KURAN’LA ARAMIZA GİRENLER!!
Kimler, Neler?
Kuran bize çeşitli ilkeler önerir, bunları biz imanlılar hayatımıza direk alamayız, bunları din adamları yorumlar, bu yorumlara dayalı dini kurallar ortaya çıkar ve din uzun dönem yorumlarla bize ulaşır.. Bu ister tarihsel, ister sosyal, ister kişisel olarak yorumlar bizim dinin kaynaklarına ulaşmamızda bizi sınırlar… Bu durum gibi birkaç durum yan yana gelince Kuran ile aramıza birileri girer ve kendi anlayışına göre duvarlar örer, kabul edersek, onun ördüğü duvarlar bizim dinimizle aramıza girebilirler… Şimdi bir ayet okuyalım ve devam edelim..
“Şüphesiz bu Kur’an en doğru olana iletir; dünya ve ahiret için yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” İsra 9 Bu ayet bize doğru olana Kurnanın iletecegini söyler doğru nedir, dini kural söz konusuysa Kurandan hayata yansıyan mesajlardır… Bu Mesajlar bizi yaratandan geliyor ki, öyle olduğuna inanıyoruz, bizim yaratılışımıza ters emirler i.ermeyecegini söyleyebiliriz. Bunca insan fıtratına ters yorumlar nereden çıkıyor, diye düşünebiliriz…
Allah, insanı yarattı, ona akıl nimetini verdi, okumayı ve öğrenmeyi bunlara dayalı olarak iyi, doğru yapma iradesi nasip etti. Bu iradeyi Kuran mesajını ile destekledi, kullarının aklını, kalbini, imanla, ahlâkî öğütlerle İslam’ın iyice kavranabilmesi, ahlakın, adaletin, huzurun, mutluluğun yaşanması için son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’yı bize Kuranı anlatması için onun aracılığıyla gönderdi… İlk vahiy Peygamberimize gelen "ikra (oku)" emriyle başladı, Milâdi 610 yılı Ramazan ayında Hira dağında gelmiştir. 2022 eksi 610 eşittir 1412 yıl önce Peygamberimiz ve insanlık İslam ile karşılaşmıştır.. Araya zaman girmiş, mekan girmiş, sosyolojik nendeler girmiş, yeni yeni araçlar girmiş ve biz günümüzde Kuranı nasıl anlamalıyız sorusunu sorar hale gelmişiz… Biz bunun için söz kadar anlamı, anlam kadar maksadı, maksat kadar kişilerin yaşamlarını, kişilerin yaşamları kadar toplumların günümüzde ki anlayışlarını dikkate alarak Kuran ile yeniden, yeniden bulaşarak zamanda ilerlemeliyiz ki Kuranla aramıza girilemesin…
Kur’an hidayettir (doğru Yol gösterendir) dünyada ahlak, adalet, mutluluk üzere yaşam yolunu kaybetmek istemeyenlere, bu minval üzere dini inancı yaşamak isteyenlere bir rehberdir. Kuran insanlarımızı ne kadar mutlu, huzurlu edebiliyor sorusunu sorduğumuzda üzülerek belirteyim Müslüman toplumların durumları hiç de iç acıcı degildir. Nedeni nedir, Kuranla aramıza giren zaman dışı yorumlardır diyebiliriz.. Sadece bunlar mıdır, Kurandan uzaklaşmakta olabilir, uzaklaşmanın nedeni yine 1000 yıl önceki zamanın yorumları olabilir… Kur’an, bir acıklamadır insanlara Yüce Allah’ın isim ve sıfatlarını, dinimizin hükümlerini açıklayan bir kılavuzdur. Biz rehberimiz Kuranı anlayamıyorsak, o zaman dini düşünce ve inanç alanında yanlış yapıyor olabiliriz… Kuran dünyayı keşfetmemiz için bakın bize neler öneriyor?
Kur’an, geceyi ve gündüzü, karayı ve denizi, doğumu ve ölümü, dogayı, maddeyi birer ibret kaynağı olarak düşünmemizi, bunları tanımamızı, anlamamızı, bunların potansiyellerinden, doganın dogal yapısına zarar vermeden yararlanmamızı ister. “Hayvanlarda sizin için elbette ibret vardır” buyurarak, karıncadan, arıdan, örümcekten ve diğerlerinden ibret almamızı önerir... Bitkilerde bilinç olmasına rağmen sinir sistemi yok, bunu bilebilmek için onların genetik yapısını incelememiz ve bunun nasıl işlediğini bitkilerin hücrelerine ve hücre derinine bakarak anlamız lazımdır… Bizimle Kuran arasına girenlerden dolayı, Kuranın bu önerilerini anlayamaz ve uygulayamazsak, o zaman rehbersiz kalmazmıyız? Kuranla aramızdakiler kimdir, nedir? Devam edersek başka neleri görebiliriz ki?
Kuran Arapca konuşan bir Peygambere indiği için Arap diliyle indirilmiştir, yaratıcı bizi Türk olarak yarattığı için de, biz Türkçe konuşur anlarız, Arap dilini öğrenmedikce Arapçayı anlayamayız, o zaman Arapca anlamadan ezber, sadece ses ile Kuran okursak Kuranı anlayabilirmiyiz? Bu anlayamamada ana dil yerine, yabancı bir dil ile anlamadan tekrarlama alışkanlığı araya girmektedir.. Anlayamadığımız dil yabancı dildir, Kuranla aramızdaki bir anlama engelidir, bu engeli kaldırmak için Türkçe okumalıyız ki aramızdaki bir engeli kaldırabilelim… Başka bir engel ise, kültür farkıdır?
Kuran bundan 1412 yıl önce indirilmiş, başka bir kültürü olan topluma, buradaki mecazlar, benzetmeler, buradaki soyut, somut kavramlar, kadın erkek anlayışı, yönetim anlayışı, toplamda sosyal, siyasal, bilimsel yaşam o kadar farklı ki.. Bizim aynı dini paylaşsak da aynı şekilde yaşamamız zor görünüyor.. Buna rağmen Türk kültürünü dikkate almayan dini yorumların dayatılması anlamadan, anlam verilemeden taklitçi bir din anlayışına neden olmuştur.. Bu anlayışlar bizimle Kuran arasına girerek yaşadığımız kişisel ve sosyal hayatta ahlak ve adalet olarak dini anlayışımızı yansıtamamaktayız… Başka bir Kuranla aramızdaki duvar, yeteri kadar liyakate sahip olmayan din adına konuşanların söylemleridir…
Öyle aşırı yorumlar varki, Allah adına dünya da sanki temsilci, öyle yorumlar yapılıyor ki, bir mesaj var namaz kıl, namaz sizi kötülüklerden korur, doğrudur… Bu önerileri, emirleri şu hale getirirseniz, namaz kılmazsanız ahrette kızgın sacın üzerinde namaz kılacaksınız, nereden çıkardın, be adam.. Efendim namaz kılmayı özendirmek için böyle abartım, abartmamışsın , aşırılığa kaçmışsın, aşırılıktan uzak durun der Kuran… Nereden çıkardın bu cezayı, Kuran da yok, Peygamber Böyle bir şey demişse ki kayıt yok… Başka bir aşırı yorum örnegi ise, Kadın başı örtüsü için öneriler var, tanınıp rahatsız edilmemeleri için der, yine yer yüzü tanrıları sacınızın bir teli görülürse kabirde yılan olur boynunuza dolanır.. Nereden çıkardın işkembei kübradan.. Dine yazık, dindara daha yazık, sanki kadınlar günah kaynagı gibi şunu yaparsan günah, bunu yaparsan sakınılması gereken davranış… Eee kadınların dogasına/fıtratına/yaratılışlarına göre bir toplumsal düzen kurulamadı, kadının, insanın fıtratını yok sayan bir dini anlayışı Allah neden kuluna vahiy etsin ki? Dini kaynakları zorlama yorumlarla, insanın fıtratını yok sayacak dini kurallar ortaya çıkarmanın niyetini anlamış degilim… Çok eski dönemlerde belki siyasal baskılara dayalı olarak iktidarın istegiyle din adına düşünce sunanlar aşırı yorumlara başvurmuş olabilirler… Son olarak…
Dini kaynakları zamanımızda okumak ve yorumlamak zorunluluğu ortaya çıkmıştır, bunun için ilk yapacağımız şey, dinin ana kaynagı Kuran ile aramıza girenleri kaldırmak, onların ördüğü duvarları yıkmak gerekmektedir… Nasıl yapabiliriz derseniz, ben sadece dinimi öğrenmeye çalışan biriyim, bunu din adına egitim almış, uzmanlaşmış kişilerin yapması gerekir… Bu kişilerin de meslek taassubu içinde olduklarını görüyoruz, şunu dersen şucusun, bunu dersen dinden çıkarsın, onu yaparsan toplum seni yanlış anlar.. O zaman dinin kaynakları ile aramızda her daim birileri mi olacak, daha tahrikatlara girmedim bile, oralarda daha derin sorunlar yaşanıyor.. Yaşanmaması için Kuranla aramızdakileri çıkaralım, Kuran, zamanımızda bize inmiş gibi okuyarak, anlamadığımız yerleri Kuran konusunda uzmanlaşmış kişilere sorarak dini düşünce ve inançımızı yeniden yeniden Anladığımız dil ile okuyarak dini düşünce ve inanç inşa etmek zorundayız… İnşallah, Allah nasip eder, bu inşa hem kişi, hemde toplum olarak daha özgürlükçü, daha eşitlikçi bir din anlayışı ortaya çıkarır.. Çıkarması dileğiyle.. Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – vatandasfikri.com – 4.11.2022
Kaynaklar
1* https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/Documents/Hayat%20Rehberimiz%20Kur'an.pdf
2* https://www.islamveihsan.com/ilk-vahiy-nedir-ilk-vahiy-ne-zaman-ve-nerede-geldi.html
3* https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=17&ayet=9
|