YERYÜZÜ MESCİT

(Yeryüzü Mescid, Yeryüzü Rızık Sofrası, Yer Yüzü Salih Amel Tarlası)

Bayramın dördüncü günü pikniğe gitmeyi planlayan hanımlar kendileri kılmadığı için olsa gerek cemaatle kılmanın zorunlu olduğu Cuma namazını düşünmediler… Ben namazı nerede kılacağız, yakınlarda bir köy vardır düşüncesiyle hiç terettüd etmeden hanımların bu kararına uydum ve piknige Tosya ile İskilip Arasında bulunan Cukurhan mevkinde Yörüğün Suyuna Gittik.. En yakın köy 20 dakika mesafede,  arabanın altı değer diye gitmeme kararı vermek üzereyken… Bir ezan sesi işittik… Ben yakınlarda Mescit mi var derken birisinin yükseğe çıkıp Ezan okuduğunu gördüm ve anladım ki cemaat oluşturulacak.. Arkadaşlar ezanın davetine uyalım “haydin namaza” gidelim dedim..

Hemen çeşmenin başına gittik, baktım çeşmede abdest kuyruğu var bekledik ve abdestimizi aldık… Ezanı okuyan emekli bir imam arkadaşmış, bakmış yeteri kadar cemaat var, bizi ezan okuyarak Cuma namazına davet etmiş… Kendisinden Allah razı olsun...

Demek ki piknik alanlarına koskoca mescit yapmaya gerek yok istenildiğin de bir cam ağacının gölgesi mescit oluyormuş… Bu imam arkadaş 25-30 kişinin Cuma namazını yeryüzü mescidin de eda etmesini sağladı..  Sevap kazanmaksa işte sevap…

Hoca Namazda hutbede okudu, hutbenin konusunu hemen orada doğaçlama seçmesine rağmen.. Konu sünnetullah üzerinden Allah’ın varlığına işaretti… Evren, dünya, doğanın,  genel dengesi ve düzeninin evrenin bu kadar hassas bir düzen ve denge içinde oluşunun bir düzenleyicisi olduğu fikri üzerinden...Allah’ın  Sünnetullahı olduğunu anlattı ve buna inanmamanın zor olduğunu inanmayanların ahirette karşılaşacağı kötü durumlarla uyanacağını ve iman eden iyi, güzel, doğru, dost doğru yaşayanların ise orada uyandıklarında mesut mutlu uyanacaklarını anlattı… Kendisine…

Biz onun yardımıyla Cumamızı kaçırmadık, çok teşekkür ederiz bize yeryüzünün bir mescid olduğunu …  Bunu aynı zamanda bir Cuma namazıyla uygulamalı olarak hatırlattı…

Yeryüzü ibadet için bir mescid, aynı yeryüzü bizi rızıklandırmak için bir sofra, yaşadığımız mekanlar, köyler, mahalleler, şehirler toplamda yeryüzünün bize salih ameller için sunduğu imkan tarlalarıdır… Bu imkanları kullanma her kişinin sorumluluğudur… Bu sorumluluk insan oluşumuzla, akıl verilişiyle, bize verilmiş, bizde kabul etmişiz… Şimdi, şimdi belki de taa Habil, Kabil meselesinden  bu yana, kerbela vakasından beri… Bugünlerde de binlercesine tanık olduğumuz yeni habil kabil vakaları, kerbelaya rahmet okutacak katliamlar.. Bu akıl sorumluluğunu iyi kullanmadığımızı, sünnetullahın içinde yaşamamıza rağmen O’nun farkında olmayışımızı göremez, bilemezsek bu yanlışlar sıkıntılar bize hem dünyamızı zayi ettirecek, hem de ahiretimizi zayi ettirecektir…

Akıl sorumluluğunun, İman etmenin bize yüklediği sorumlulukların gereğini bilerek yeryüzü rızkından doğaya, cana saygı duyarak yararlanmakla, yeryüzü mescidinde iyi ibadetle, yaşadığımız yerlerde salih amel tarlalarında salih ameller işleyerek iyiliklere ve mutluluklara neden olarak yaşamakla mümkündür… Yaşamak Dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…

Sıtdık Fani --- 24.8.18 --- vatandasfikri.com