşünülmeyen bir konu, kültür ve din aslında her konuyu, her durumu etkilediğini biliyoruz.. Birbirini nasıl etkilerler, bunun üzerinde düşünmeliyiz…
Örneğin, Kuranı anlamak için, ilk muhataplarının uygulamalarını ve o dönem ki sosyo kültürel yapıyı bilmemiz gerekir diyoruz, doğru, sosyal yapı denilince ne anlıyoruz, işte o dönemde yaşanılan kültür denen şeyi, yani gelenekleri, görenekleri, siyasal olguları olayları, kabile anlayışını v.s… Kuranı anlamak için ilk muhataplarının nasıl anladıklarını anlamak için onların kültürünü de bilmememiz gerektiğini biliyoruz da, biz İslamı sonradan kabul edenler, bugünümüzde anlamaya çalışanların kültürümüzün içinde, günümüzün içinden dinimizi anlama ve yaşama gayretlerine neden saygı duyulmuyor, hatta kendi kültürel anlayışımızı yok sayıyoruz…. Bazıları işi abartıyor neredeyse dilini bile yok sayıyor, o zaman dinle ilişkimizi nasıl kuracağız? Dil, Akıl, Kültür, Düşünce olmadan Kurulan İlişki sağlıklı ilişki olur mu? Konumuz din kültür ilişkisi…
Bunu sağlıklı kuramazsak, o gün yapılan bazı uygulamaları dini diye bugüne taşırız, buda hem zaman, hem araç, hem mizaç acısından güne uymaz, günümüz insanına dar gelir ve dinden uzaklaşmalar başlar… Dini konularda hangi araştırmaya bakarsanız bakın, üstelikte son 15-20 yıldır her acıdan dindara dini propaganda yapan bir yönetim anlayışı bizi siyaseten yönetiyorken dinden uzaklaşmalar bu boyutta nasıl artmakta, nedeni nedir? Hiç üzerine düşünmeyecek miyiz? Düşünelim o zaman!
Kuranın ifadesiyle, biz Arap olana, Arap dilinde kitap gönderdik diyor, isteseydik hepinizi aynı ümmet yapardık diyor, burada ümmetti ister dil, ister din, ister kültür, ister etnik köken düşünün, biz farklılıkları bilinçli yarattık mesajı olarak okuyabiliriz… Elmayı ele alalım, sık sık sulanan elma ile az sulanan elma aynı olmadığını, elma türü arasında nasıl farklar olduğunu bilenler bilir… Şehirde büyüyenle köyde büyüyenin farklılığını bilenler bilir… Coğrafyadan kaynaklı, Ak deniz iklimiyle, Kara deniz ikliminde yaşayanların farklılıklarını bilenler bilir… Şimdi Kuzey Müslümanlarıyla, Güney Müslümanlarının mizacı, fıtratı, kültürü, şartları ayrıdır bilenler bilir… O zaman fıkıhi meselelerde aynı şeyleri, üstelikte çok eski içtihatları farklı kültürlere dayatmanın ters tepeceği neden bilinmez?!!! Aynı düşünceyi, aynı fıkıhı, aynı giyimi dini diyerek, inanç uygulaması, esası yaparak tüm insanlığa dayatmak insanın fıtratına, Allah’ın farklı yaratmasına saygısızlık olsa gerek… İşte tüm bunlar dini inancımızın üzerinde baskı oluşturmakta işi kolaylaştırmak yerine zorlaştırmaktadır… Asıl sorun şurada yatmaktadır!
Evrensel bir dini yerel bir kültürün mesajlarıyla verirsek, onun evrenselleşmesine de ciddi bir set çekmiş oluruz… Bir kültürel uygulama düşünün, çok evlilik ve kölelik olsun, çok evliliğin ve köleliğin olmadığı bir kültüre bunu nasıl anlatacaksın? Şimdi bir coğrafya düşünün fethetmeniz mümkün değil, siyasal sınırlar kalın çizgilerle çizilmiş, bu sınırlar Birleşmiş Milletlerce ve Mevcut devletlerce tanınmış sözleşmelere bağlanmış… Bu öte yandan şu demektir, o sınırların içinde ki devletin, sistemin, kültürün uluslararası toplumlar tarafından kabul edilmesi demektir… Biz onların ülkelerini işgal edemeyeceğimize göre, onlara bırakın kendi toplumumuza bile kendi dini inancımızı ve yorumumuzu dayatamayacağımıza göre… O zaman dinimizin insan ve toplum üzerinde iyi etkiler yaptığını, insanların mutluluğuna vesile olduğunu, dinimizi mevcut yaşam şartlarında iyi temsil ederek, yaşayarak göstermemiz gerekmez mi? Müslüman toplumlara baktığınız da ne görüyorsunuz, sizin gördüklerinizi ikiye çarpın o kadar da dünya görüyor… Biz hem yerel, hemde evrensel olarak dinimizi temsil edemiyoruz, sonrada başka din mensuplarını yada dinsizleri dine davet ediyoruz… Bu davete kim icap eder ki? Dünyada yeni bir döneme girildiği aşikar, bu dönem de küreselleşme dönemi, bunu sadece siyasal, ekonomik, turizm olarak düşünmeyin… Bunun birde kültürel ayağı var…
Örnegin bir film yapılıyor, dünya genelinde, değişik kültürlerden, dillerden 100-150 milyon insan izliyor, aynı şey konserlerde de oluyor, tiyatro oyunlarında oluyor, hatta bazı videolar internet aracılığıyla, milyara yakın bir izlenmeye ulaşıyor… Bu gösteriyor ki dünya genelinde bir kültürel benzeşme var.. Bu sanatsal faaliyetler neden bu kadar izleniyor, bazı kültürler neden bu kadar kolay kabul görüyor? Bunlar üzerine düşünmemiz gerekmez mi? Dinimiz olsun, kültürümüz olsun, bu evrenselleşmede nasıl bir yer bulacak?
Direk bizim tavrımıza bağlı bir yer bulacak, biz yereli evrensele taşırken, ister dinimizin üzerinden, ister kültürümüzün üzerinden olsun, vereceğimiz mesajlar da ister farklı dil, ister farklı kültürel olsun dikkate alarak mesajlar üreteceğiz… Öylemi oluyor? Bence olmuyor neden olmuyor, 1400 yıl önce yaşanılan araçlar farklı, zaman farklı, mekan farklı, mesaj yeni duruma hitap edecek içerikte olmazsa, bizim mesajımızı kimse dikkate almaz, öylemi oluyor ne? Biz evreni bırakın yerel kendi insanımıza bile dinimizin mesajını anlatamaz hale geldik, biz verdiğimiz mesajı yanlış bilgilerle, yanlış bir anlamla mı veriyoruz diye hiç düşünmüyoruz… Hep mesajı verdiklerimizi suçladık, ya suç bizde ise? Örnegin, ahlak ve adalet anlayışı sadece bizde mi var, başka toplumlar nasıl bir ahlak ve hukuk inşaa etmişler, sadece mesaj vermek için değil toplumsal hayatımız için başka kültürlerin katkıları olamaz mı? Dini inanışlarımızı başka kültürün ögelerine yükleyemez miyiz? Başka bir örnek Sibirya da yaşayana çöl kıyafetleri pazarlamaya çalışırsak, Sibiryalı bize şaşkın şaşkın bakmaz mı? Bizde sık sık yaşandığı gibi ben Türkçe anlayabiliyorken, bana dinin ilk muhataplarının dilinde mesajlarla, hitaplarla bana dini anlamaya çalışan dini söylemleri anlayamıyorsam ve şaşkınlığım da bundansa… Ben mesajı anlayamıyorsam dini düşüncem bunun için zayıfsa, Sibirya da yaşayanlarda sıcak bölge kıyafetleri giyemeyecekse, giyerse de donacaksa… Sonuç olarak…
Kültürle din, dinle kültür, yerel kültürle, evrensel kültür, insan doğa, diğer canlılar, bir ilişki, bir etkileşim için de, bunu olumlu bir etkileşime, ilişkiye çevirmek bizim elimiz de… İstersek bunu başarabiliriz, bunun için dini ilkeleri, bilimi ilkeleri, farklı kültür ve inançları iyi değerlendirmemiz ve buna göre bir söylem ve eylem gerçekleştirmemiz gereğinin anlaşılması dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 29.11.19 – vatandasfikri.com
|