|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
İBADET DEN, İMANİ ALANA DİN EGİTİMİ |
İBADET DEN, İMANİ ALANA DİN EGİTİMİ
Her şeyin başı akıl, bilgi, düşünce egitim olduğu gibi din alanı da bunun dışın da tutulamaz/tutulmamalıdır… Biz toplum olarak kutsal kitabımızı kendi dilimizden öğreneli çok olmadı, belki de bu nedenle kitabımızı tam anlayamadığımızı görüyoruz… Bunu toplumsal olarak yaşadığımız Ahlak ve Adalet erezyonundan da anlayabiliriz… Adalet ve Ahlak erezyonunun kaynagı bu olabilir… Bu nedenle okullarımız da hem dini, imani boyutuyla, Ahlak ve Adalete neden olacak şelide, hem de Felsefeyi düşünsel alan da Ahlak ve Adalet düşüncelerimizi, duygularımızı geliştirecek şekil de çocuklarımızın, gençlerimizin egitimi için olduğu kadar, biz yetişkinler için olmalı bu iki lana daha çok zaman ayrılmalıdır diye düşünüyorum... Toplumlar Ahlak ve Adalet zihinini iki şekil de inşa eder, biri din, digeri felsefe, bana göre ikisi de, sentez olarak, karşılıklı katkılar sunarak hem toplumsal olarak, hem de kişisel olarak Adalet ve Ahlak zihnimizi inşaa ederler ve toplumsallaşmaya katkı sunarlar… Biz ibadet aşamasını aşamadığımızdan bu imani alana gecerek iki toplumsal yaşamın temeli olan Adalet ve Ahlak alanına daha geçemedik.. Aramız da tek tük gecenlerin hakkını yememek kaydıyla bu sorunumuz üzerine düşünmeye devam edelim... Bunu da övünme nedeni yaparak en iyi iman kocakarı imanıdır, bilmeden iman et, ibadet et dedik ve bu olayı kapattık, sandık…. Yaşadığımız Ahlak/Adalet buhranı üzerine biz nerede hata yaptık diye düşündüğümüz de ise, dindarlığımızı ibadeti aşarak, iman, ahlak, adalet, vicdani zenginliklerle, iyi ve güzel işleri toplumsal olarak yapamadık/yaşayamadık… Felsefeden, imandan, tasafuvdan yeteri kadar beslenemedik, işte böylece ilkesiz bir toplum olduğumuzu düşünüyorum..
İbadetin ne için yapıldığını biz de ne gibi etkisi olması gerektiğini düşünmeden şekli olarak, rutine bağladık… Bizde dinin etkisi sadece ibadet eden bir din mensubu oldu, imani boyut olarak toplumsal hayata yansımadı… Kuranı nasıl daha şiirsel okuruz diye ayırdığımız zamanı Kuran’’ın mesajını anlamaya ayırmış olsaydık, bu Ahlak ve Adalet bunalımını yaşamazdık diye düşünerek… İbadetler üzerinden dinin ruhunu anlamaya çalışalım.. Bence Dinin ruhu iman, şekli de beden, ikisi de ayrılmaz bir parcadır…
Namaz: Beş vakit de, 20 rekat farz, 20 rekat da sünnet olarak kıldığımız Namaz, beş vakit Allah''ın büyüklüğünü hatırlayarak, dünya malı, mülkü, makamı, parası, pulu için nefsimizin, kibirimizin ve şeytanın tuzaklarına düşmeme egitimidir ki… Allah’ın büyüklüğünü hatırlayarak Allah’ın koyduğu ilkelere (Ahlak ve Adalete) göre yaşamaktır… Bu anlayışla kılınan Namaz bizi dininin ibadet boyutundan, imani boyutuna geçmemize yardımcı olacak bir ibadettir… İman ne dersek, Allah’a iman ederek, onun kitabında ki ilkelere göre Peygamberi bir tavırla yaşamaktır… İman etmek ise Ahlak ve Adalet üzere, hayatın içinde iyi, güzel ve iş/işlemler yapmayı gerektirir…
Oruç: İbadeti ise biz insanlar için güçlü bir irade egitimidir, yapmamamız/yapmamız gerekenleri yapmama/yapma egitimi olarak düşünürsek… Bunu Kuranda ki emirleri ve yasakları dikkate alarak toplumsal yaşama geçirmeye çalışırsak ki çalışmalıyız, oruç sayesinde dinin ruhuyla ruhlanmış İbadet boyutundan imani boyuta geçmiş oluruz… İbadet de hiç dinin ruhu yok mu dersek, tabiki vardır, ama ya ibadetlerden imana, yada imandan ibadete geçerek ileri emirleri özümsemek gerekir ki her iki durum da bizde kötülükler karşısında iyiligi seçmemize yardım etsin…
Zekat: İbadeti ihmal ettiğimiz başlıca ibadetler arasında yer almaktadır, oysaki zekat toplumsal olarak sorumlulukların yerine getirilmesi demektir… Hali vakti iyi olanların içinde yaşadıkları, ticaretle ve diger Yasalara, Ahlaka, adalete dayalı işlerle toplumdan kazandıklarımızın bir bölümünü bunu İslam toplumları en azı %2.5 olarak (Kuran Daha Fazlasını önermektedir) infak da bulunmak olarak vaaz ettikleri bir ibadettir… Bu paylaşım toplumun fertleri arasında sevgiyi saygıyı, paylaşmayı, yardımlaşmayı sağlayarak için de yaşadığımız topluma karşı biz de bir aidiyete neden olacaktır/olur… Burada ki ihmal toplumsal sorunlara neden olur… İşte bize yardımlaşma ruhu verecek olan bu ibadeti daha bir titizlikle ve dinin ruhuna uygun olarak yapılmalı önerimizle… Zekat sadece içinde yaşadığımız toplumsal sorumluluğu ve bilinci artıracakken haç ise dünya genelin de İslam toplumlarının birligine hizmet edecektir…
Hac: İbadeti ise ümmet birliğine hizmet edecek yegane bir ibadettir, dünyanın çeşitli noktalarından gelen Müslümanlar Mekke de yan yana gelirler.. Bu yan yana gelişin bir hikmeti olmalıdır degil mi? Sizce nedir haç ibadetinin hikmeti?
İşte yaptığımız ibadetleri, ibadet yaparken ettiğimiz duaları anlayarak üzerin de dura dura yapmalıyız, yoksa yangından mal kaçırır gibi yalanın dolanın içinde, tenefüse cıkar gibi, ibadet yapar, ibadetden sonra devam edilen her türlü yanlış (Ahlak ve Adaletsizlik) ibadetlerimizin boşa düşmesine neden olacagı kanatiyle. Bu söylemden rahatsız olanlara Maun süresini okumalarını öneririm…
Anlamadan yaptığımız her şey taklitten ibarettir, Kutsal kitabın emrine nezaketen uymaktır… Bütün bunlar bizim ibateden sağlam dahi olsak, Ahlak ve Adalet alanında ki zayıflığımız imanen zayıflığımızın göstergesidir…
Bunun için günde 40 defa okuduğumuz Fatiha süresinin anlamını anlayarak, üzerinde günde üç defa düşünmemiz gerektiğini, bunun yanı sıra her gün Kuran’ı Mealinden anlayarak her ayetin de dura dura ve aynı konuda ki diger ayetlere de baka baka, her 10-15 sayfa üzerin de dura dura okuyalım ve Kuranın ilkeleri bizde yaşama ruhuna dönüşsün dilekleriyle… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – Mayıs 15 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|