“MÜRCİELİK”
"Mürciîlik" (İrcâ’) İslam düşüncesinde, özellikle erken dönemlerde ortaya çıkan bir mezhep ve kelâm ekolüdür. "İrcâ", Arapça’da “ertelemek” anlamına gelir ve bu mezhebin temel görüşlerinden biri, günah işleyen Müslümanların durumunun ahrette Allah’a, hesap gününe bırakılması gerektiğini düşünürler. Olabilirmi olur, ama ya bir kimseye zarar vermişse, bu zarın ahrete ertelenmesi dünyevi anlamda cezasızlık getirecektir… Namaz, Oruç, Kurban gibi ibadetlerin yapılmaması, alkol almanın ahrete hesap gününe ertelenmesi normal olabilir belki…
İman ve Amel Ayrımı: Mürciîler, imanın kalpte bulunan bir tasdik ve dil ile ikrar olduğunu, amelin ise imandan bağımsız olduğunu savunurlar. Bu yüzden, büyük günah işleyen bir kişi imanını kaybetmez, günahkar olurlar… Bazı büyük günahlar imandan çıkarır mı, olabilir, örnegin Tanrının yarattığı Dogaya, çevreye zarar verenler, Allah’ın yarattığı cana kıyanlar dinden, imandan çıkmış olabilir mi?
Mürciilere Göre Günahkâr Müslümanlar: Büyük günah işleyen bir Müslüman’ı kâfir ilan etmezler. Onlara göre, günah işleyen bir kişi yine de mümindir ve onun nihai durumu ahrette Allah’ın merhametine bırakılmalıdır. Allahın hesap soracağı alan ile devletin hukuk sisteminin hesap soracağı alan ayrılmalıdır, laik devletlerin dini içtihatlara uyma zorunluluğu yoktur, ayrıca kendilerine İslam şeriatıyız, diyen devletler de, aşırı yorumlarla dinin şeriatına degil kendi yorumlarının içtihatlarına uyduklarını görüyoruz…
Tekfir Karşıtlığı: Haricîler gibi grupların aksine, Mürciîler kolayca birini dinden çıkmış (mürted) olarak görmezler. Dine Girmek gibi, Dinden çıkmak da kişinin kendi iradesiyle olacağı laiklige dayalı özgür ortamların oluşturulması aslında dini bir ortamın takiyeden, münafıklıktan da arındırılması demektir…
Mürciiler İlk Dört ve Sonra Yaşanan Siyasal Gerilimlerde Siyasi Tarafsızlığı savunmuşlardır, Erken İslam tarihindeki siyasi çekişmelerde tarafsız kalmayı savundukları gibi kalmayada özen gösterildiğiyle ilgili rivayetler var….
Tarihsel Bağlamında Mürciîliğe Bakacak Olursak….
Özellikle Haricîlerin aşırı tekfirci yaklaşımına tepki olarak doğmuşlar, Haricîler, büyük günah işleyenleri dinden çıkmış kabul ederken, Mürciîler bunun tersini savunarak, imanın Allah ve imanlı kişinin kendi iradesiyle belirlemenin dünyada kişiye, ahrette Allah’a ait olduğunu ileri sürmüşlerdir. Olabilir mi, olabilir…
Mürciî düşünce, zamanla etkisini kaybetmiş olsa da, günümüzde bazı yönleriyle etkiledikleri ekoller olduğu söylenebilir… Ehl-i Sünnet'in genel görüşlerine yakın bulunabileceği gibi, bir Müslümanı kolayca dinden çıkmış saymak, bizim haddimizi aştığını düşündüğümüzde Mürciîlik’ten izler taşınıyor denilebilir…
Müslümanlar devletlerin zorlamsıyla, bana kalırsa ibadetleri çok önemsemiş, kralın, padişahın sevmediği düşman ilan ettikleri kişileri din adına konuşanlarda düşman ilan ettikleri görülmüş… Din siyasetin, kralın padişahın yorumuna göre anlaşılmış, yaşanmıştır. İlk dönem İslam yönetimleri arasında kırılmalar, sonrasında Emevilerin hileyle, güçle halifeligi ele gerçirirken yaşanan Kerbela katliamı dinin yorumun alimlerden alınıp kral, padişah adına konuşan sözde din adamlarının tekeline girmiştir diyebiliriz.. Size önerim, dini Maruti’likten, Yesevilikten, Bektaşilikten, Mürcielik üzerinden de anlamaya çalışın, çalışalım önerisiyle.. Selam ve Sevgilerimle..
Sıtfık Fani 7.8.2025 – vatandasfikri.com
|