|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
İNANÇ SEVİYEMİZ |
DİNİ İNANÇ SEVİYEMİZ!!
(Dini İnanç Seviyesinin Göstergeleri Nelerdir?)
Dini inanç seviyemiz neyle belli olur, bu soru bize biraz kendimizi yargılamamıza neden olur diye düşünerek, bu soruya birlikte cevap arayalım mı? Bu soruyla bağlantılı olarak ne ile yükselir, ne ile azalır? Bizi bu zamana kadar yanıltan düşünceler, bu soruları kendimiz için sormak yerine hep karşımızdakiler için sorduk, hep başkalarının dindarlıklarıyla ilgilendik, biraz aynayı kendi dindarlığımıza çevirelim ne dersiniz? Zor olacak biraz alışkın değiliz, değiliz ama hata içindeysek, biz bir öz eleştiri yapmazsak nasıl hatalarımızdan döneriz? Dönmezsek, dönemezsek o zaman başka bir zafiyet içinde sayılmazmıyız? Bu zafiyet inanç zafiyetidir, irade zafiyetidir de diyebiliriz… İnanç seviyesine geldiğimiz de ise nelerle karşılaşırız dersiniz, bakalım bakayım… Şunu baştan belirtelim, başkasının iman seviyesinin, ölçüsünü bilmek, tartmak ne bizim, ne sizin elinizdedir, bunu ancak kişi kendi ve Allah bilir... Biz konuyu degerlenririrken ancak yansıyanlara bakarak bunu yapabiliriz...
İnanç, dini inanç olduğu gibi başka bir inanış ve düşünüş şekline inanmak da olabilir, bu inanç ve düşünceyi ne kadar biliyoruz, ne kadar bildiklerimizi ilke olarak davranışlarımıza dönüştürüyoruz? İşte bu durum bizim inanç seviyemizi belirler… Biz düşünsel ve felsefi inançlardan değil, dini inançtan bahsedeceğiz, bahsetmeye çalışacağız… Dini inancı kendi dini inancımız üzerine durarak değerlendireceğiz…
Dini değerlendirmeyi toplum olarak ibadetler üzerinden yapmayı severiz, sevmeyi bırakın alışkanlık içindeyiz. Bu alışkanlık kanıksanmış ve bu kanıksanma doğru sanılmış, artık bir inanç yargısı oluşturmak için ibadetler üzerinden, kendimizi dindar sanırız, dindar değil sanırız… Gerçekten de öyle mi? Ben bu alışkanlığı tartışmaya açıyorum, bence tartışılması, üzerine düşünülmesi gereken bir alışkanlığımız… Ben yeni yetmelik zamanım da böyle düşünürdüm, bu kişi namaz kılıyor, bu kişi oruç tutuyor, bu adamın sakalı var, bu kadının başörtüsü var, bunlar dindar ve dini inanç seviyeleri yüksek, yine yanlış yargı bunu ancak Allah bilir. Yaşadığım bazı olaylar bana bunun böyle olmadığını taa o zaman gösterdi… Benim yargım iki olay üzerine değişti ve günümüzde de değişmeye devam ediyor ve ben bu yazıyı bunun üzerine yazıyorum…
İki olay da benim bizzat yaşadığım olay olduğu için, bu olaylarla ilgili yorumları size bırakıyorum.. 80’li yıllar bostanları sulamak için su sırası bekliyoruz, tam sıra bana gelecekken bize dini konularda ilk bilgileri veren, köy imamı geldi selam verdi, aleykümselam dedik, sıra kimde dedi bende dedim, bana küfür içerikli s….r ol git kim güçlüyse o suyu alır dedi…. Namazın da, niyazında olan bu imamın inanç seviyesinin yerlere yeksan olduğu vakittir, o vakit… Onun bu davranışı üzerine benim dindar görünenleri yargılama zamanımın başladığı andır o an… Bu yanlış örneklere dayalı olarak ne yazık ki, biraz da dini inançla arama mesafe koyma zamanı olmuştur. Belki bu kişisel bir olay ne kadar genelleştirilebilir dersiniz, ama ben sık yaşandığını daha sonraki yaşamlarımda da tanık olduğum olaylarla devam ettim… Devam ediyorum… Sonra bir inek alış verişine tanık oldum, bir imamla, bir hacı sakat ineği sağlam diye tecire(tacir) tabir caizse hileli malı(hayvanı) kakalıyorlar… Bunu da geneli yargılama üzerine yeter delil değildir diyenlere., bu da yetmez diyenlere yapılan bir araştırma da sorulan soruya verilen cevap üzerine duralı mı? Bu araştırmayı bir ilahiyat fakültesi akademisyeninin yaptığı hatırlatarak devam edelim.. Sorulan soru şudur, “Müslüman ahlaklı olmak zorundamıdır, degilmidir” verilen 100 cevaptan, 70’i Müslüman ahlaklı olmak zorunda değildir, demiştir… Bu Yaşanılanlar, yıllardır alttan alta yaşadığımız inanç seviyemizin ne haller de olduğunu göstermektedir. Bunun gibi onlarca yüzlerce örnek verebiliriz, dindarlık seviyemizin ne hallerde olduğu ile ilgili… Örnegin para kazanma nedeniyle vazgeçilen inanç ilkleri örneklerine daha girmiyorum bile… bu alanda size şu soruyu sorarak devam ediyorum, ister ticari, ister diğer işlerde ki ilişkiye girdiğiniz kişilere ne kadar güveniyorsunuz? Dünya ülkelerin de güven endeksin de Müslüman ülkelerin ve bizim ülkemizin durumu nedir, hiç de iç acıcı değildir… Başkasına güvenme oranımız %8, hani bir deyimimiz varya “bu devir de babana bile güvenmeyeceksin” yani bazılarımız babalarına bile güvenmiyorlar… O zaman dilerim bizi uyandıracak ve inanç seviyemizi yükseltecek soru, Müslüman elinden, dilinden, belinden koşusunun emin olduğu kişi degilmidir?
Biz böyle bilir, böyle inanırız ama ne yazık ki yaşanılan toplumsal hayat ve bunun üzerine yapılan araştırmalar ve tecrübelerimiz bunu göstermiyor. Bunun nedenini inanç eksiklik olduğunu, yada inancı sadece ibadet olarak algılayıp, ben ibadetimi yapıyorum dinimi yaşıyorum düşüncesi, bizi ahlaken ve adaleten zayıflatmıştır… Adaleten ve ahlaken, zayıflık ise birbirimize güveni öldürmüş, birbirine güvenmeyen toplumların ise toplumsal uyumu ve sosyal sermayesi, inanç zayıflığına dayalı olarak zayıflamıştır… Bunu nasıl güçlendirebilirizle yazımıza son erelim mi?
Bunun iki şekilde güçlendirilmesi mümkün biri iman alanı, imani bir ahlak ve adaletle, yani inanç seviyemizin yükseltilebilir… İkincisi ise felsefi ahlak ve adalet sisteminin oluşturulması ve bunların toplumsallaştırılmasıyla bu eksik yanımızı güçlendirebiliriz… Kişiselleştirerek inancımızı sadece ibadetten değil, imana dayalı ahlak ve adaleten de inanç seviyemizi yükseltmeliyiz önerisiyle… “İnsan Bir Şeye İnanan Bir Canlıdır, İyi Şeylere İnanmalıdır, Bunun En iyisi Allah İnancıdır, İnanmak İçin İyi Bir Kaynak Bulamadığında, Kötü Sebepler Üretir ve Ona İnanır, Onu Aklileştirir, Bu Ürettiği Vasatı En İyi Sanısına Kapılabilir. Sıtdık Fani”
Yukarda ki saydığımız nedenlerden, sorunlardan dolayı ahlak ve adalet alnını inancımızın bir parçası yapmak zorundayız ve bunu kişisel davranış haline getirerek toplumsal hayatın için de inananlar olarak yerimizi almalıyız ki, inancımızın Ahlak ve adalet tarafının seviyesini güçlendirmeliyiz ki… Yaşadığımız sorunları aşalım, yarın hesap gününe salih amellerle ulaşabilelim, dilerim… Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 11.6.17 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|