İMAN İNSANI
(İman İnsanı, Piyasa İnsanı)
İman insan üzerinde belli etkiler yapar, bu etkiler ahlak ve adalet üzerinden iyi ve güzel olanın aranıp bulunmasını sağlar… İman insan da, Allah’ın emrettiği iyi ve güzel olanı dünya yaşamında uygulayarak, daha iyi olanın vaat edildiği cennete ulaşma çabasına neden olur… Yada olması beklenir… Öylemi olur, oluyor?
İman etme, pasif bir durum değildir, iman etme edilgen bir durum degildir, etkin, toplumsal hayatın içinde iyi, güzel, doğru örneklerin iman edence yaşanmasıdır ki… Bu imani sorumluluğun bize yüklediği bir misyondur, bu sorumluluğu taşıyacak olan bizler için… Bu yol iyilige, güzellige, gerçeklige, doğruya, hakikate inanmış insan yolcularının yoludur… Bu yolculuk aşamalarından geçerken ne kadar iyi izler bıraktıksa, Salih amel yolcuğu bittiğin de, iyiliklerimizle, kötülüklerimiz tartıldığında çıkan sonuç, bizim iman sorumluluğumuza dayalı ahlak ve adalet üzere iman insanı olarak yaşayıp yaşamadığımızı ortaya çıkaracak ve biz yaşadıklarımızdan sorumlu olarak sorguya çekileceğiz… İman insanı olmak bunları bilmek demek demektir….
Tamda bu bilinçle inanmak, inançlı olmak, bir şeyi akılla, bilgiyle, muhakemeyle, sözle, güvenle doğru sayarak kabul etme halidir ki… Kuran bizi tekrar, tekrar imana davet eder…
“Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve ahiret gününü inkâr ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa gömülmüş olur.” (Nisa 136) Bu davetlere uyarak, bir iman insanı olarak, ahlak ve adalet ölçüleriyle daha iyi olanı yaşama amacıyla, daha mutlu kişisel ve toplumsal yaşamları sağlayacak düzenler kurmamız gerekirdi… Ne yazık ki Günümüz Müslümanları bunu başaramamaktadır…
Bizde ki toplumsal sorunların kaynağı nedir derseniz, adalet ve Ahlak eksikliğine dayalı olarak, iyi ve güzel arayışından uzaklaşarak, bunlar üzere toplumsal düzen tesis edemememiz derim… Bakın Kuran bu konuda ne diyor? “Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir” (Nisa 58) Adalet eksikse, ahlak eksikse, bunlara dayalı olarak iyi, güzel olan arayışımız eksikse, mutlu olma, mutlu etme amacımız yoksa… Belki biraz agır olacak ama biz iman insanı değiliz, piyasa insanıyız… Kısaca piyasa insanı kimdirle devam edelim mi?
O, ilkeleri önemsemez, ne modaysa onun peşindedir, ticari hayatta imani ilkemi, kar mı derseniz o kar ve rat peşindedir, bunun için gerekirse yalan söyler, gerekirse karaborsacılık yapar, gerekirse fahiş fiyat uygulayarak, kar için fahişelikler yapar… İster para, ister makama, mevkiye ulaşmak, ister siyasal olarak kazanmak için, ister hoşuna giden kadın ve erkekle birlikte olmak için yapmayacağı ilkesizlik yoktur… İman ilkeler zinciriyken, piyasa insanı ilkesizlik, ahlaksızlık abidesidir… İmanla bu tip davranışlar insan da aynı anda bulunması çok zor olan bir durumdur… Dilegim, istegim odur ki, Allah ve Aklımız bizi ilkesizlikten korusun… Bizde ahlak ve adalet üzere yaşayalım…. Yaşamak dilegiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani --- 28.9.18 --- vatandasfikri.com
|