VURMA MÜSLÜMAN KARDEŞSİN!!
VURMA İNSAN KARDEŞİN!!
Bir Müslüman için en büyük inanç gösterisi Allahın 99 adında özetlenen vasıfları taşımaya özen göstermesidir, bunlara insani ölçüler de sahip olmaya çalışmasıdır…
Bu sıfatların başında ‘Er-Rahman er-Rahim’ gelir. Rahim, Rahmet, Merhamet aynı kökten gelen sözcüklerdir. Allah'ın en büyük özelliği Rahman ve Rahim oluşudur, yani bağışlayıcılığıdır, merhametli, esirgeyici oluşudur. Bu Rahman ve Rahim sıfatı Kuran da her sürenin başındaki bu vasıflar çercevesin de İslam öğretisi en insancıl, en birleştirici ve en barışcıl çağrısıdır. Bu çağrıya en üst düzey de uyacak olanlar ise biz İslam dini mensublarıdır…
Dini biçim olarak kabul eden ibadetlerini hiç ihmal etmeyen, ama bu ara da rahman ne anlama geldigini, rahim ne anlama geldiğini düşünmeden her işe, her yemege Bilmilahirahmanhirahim diye başlayan milyonlar, rahman ve rahim olan Allahın adı ile’ başlamak gerektiğini bilir. Yalnız bunun ne anlama geldiği konusuyla pek ilgilenmezler, sevap olduğunu bereket verdiğini, iyi bir şey olduğunu düşünürler asırlarca devam ederler artık anlamlarına geçme vakti gelmedi mi? Anlamadan okunmasının ne derece sevap olduğunu sorgulamamız gerekmez mi?
Er- Rahman ve Er-Rahim sözcükleri Kuran buyruğu ve dilinin kilit sözcükleridir.
Bu iki sözcükten yola çıkarsak ve yüzlerce emirleri ve yasakları dikkate aldığımız da İslam’ın evrensele indirilmiş bir din olduğunu ve bununbizim davranışlarımıza yansıması biz inananların öncelikli sorumluluğudur… Bu sorumluluğu ise inanmakla öncelikle inananlar üzerlerine almışlardır…
Rahman ve Rahim sıfatları Allah’ın rahmetindeni, bağışlayıcılığını, esirgeyiciliğini, yardım severliğini bize ve insanlara anlatır, bu bagışlayıcılığıyla, barışı, esirgeyiciliği ile toplumsal dayanışmaya, yardım severliği ile paylaşmaya, biz İslam mensuplarını da aşarak, insanların tümüne hitap eden birilğe, barışa kardeşliğe yapılmış bir çağrıdır İslam...
Bu emir ve öneriler den hareketle, her Müslüman bağışlayıcı, esirgeyici ve yardımsever, barışsever, adalet ve ahlak üzere yaşayan fert olmak zorundadır. İnanıyorum demek, bunları kabul ettim demek, bizi şekil olarak Müslüman yapar, bu şeklen müslümanlık yetmez. ‘
Asıl önemli olan her Bismillah’ın arkasında ‘bağışlayıcı, esirgeyici ve merhametli davranışlarımla insanlığı birleştirici bir inanca sahibim’ der ve davranırsak, inanma sorumluluğumuzu daha iyi yerine getirmiş oluruz.
İslam, insanlara kucak açan, onları birliğe, barışa, kardeşliğe çağıran bir dindir. Her Müslüman için ilk uyması gereken, yaratılandan dolayı yaratılanı sevmektir, yaratılanların içinde de öncelikle Mümin kardeşini sonra da fitne ve fesat yapmaması şartıyla bütün insanları sevmesi ve suçluları da toplumsal düzeni bozmaması şartıyla bağışlamasıdır. Bu barış, İslam dininin en büyük çağrılarından biridir, İslam tarihinin en büyük fatihleri bağışlayıcı olanlardır, bir Hiristiyan kalesi fethedilmeden önce içerdekilere bir teslim çağrısı yapılır, barışa davet edilir, aman verilir, Moğollar gibi ‘aman’ vermeden kılıçtan geçirilmez, savaşılsa bile, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve savaşmayanlara dokunulmazdı…
Şimdi ne oldu da İslam toplumlarına bağışlaması, kardeş olması, sevmesi, merhamet etmesi, gerekirken sadece öldürmeye ve zulme kilitlenmişler, rahman ve rahim sıfatının temsiliyetlerini kaybetmişlerdir….
Öte yandan inananlar yaratıldığına da inanırlar, yani Adem ve Hava’nın yaratılmasıyla başlayan insanlık meceramızı bize kardeş olduğumuz bildirgesidir….
O zaman kardeş kardeşi, öldürmez, zaten Kuran da öldürmeyi bazı istisnalar dışında yasaklıyor, Vurma Müslüman’a, Kardeşin İnsan’a……
Sıtdık Fani – www.vatandasfikri.com-
|