İFRAT/TEFRİT
Bu iki kelimeyi çok kullanırız, duyarız ama üzerinde düşünyoruzmuyuz bilmiyorum, düşünmemiz gerekir ki ne ifrat’a ne de Tefrit’e düşmeyelim, orta yolu bulalım diyecegim ama bazı olaylar da orta yolda ya ifrat yada tefrit olabiliyor… O zaman nasıl anlayacağız ifratdamıyız, tefritdeyiz mi? Hangi konuyu ele alırsak alalım bu iki durumla karşı karşıya olabiliriz… Nasıl mı? Önce bu iki kelimeye sözlük anlamlarıyla bakalım sonra bizim düşüncemize, davranışlarımıza nasıl yansıyor ona bakalım mı?
Tefrit: Herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu, ifrat karşıtı…. İifrat: Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı , bir duruma düşmek diyor sözlükler…
Şimdi ilk örnek, ticari hayatın içinden olsun, kar etmenin sınırı veya kendine zarar vermeyi ele alalım… Kar etmek için ticaret yapılır üretilir, bu bize dogal gelir, ama bu kar işini abartırda fahiş fiyatlar uygular, insanları hem çalıştırırken, hem de alış verişler de sömürürsek, haddi aşmış ifrata düşmüş oluruz… Bir de kar etmez, zarar eder, aldığımızın maliyetinin altında satarsak ya da iş verimlilik kurallarına dikkat etmeden üçretler verirsek çalışanlarımıza, ifrata düşmüş oluruz ki iflas ederiz… İşte tam bu noktada Üreticiler, İmalatcılar, çalışanlar, aracılar, tüketiciler, kullanıcılar ilişkisinde bir denge hali olabilmesi için ticari kurallarımızla ahlak ve adalet kurallarımızı birleştirmeliyiz ki İfrat ve tefrit tuzaklarına düşmeyelim….
Sevgi, ister aile bireylerine olsun, ister karşı cinse karşı olsun sevgide bile aşırı gidersek, zarar veririz, ama hiçde sevmezsek yine hem duygusal hem de fiziksel zararlarla, hüsranlarla karşılaşırız… Nasıl mı, bir kadın seviyorsunuz ve bunu kıskanıyor, neredeyse evden dışarı çıkmasına izin vermiyorsunuz, bu kadının hayatını zehir eden bir sevginiz var diyemeyecegim, kıskançlığınız var… Sevmekte ki amacınız onun hayatını kontrol etmek degil ki, ona mutluluk vermek ve mutluluk almak olmalı degil mi? Bir hiç ilgilenmiyorsunuz nere gider, ne yapar, saglık sorunu yaşar mı, her hangi bir konuda sıkıntı yaşar mı, bizden duygusal olarak beklentileri nedir, karşı cins olarak beklentileri nelerdir gibi sorular sorarak sevgimizi ilgiyle gösterirken bile ifrat/Tefrit dengesine dikkat etmeliyiz ki! Sevgimiz, sevgilimiz elimizde ki güzel bir kelebek olduğunu düşünerek sıksak ölecek, serbest bıraksak kacıp gidecek seviyede, sevgiliye yakşarak, İfrat ve Tefrit den uzak durabiliriz… Yoksa seviyoruz mutlu olacagız veya eecegiz derken, birde bakmışız ifrat ve Tefrit arasıda savruluyor mutsuzlukara neden olup duruyoruz…
Yönetimlere iteat etmeye gelince de aynı şeyle karşı karşıya kalabiliriz, burada yine iki uçta İfrat/Tefrit vardır… Bir yöneticiye hangi şartlarda iteat edilir sorusunun cevabını ararken, aslında bu iki kavramla olayı tartarız… Nasıl mı? İki durum var biri yönetilen olarak emir komuta içinde olmak, digeri ise vatandaş olarak iteat etme, bak buradaki sorun hemen ortaya çıktı vatandaş iteat etmez, yasal haklarını ve sorumluluklarını kullanır. Yani vatandaş yasalara ve ilkelere iteat eder, hiyerarjik ilişkilerde ise işin geregi ile oluşturulan kurallarıa uymak zorunda kalır… Yöneticiye iteat edelim ama, çalışanıysak, emir komuta zinciri içindeysek, yine de yönetici kuruma, kamuya ekonomik veya sosyolojik zararlar veriyorsa ki iteat degil uyarılar gerekmez mi? Ülkeyi, toplumu, kurumu çalışan olarak sizin haklarınızı, vatandaş olarak bizim haklarımızı cigneyen yöneticilere ve yönetimlere hala iteat ediyorsak, onları ahlak ve adalet sınırları içine çagırmıyorsak, bunun için itirazlarla tepkilerlerle davetimiz de ısrar etmiyorsak ifrat içindeyiz, demektir… Bu nedenle bu iki kavramı çok iyi anlamalıyız.. Bir konuya daha dikkat cekerek yazıya son verelim mi?
Nefret, kin konusun da sınırlarımızı iyi cizemezsek, yine İfrat ve Tefrit ikileminin sonucu olarak fanatizmin tuzagına düşerek hem kendimize, hemde karşımızdakine zarar veren boyuta ulaşırsa, yada kızılacak birilerine tepki göstermiyorsak bu iki kelime üzerine iyi düşünmemişiz demektir… Düşünmek dilegiyle…
İşte İfrat/tevrit meselesi aslında bir denge meselesidir ki hem toplumu, hem kişiyi, hem de kurumsal yapılardaki işleyişi ilgilendirmektedir… Bu konuda bir denge halini tutabilirsek, bu tuzaklara düşmeden yaşayabiliriz demektir… Sevgilerimizi sevgi gibi, hak ve taleplerimizi kendi sınırlılıklarımız için de bir dengede yaşayabilirsek, bu tuzaklara düşmeden yaşarız umuduyla, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani --- 06.05.2016 07:38 – www.vatandasfikri.com
Kaynaklar
1- http://www.tdk.gov.tr/
2- Diyanet İşleri Başkanlığı Dİni Kavramlar Sözlüğü
|