UYDURDUĞUNA İNANMAK
İster dini, ister siyasi olsun bakıyoruz ki gerçek hayattan kopan ekoller, fraksiyonlar, bunlara dayalı yorumlar, uydurmalar, ucmalar ne yazık ki toplumsal hayatın içinde yaşanıyorlar... Bular üzerinden tartışmalar, çatışmalar, çok zaman da savaşlar bile bile çıkıyor... İnsanlar birbirlerini öldürüyor, kimi öldürdüğünün farkında degil...
Uydurmaya inanmak iki halle oluyor biri kendi uyduruyor, digeri uydurulana inanıyor, inanıyorda ne oluyor? İşte Müslümanların yaşadığı sorunlar, bunların katmerlsini Hristiyanlarda yaşamışlar, kanağı ise düşünememek... Neden bu kadar net düşünememek diyorum, düşünsek sorunları aşarız da ondan..
Tartışmalara bakın Bizim molla günahsız, degil, Allah'ın eli, gölgesi kim, sen mi, benmi, kadere karşı gelinebilir mi, gelinemez mi, nakiller karşısında aklın konumu, akıl mı önde, nakil mi? Zaman, mekan, araçlar degişirse biz degişmeliyiz mi, degişmemelimiyiz? O zatın düşüncesi eleştirilemez mi, eleştirilebilir mi, bunlar konumumuza göre degişiyor karşıda kafir, zındık densiz olabiliyor, bizde karşıya göre karşıyız bunu unutmamalıyız...Ben diyorum kader de, benim etkim bazı durumlarda var, bazı durumlarda yok... Olurmu senin kaderin alnına yazılmış, yazgın olmuş, bu ileri sürülen düşünceye inanma, inanmama özgürlüğünde yok... Bana bunları dayatırsan, ortak yaşama kuralları ortaya koyamazsak, benimle sürekli çatışırsın, konu senin, benim konum degil senin gibi düşünenlerle benim gibi düşünenlerin konusu olur... Bu durum toplumsallaşır, işin içine devletler, siyasiler, krallar, padişahlar girer buradan catışmalar, insan öldürmeler çıkar, hala da çıkarılıyor... Molla günahsız mı, biraz daha abartalım mı, Peygamberler hata yapar mı, insan hata yapar mı, liderler hata yapar mı, ben hata yaparmıyım yapar, yaparım, yaptım da...Yukardaki bazı sorular üzerine sizin düşünmenizi öneriyor ve inanmak nedir, üzere devam edelim diyorum...
İnanmadaki amacımız nedir, ahireti kazanmak mı, ahiret öteki dünya nasıl kazanılır, insanları öldürerek mi, yoksa insanları daha iyi, daha mutlu yaşatarak mı, öteki dünyada cennet nasıl umut edilebilir? Cennet nerede kazanılır, yaşadığımız yaşamda o zaman iyi yaşama sorumluluğumuza inanarak, dünya hayatını Kurani degerlere, insanlığın ulaştığı evrensel hukuk degerlerine göre yaşayarak, mutlu oldugumuz kadar, mutlu ederek de yaşarsak cenneti umut edebiliriz degil mi? Kısacası daha iyi yaşayarak, vaat edilen cennetteki bir hayatı kısmende olsa dünyada inşaa ederek, iyi/güzel/doğru yaşayarak, iki yaşamın da önemini kavrayarak yaşamak brence gerçek inanmaktır... O zaman bu işi gücü sorun çıkartmak olanlar ilhamlarını nereden alıyorlar?
Bunların çogu sorunlu ortama doğmuş insanlar, yani ben doğmuşum Afganistan da sorun var, kin/nefret, kan/can, intikam, fanatizm var... Bunlar bu ortamı yaşarken yaptıklarına referans arıyorlar, ister kendi kültürlerinden, ister dini kaynaklardan da bu referansı buluyorlar.. En önemli sorun yargısız infazlar, kadınlara yaklaşım, ganimet anlayışı, laik hukuk düzenini sözleşme olarak kabul edememeleri derken... Mevcut yaşamla sürekli tartışma olsa eyvallah çatışma, birde yok etmeye dönük çatışma... Şunlar farklı düşünüyorlar, o zamanlar onlar hain, kahrolsun hainler, al sana bomba... Bombada nereden çıktı, hani 1300 yıl önceki giyinmek sünnetti ya, o zaman ki kurallarla kadınları, işçileri yargılamak sünnetti ya, o zaman sünnete uy kaleşinkofla, bombayla degil de kılıçla savaş, işte akıl, düşünce bir toplumu terk ederse bunlar onların kaderi olur... Son olarak ricamdır..
Zamandan, mekandan, araçtan koparsak, dahası zamanın bilgisinden, akıldan koparsak büyük hatalara düşeriz, düşüyoruz, düşmüşsünüz... Zamanın araçlarını nasıl kullanıyorsak, zamanın bilgisi, düşüncesi ilede toplumsal düzenler kurmalıyız, araçlar üretmeliyiz böylece dünyayı cennete çevirmeliyiz... Dünyayı cennete cevirerek öteki dünyadaki cenneti kazabilecegimizi unutmamak dilegiyle.. Selam ve Sevgilerimle...
Sıtdık Fani – vatandasfikri.com **2.10.2020
|