MUBAH// MÜSTEHAB
Arapça, bir kelime olan Mubah biz de dini bir kavrama dönüşmüş ve şu hale gelmiştir, “Efâl-i mükellefin'dendir” yapılmasında veya terkinde dinî yönden hiçbir mahzuru bulunmayan, yani, mükellefin yapıp yapmamakta tamamen serbest olduğu işlere Mubah dediğimiz de. Örnek vermek gerekirse… Oturmak, yemek, içmek, uyumak gibi, insanın fıtratına giren alanlar da, serbest alanının açılması da diyebileceğimiz bu alanın dini düşünce alanında yorum yapan yazar, çizer, vaaz, şeyh kendilerine dini otorite diyen veya yerine koyan kişilerce… Mubah alan sakındırılması gereken alan, dikkat edilmesi gereken alan, küçük günahlara neden olabilecek alan, gibi yorum ve önerilerle dini düşünce ortaya koyanların, inananların aleyhine bu kavramı yorumlandığını düşünülebiliriz…
Bu durum da bize referans olacak ayet nedir dersek, Peygamberimiz nasıl uygulamalar yapmış dersek, Peygamberimiz Ayete rağmen uygulama yapar mı dersek… Geleneği oluşturan dini düşünce yorumcuları ne gibi düşünsel çıkarımlarda bulunmuş der ve biz bu kavramı, günümüzde inananların lehine mi, aleyhine mi genişletmeliyiz? Hemen şu savunmayı yapanların olacağını biliyorum, bir konuda sakındırmayı insanların nasıl aleyhine diye yorumlarsın? Diyenlere, bu alan nötr alan, Kuran, bu alanda bir günah öngörmemiş demektir, Peygamber bu alanda bir görüş beyan etmemişse, bize ne oluyor da bu alanı sakınılması gereken alan diye ilan ediyor… Kendimiz de din adına insanların hayatına müdahale etmek hakkı görüyoruz…. Şimdi bir ayetle devam edelim mi?
“Uzak durmanız emredilen büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz. Nisa -31” Bakın bu ayet günah alanında, haram alanında yorumlanması gereken bir ayet, bizim yorumcular mubahtan bile sakındırmaya çalışmaktadırlar ki… Bu Mubah alana müdahale inananın kişisel, fıtratının gereği yaşama hakkı olan alana, mahremine müdahale anlamına gelir ki… Hiçbir dini düşünce yorumcusunun buna hakkı yoktur, bunu önce Kuran yasaklar, sonra biz kişisel alanımıza müdahale eden yorumlara karşı öz savunma hakkımızın olduğunu unutmamalıyız… Aslında şu kavram da “Müstehab” bize bu konuda bir bilgi ve düşünce vermektedir, bu kavramların kendi dilimizde anlaşılır hale getirilmesi, dilimizden kelime ve kavram bulunması gerekmektedir, bunun da alnı çizerek, diğer kavrama geçiyoruz..
MÜSTEHAB: Hz. Peygamberin bazen yapıp, bazen terk ettikleri, âlimlerin tavsiye ettikleri, dinen emredilmediği hâlde yapıldığında sevap kazandıran fiil ve davranışlarla da karışan Mubah alan iyi daraltılmıştır… Ben bu daraltılmanın zirvesinde olduğumuzu düşünüyor bundan sonra yorumcularımızdan bu alanın genişletilmesi için çalışmalarını rica ediyorum… Tekrar “Mubah” kavramlara dönecek olursak…
MUBÂH: Sözlükte "açıklanan, açığa konan, salıverilen, helal kılınan" gibi anlamlara gelen Mubah, dinî bir kavram olarak, dinen mükellefin yapıp yapmamakta serbest bırakıldığı fiillerdir. Mükellefin bu fiilleri yapması veya terk etmesi halinde, övgü veya kınamayı, sevap veya günahı gerektirmez alandır. Helal, caiz gibi kavramlar da genelde aynı manayı ifade etmek için kullanıldığı bilinmektedir… Bu kadar acık olan kavramların nasıl insanları sınırlandırmak için kullanıldığını görüyor, üzülüyoruz…
Mubahın işlenmesinde veya terk edilmesinde bir mükâfat veya ceza bulunmamakla birlikte, mubah olan şeylerin iyi niyetle ve ibadet kastıyla işlenmesi halinde işleyen ecir kazanır diye ifade edilen kaynaklar da vardır… Meselâ, ibadete hazırlanmak amacıyla hazırlanmak, sağlıklı olmak için beslenmek spor, böyle anlaşılabilir diyebiliriz…
Ben dini konuda sakındırma bahanesiyle abartılı yorumlar yapıldığını düşünerek, Mubah kavramı üzerinden bu konuya dikkat çekmek istedim, umarım başarılı olmuşum, meramımı anlatabilmişim, sizler de, bizler de, onlar da bu konu üzerine düşünme ihtiyacına vesile olmuşumdur der.. Allah yaptığımız iyiliklerin ecrini sevabını verecektir, vermesi dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 29.3.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|