MAKYEVELİST MÜSLÜMANLAR
Makyavel kimdir dendiğinde, ahlakın siyasetten ayrılması bu ayrılığın, siyaset işleri için gerektiğini öneren düşünürdür…
Bunu dini olarak yapabilir miyiz, bence yapmamalıyız, dinden ahlak çıkarsa din yarım kalır, üzülerek belirteyim bazı Müslümanlar bunu yapıyorlar, üstelikte çok pervasızca yapıyorlar, ne için yapıyorlar?
Daha ilk dönemlerden bu yana iktidara ulaşmak, iktidar gücünü ele geçirmek, bunu devam ettirmek için sık sık ahlaki ve adaleti ilkelerden uzaklaşıyorlar… Oysa dinimiz Ahlak/adalete davet eden bir dinken..
Ticari hayatımıza baktığımızda yalan, kandırma, hileli mal satışı, fahiş fiyat almış başını gidiyor, paraya ulaşmak için dinin birçok ilkesi yok sayılıyor, bunu hepimiz görüyoruz, çoğumuz yaşıyoruz…
Cinsel hayatımıza gelince, kadınları aşırı sınırlandırırken erkeklerin iffet ehliyetinin olmadığını görüyoruz, Allah Kuranda bize Yusuf peygamberin nasıl iffetini korumak için mücadele ettiğini anlatmasına rağmen, bu anlatı ve öğretiden ders almıyor, gayri ahlaki ilişkilere giriyor ve bunun için olmadık yalan ve yanlışlar yapıyoruz…
Birçok Müslüman yönetimde adil, ticarette ahlaklı, meslekte liyakatli davranamıyorsa, Kasa, Hazine, Kamu Malı, Masa, Makamın gerektirdiği ahlak ve adalet, Nisa kadın erkek ilişkilerinde ki mutsuzluk ve sorunlar, üzere ilişkilerimizde dinle ahlakı ayırmışsak, bize Makyavalist Müslüman dendiğinde kimsenin zoruna gitmesin.
İktidara gelip adil olamayan, hem ticarette, hem kişisel ilişkilerde sınırlarını bilmeyen kişiler aynı zamanda dini şeklen daha iyi yaşadıkları havası verirler… Gösterişe önem verirler, şekle önem verirken ilkeleri es geçerler, ilkeleri es geçemezlerse ister yönettikleri yerlerde, ister dini otorite olarak insanları istismar edemezler, dinin ilkeleri buna izin vermez.. Bu yönetici ve din adamı tipi, aynı zamanda edilgen bir dindarlık da önerir, neden? Kontrollü, insan eliyle bir zulüm bile olsa, sabır önerir, şükür önerir, tepkisizliği önerir, hatta işi daha bir dini göstermek için kaderiniz der… İyi de bu doğal bir afet değilse, birileri bizim rızkımızı bilinçli bir şekilde kendi kasasına yığıyorsa, yönetenler ihaleleri, makamları aynı kişilere veriyorsa, buna tepkisiz kalmak mı Müslümanlık, yoksa tepki göstermek mi? Her neyse…
Bu tür yöneticiler ve dini otorite olduğunu söyleyen din adamları edilgen bir Müslüman istiyorlar ve dini buna göre yorumluyorlar… Etkin bir Müslüman istemeyen bu tür toplumlar dini ilkelerden, evrensel ilkelerden, felsefi ilkelerden de uzaklaşarak toplumlarını ne dini, ne bilimi, nede dünyevi, nede uhrevi yaşama hazırlayamamaktadırlar… Bunlar toplumsal yaşamlarından da belli oluyor, ilkesizliğin, hukuksuzluğun/şeriatsizliğin keyfiliğini sadece bu tür toplumların ileri gelenleri yaşamaktadır. Kuran bu durma ne demektedir, kimse inandığı kitabın mesajıyla ilgilenmemektedir. Kurandan bir örnek vermek gerekirse:” Âl-i İmrân 161-Bir peygamberin emanete hıyanet etmesi/kamu malından aşırması olacak şey değildir. Her kim hıyanet eder, kamu malından bir şey aşırırsa, aşırdığını kıyamet günü yüklenip getirir. Sonra her benliğe; kazandığı tam olarak ödenir. Hiç birine zulmedilmez.” Başka bir örnek: “Tevbe / 34 Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula!” Dini cemaatler ve din adamları para alıyor mu? Allah yolu iyilik ve güzellik yoludur ve bu yolda harcamak gerek, ondan önce din adamlarına para yedirmemek gerektiğini ifade eder…
Konuya şöyle devam edebilirmiyiz? Müslüman toplumlarda ki yozlaşmanın nedeni nedir?
Müslüman toplumlarda birçok sosyolojik hastalık var ama biz ikisini ele alalım yobazlık ve yozlaşma…
İkiside aşırılıktan doğar, toplumsal sorunlara dönüşür, yobazlık sorunu çözmek yerine toplumu sorunlu hale uydurmaya çalışır, işte yozlaşma da, yaşanılan sorunlar da böylece kronik hal alır… Bunun nedeni bu kavramda gizlidir… Bu kavramlar bize ne der? Yobaz: Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kişidir, aslında bunu şeklen yapıyoruz, bu sadece fanatik dindarlarda mı görülür yok, her hangi bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan, bu bağlılığa dayalı olarak farklı düşünene, inanan kişilere, kaba saba, inceliksiz davranan kişiye de yobaz, bağnaz diyebiliriz… Son olarak…
Bağnazlık üzere düşünmemiz gerek, bu konuda, ünlü düşünürümüz, Nurullah ataç ne demiş bakalım, Bir görüşe, bir inanca katılıkla bağlanıp ondan başkasını, o siyasetin liderinden, inancın önderinden, tahrikatın şeyhinden başkasını kabul etmeyen, etmemekle kalmayıp düşman ilan eden, yobazca, fanatikçe davranan, böylece fitneye neden olan kişidir… “Bağnaz, kendi kendine düşünmeyen adamdır.” -N. Ataç Yazı çok uzadı ama konu canımızı yakıyor, dinimizi kendi ellerimizle kirletiyoruz, din bize kişisel, toplumsal sorunlarımızı çözün diye gönderilmesine rağmen neden sorun yapılabiliyor? Siyasette Makyevelist tavırlar belki siyasete güven kaybetirsede sorunları çözer, çözebilir…. Dinde soruna neden olur neden? Din doğası gereği aşırı yoruma kapalıdır, biz aşırı yorumlayarak, dini hukuk kuralları olarak sabitleştirerek, dinin konusu olsun olmasın her olaya dini karıştırarak dinimizi yorduk…
Din dünyevilik, Uhrevilik, kişisel, toplumsal, fıtrat, kurallar dengesi içinde yaşanması gerekirken, bir acıdan siyaseten, diğer acıdan ekonomik olarak rant için kullandık, üstelikte ahlak ve adalet için mücadele etmeyi öneren dinimizi… Bu iki ilkeden uzaklaşmış dindarlık Makyevelist bir dindarlıktır… Aslında Makyevel bile bu tür dincileri görse ve onunla birlikte adının anıldığını duysa utanır ve ne kadar yanlış anlaşılmışım der… Makyevel, siyaset üzerine şunu vaaz etmiş olabilir… Zaman zaman ahlak kurallarının, yasaların, yönetimlerin otoritesi için bazı kurallar dönemsel olarak ihlal edilebilir, üstelikte bunu ancak istisnai haller içinde, kural ve ilkelere sadıkmış gibi yapın ki güvenilirliğinize helal gelmesin diye uyarmaktadır… Buna rağmen, biz her daim şeklen Müslüman gibi ama ahlaken ve adaleten ne olduğumuzun belli olmayacağı şekilde davranmaya devam ediyoruz..
Kısacası, siyaset belki Makyevelist tavır, davranışları götürebilir ama din buna izin vermez, götüremez, bunun nedeni ise şunun gibi ayetlerdir… “Maide 8 : Ey inananlar, Allah için adaletle şahidlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın. Adil davranın, takvaya yakışan budur. Allah'tan korkun, kuşkusuz Allah yaptıklarınızı haber almaktadır.” Kin ve nefret içinde olduğunuza bile adil davranın diyen dinin mensupları olarak ne acı ki birbirimize bile adil/ahlaklı davranmıyoruz. Davranmak umuduyla, dilegiyle, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 23.8.19 -- vatandasfikri.com
Kaynaklar
|