|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
DİNİ GÖRÜNÜMLÜ ÇATIŞMALAR |
DİNİ GÖRÜNÜMLÜ SİYASAL VE EKONOMİK ÇATIŞMALAR
İnsanlığın en önemli çatışma kaynaklarından biri toprak ve ekonomik çıkara dayalı ise diğeri de dini inançlara dayanan kaynak çatışmalardır… Bugün üzerin de duracağımız konu din kaynaklı çatışmaların nedenleri ve insanlığa maliyetidir… İster Hiristiyanların mezhepsel çatışmalarını düşünün, isterseniz kerbelada başlayan daha siyasi olup günümüze meshepsel yansıyan çatışmayı düşünelim… Bu dini çatışmaları, bu genel de iktidarın din anlayışıyla halkın, yada muhalefetin din anlayışı(Yorumu) çatışmalar olmuştur, olmaktadır… Birçok çağdaş ülke bu çatışmaları laiklik ve demokrasi ile aşmış, ama bunları yönetim şekli haline getiremeyen toplumlarda iktidara sahip olma, din, dini yorum çatışmaları büyük bir hızla devam etmekte ve genelde de bunlar iç içe girmektedir… Çatışmaların yaşandığı ülkelere baktığımız da din üzerinden örgütlenmeler geliştiren muhalefetle, yine dini söylem geliştiren iktidar yanlıların siyasal çatışmaları olduğu acık şekil de görülmektedir… Amaç siyasidir, yalnız dini düşünceye dayandırılarak taraftar devşirmek amaçlanmaktadır.. Öte yandan sürekli dini düşünce içinde kalan kişi ve toplumların da dini düşünce dışın da siyasi düşüncelerin toplumsal sorunlara çözüm olamayacağı düşüncesi hakim olduğu için olsa gerek dini siyasal mücadelenin temel kaynağı yaparak siyasal mücadelelerine bir kutsallık da kazandırdıkları bu çatışmalar da görülmektedir.. Bu nedenle uzlaşıyla sonuçlanacak çatışmalar bile çok uzun süren çatışmalara dönüşmektedir… Bu uzun süren çatışmaların dini yorumların kutsanmasına dayandığını da söyleyebiliriz… Yani şunu demek istiyorum ben, yada bizim grubun ataları bir dini yorum yapıyor, bizim dışımız da birileri de dini yorum yapıyor buraya kadar normal olan süreç… Bir aşamadan sonra normal olmayan bir şekil de yorumcular, yorumlarını karşılıklı bir birine kabule zorlaması ve dayatması ile çatışma başlıyor… İşte bana göre temel hata burada başlamaktadır… Sonuç da bu çatışmalar daha çok sosyal, ekonomik, teknik gelişmesini tamamlayamayan toplumlar da vahim katliamlara neden olmaktadır… Burada, hem siyasal düşünce, dini inançların toplumsal birliğe neden olması beklenirken, yorumlara dayalı dini düşünceye, iktidara yapılan muhalefete dayalı siyasi düşünceye tahammülsüzlükler çatışmaların ana kaynağı gibi görünmektedir. O zaman yapmamız gereken nedir?
Yapmamız gerekenler bir acıdan siyasi diğer acıdan dini, öbür acıdan ekonomik olması gerekir ki, toplumun fertlerinin toplumsal alan da memnuniyeti yüksek bireyler haline gelebilsinler… Yoksa benim yorumum senin yorumunu dövere girersek hep dövüşürüz, çatışırız, üretmek, gelişmek sağlık ve mutluluk için harcayacağımız enerjimizi hep çatışmaya harcarız… Böyle devam edecekmiyiz? İşte hepimiz bunun üzerine düşünmeliyiz ve bunun nasıl toplumsal sorunlara eden olduğunu, nasıl toplumumuzu sorunlara acık hale getirdiğini… Birçok ülkede buna dayalı toplumsal çatışmaların yaşandığını görerek, toplumsal soruna, çatışmaya neden olacak davranışlardan uzak durmalıyız… Bunun dini inanç özgürlüğü, siyasal düşünce özgürlüğü ve ekonomik paylaşımda adalete dayalı paylaşımların toplumsal işleyiş halini alması gerekmektedir.
Bunun için mümkün olduğu kadar siyasal olarak toplumsal tabanı geniş olan yasalar yapmalıyız, bu yasalarımızın içeriği ise demokrasinin ve laikliğin gerekleriyle doldurularak yapılmalıdır… Kutsal kitabımız Kuran buna engel değildir, buna engel olan demokratik ilkelerden habersiz, laiklik ilkesinin olmadığı dönelerde Kurandan ve sünnetten çıkarılarak yapılmış yorumlardır… Bunun için bu yorumları tekrar değerlendirerek, günümüz, yani çağımız içinden okuyarak toplumsal çatışmaları en aza indirecek şekil de toplumumuza bu okumalara dayalı yeni yorumları sunmalıyız ki… Dinimizi çağımız da toplumsal sorunlara neden olmadan yaşayabilelim…
Dini inancımızdan oluşturduğumuz kendi anlayışımızı kendimizin yaşama hakkı olduğunu, bunu yaşarken de başkalarının icazetine gerek olmadığını, başka vatandaşların da kendi anlayışlarını demokratik hukuk kurallarına uyarak yaşayabileceğini düşünerek, Allah’ın rızasını kazanacağımız umuduyla yaşamak dileğiyle… selam ve sevilerimle…
Sıtdık Fani --- 28.07.2016 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|