HAK, KUTSAL TECAVÜZ, HARAMDIR!!
Kutsal nedir, hak dan gelen haklardır, yaşama hakkı bunların başındadır, buna saygı duymayı ögütler bütün ilahi dinler... Ne yazık ki bütün ilahi emirleri alan din mensupları bir şekliyle cana, mala, insanın mahremine tecavüz etmişlerdir... Biz tecavüz deyince sadece cinsel tecavüz anlıyoruz oysaki her hakkın ihlali tecavüzdür... Buna ister rızasız cinsel talepleri ve zorlamaları, ister iş yerinde iş yükünü birine yüklemeyi, isterseniz bir sıra beklerken sıradakilerin önüne geçmeyi sayın... Ya da bir ticaret de yalan konuşmayı, makam ve para kazanacagım diye iftira etmeyi ve öne geçmeyi, yalanlar konuşmayı sayın hepsi hakka tecavüzdür... Yada işe işin ehli olanı alın emrine, önerisine rağmen işe kendi tanıdıklarımızı almamız, ihaleyi kendi tanıdıklarımıza vermemiz hep hak tecavüzüdür ve büyüktür, küçüktür ama haramdır... Hak gasbı tecavüzdür, günahdır, dinlerin iniş gayesi dünyada adalet ve ahlak üzere bir bir düzen kurma amacı taşımaktadır... Bu amacın en öncülü insan hayatıdır, bunların yanı sıra bütün çevre canlardır...
Bu nedenledir ki hayatta merhamete en layık olan varlık, can taşıyanlardır, yeryüzünün bütün canları kıymetli olmakla beraber bu kıymetin farkında olan insan canına diger canlara göre daha bir kıymet bicilmektedir...İşte düşüncelerin kaynagı Yüce Allah’ın mükemmel biçimde yarattığı ve kendi ruhundan üflediği insanın korunmasını da bütün ilahi mesajlarla insanlığa bildirmiştir. Bu haklar rengine, diline, ırkına, cinsiyet farkına bakmaksızın insan olmakla, insan hakkına doğuştan kavuşur insanlar. Canı, ırzı, şerefi, haysiyeti, onuru, namusu hem ilahi emirlerle hemde devletin yasalarıyla korunma altına alınmıştır. Kendisi bile kendi canına kıyma, intihar ederek yaşamını sonlandırma hakkına sahip değilken, bunu bir başkasının yapma hakkı hiç yoktur. İlahi emirlerin hukukun ve ahlakın sınırlarını aşarak hiç kimsenin bu haklara el uzatması kabul edilemez, işte bu nedenle hak gaspları durumunda toplumlar bir cezayı yaptırım uygulayarak bu hakları tecavüzden korumaya çalışırlar. Örnegin, bizim inancımıza göre bir insanı öldüren sanki bütün insanları öldürmüş gibi günahkar sayılır, bir insan hayatını kurtaranı da sanki bütün insanları yaşatmışcasına sevapkar sayar inancımızın ilkeleri. Biz mümin olarak bu ilkeleren sorumluyuz...
İnsan, Mümin, her hal ve şartta merhameti kuşanmak, rahmet nazarıyla çevresine bakmak, insaflı, adaletli ve vicdanlı ahlaklı davranmak zorundadır. Zulmü beslemek, şiddeti haklı görmek, merhametsizliğe bahane üretmek asla Müslüman ve insan kimliği ile bağdaşmaz, bağdaşmamalıdır. Güçlünün üzerine düşen, adaletli, ahlaklı ve insaflı olmaktır. Kontrolden çıkan ve şiddete dönüşen bir güç, ister kamu gücünü kullananlar tarafından ister kendi gücüyle zalimlige, zulme neden oluyorsa, er ya da geç karşısında adaleti ve merhameti emreden Yüce Allah’ı ve insanların kurdugu toplumsal hukuk düzenini bulacaklardır. Bu nedenle kendimiz için ne arzu ediyorsak, birlikte yaşadıklarımız için de onu arzu edelim, toplumsal düzenin işlemesine katkı sunmalıyız...
Hak tecavüzlerine karşıyız, neden dersek, birinci nedenimiz bizim de haklarımıza saygı duyulsun istiyoruz, bu nedenle başka haklara saygı duyuyoruz, iki ilahi kurallarla yasaklandığını biliyoruz, üç hukuk düzeninin de buna cezalar getirdiğini biliyoruz... Bütün bu hakların kutsal olduğunu biliyoruz, korumalara gerek duymadan hakka sırf hak olduğu için saygı duymamız gerektiğini hatırlatırlatıyor, her türlü hak tecavüzünden uzak durmayı düşünerek/önererek...
Hakkımıza saygı duyulsun istiyorsak haklara saygı duymamızın geregini de anlamış olma umuduyla selam ve sevgilerimle....
SITDIK FANİ ---- Şubat 15 -- www.vatandasfikri.com
|