ADALET VE DALÂLET
Herkes bilir ki kavramları iyi anlayamazsak hayatı da iyi anlamlandıramayız… Adalet ve Dalalet de böyle bir şey…
Evet Adalet ne ola ki, neden hep adaletisizlikten şikayet ederiz? Önce sanırım adaleti kendimize göre yorumluyoruz da ondan gibime geliyor, çok şikayet edişimiz… Ya gerçekten de adaletsizlige çok maruz kalıyoruz da ondan da olabilir…
Evet ya da bizim adalet duygumuz erezyona uğramıştır, bizim her engellenme durumumuz, bize karşı yapılan adaletsizlik olarak da algılayabiliriz… Bunun nedeni adalet kavramını anlamamış olmamız olabilir… O zaman şu kavrama bir daha bakalım ne diyor?
Adalet: i) Hakka, uygun hukuksal durumdur. ii) İyi ye, doğruya, ahlaka uygunluktur.. iii) Hakkı, hukuku, iyiyi, doğruyu uygulamaya çalışan devletin Yasama ve Yürütmeden bagımsız oluşturulmuş sistemidir.
Bu acıklamadan şu anlaşılıyor, hak nedir, bizim hakkımızın sınırı nedir? Bizim üretiğimiz bir şeye bizim rızamız olmadan gasp mı ediliyor? Yani bir hak gaspı mı var? Yoksa ben hakkım olmayarak karşımdakilerden bir beklenti içindemiyim? Evet ben üretmedim, emek ve hakkım yok, buna rağmen el koyuyormuyum, yada hak iddia ederek bir beklenti içine mi giriyor, bana haksızlık, adaletsizlik yapıldığı zannıyla Allah korusun belki de hadimizi aşıyor dalalete mi düşüyoruz… Dalalete düştüğümüz de, Adalet canımızı yakarsa ne kadar sabredebiliyoruz?
Dalalet nedir dersek, her adaletten uzaklaşış da düştüğümüz tuzaktır. Dalalet aslın da bizim hak, hukuk, iman ve kültür rehberlerinden uzak durmaktır… Rehbersiz yola çıkmak anlamında da olan bu dalalet aslın da kıyamet alametlerindendir. Bunlar arasında ise en büyükleri, toplumun kaynaklarını yönetenlerin kendi çıkarlarını, rahatlarını, refahlarını toplumun çıkarlarından öne almaları ve toplumun zenginlikliklerini kontrol eden zengin, ileri gelenlerin iyilik, yardımlaşma ve paylaşmadan uzaklaşarak şımarıklık içine ve lüks tuzagına düşmeleridir ki günümüzün en büyük dalaletlerindendir….
Adaletsizlik, toplumsal güvenin ve barışın en büyük düşmanıdır. Fikri Adil
Ayrıca okumuş, yazmış, aydın, alim kimselerin iktidarlardan nemalanmaları yada korkmalarından dolayı gercekleri vatandaşlara, halka söylememe durumuna da dalalet diyebiliriz... Yani toplumun halkın gerceklere ulaşması ancak aydınların alimlerin gercekleri söylemesiyle mümkündür... Dalalete düşmemenin yolu gerceklerin bilinmesidir ki bu sorumluluk toplumun entellektüellerinin görevidir.
Dalalete düşme, günümüzün en önemli hatalarından biridir…. Toplumsal sorunların da anasıdır, bunun için inanç sistemlerinden olan İslam ve onun peygamberi çok ciddi bir şekil de bizi uyarmıştır. Toplumlar, Devletler bu sorunu çözmek için sistemler geliştirmektedir ama görünen, yaşanan odur ki eşitsizlikler 20-30 yıl öncesine rağmen daha da kötüleşmiştir. Bunun nedeni ise parayı kontrol edenlerin para üzerinden daha çok para kazanmalarıdır ki… Buna faiz denir, fahiş fiyatlandırma denir, dinsel olarak da haramların büyüklerinden dir. Bu durum böyle devam edemez, bir şekliyle toplumsal soruna neden olur ve toplumsal barış bozulur…
Bunun için inanç sistemlerinden olan İslam gibi, sosyal demokrasi ve sosyalizm gibi paylaşımları öneren siyasal sistemler gibi sosyal adalet mekanizmaları gününmüz de daha çok insanlığın gündemine girmesi gerekir ki bu adaletsizligin neden olduğu dalalet den biraz olsun uzaklaşsın insanlık…
Adalet ve dalalet üzerin de hassasiyetle durulmalıdır. Adalet her durumda herkese ekmek, aş kadar hava ve su kadar gereklidir… Dalalet de bir o kadar uzak durulması gereken bir haktan, hukuktan uzaklaşmadır, hem kişisel, hem de toplumsal sapkınlıktır ki… Hem günah, hem ayıp, hem haksızlık, hem de sonuç olarak hem yapana, hemde adaletsizlige maruz kalana mutsuzluk veren bir durumdur… Maruz kalanın mutsuzluğu yapandan %60-70 daha fazla mutsuz olacagı muhakkaktır… İnsanları ister hukuki, sosyal adaletsizlikle, ister ekonomik adaletsizlik olan sömürü ile mutsuz etmek en büyük dalalet ve günahtır… Adaletten uzaklaşarak ve dalalete düşerek ister siyasi, ister dini, ister felsefi isterseniz vicdani, ya da ekonomik olarak gittiğimiz yol da başarılı da olduk, düştüğümüz dalaletden dolayı bu başarının mutluluğu, hazzı, huzuru yaşanamayacaktır. Adaleti adaletsizlige payanda yapmak için çok kullanırız, adalet böyledir adalet şöyledir diye…. Ya Dalalet nasıl birşeydir, diye düşünürsek adaletle, dalalet arasında ki sınırı daha iyi bilir ve delalete düşmekten kendimizi koruruz.…
Dalalet: Gizlemek, kaybolmak, sapmak, unutmak ve doğru yolu bulamamak gibi anlamlara gelir. Adalet acıktır, nettir, Dalelet gizler, adalet yolcuları kaybolmazlar, Dalalet kaybolmamıza neden olur, Adalet, saadete, mutluluğa ulaştırırken Dalalet zulme, sapkınlığa ve mutsuzluga ulaştırır ve bizim kaybolmamızı neden olur. Adaleti ve dalaleti bildikten sonra, hala dalalete düşüyorsak, başka sorunlar var demektir…
Allah hepimizi adaletsizlikten uzaklaşarak, dalalete düşmekten korusun, sonra da bizde akılla, düşünceyle ve vicdanımızla bu duruma düşmemek için çalışalım, umuduyla selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – Aralık 14 - www.vatandasfikri.com
|