|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
İNANAN KİŞİNİN SINIRLARI |
İNANAN KİŞİNİN SINIRLARI
(HAYA)
Birçok acıdan sınırlarımız var, dinimiz İslam’ın da bize bazı sınırlar ön görmekte ve bizim Ümmet olarak disiplin dayaşnışma için de bu yolla bir medeniyet inşa etmemiz de yardımcı olmaktadır. Bu medniyet temel olarak ilim ve irfana dayanarak, insanı ve insanlığı yüceltme ülküsü taşımaktadır. Bunların insan tafarından yapılabilmesi, insandaki tezahürü ise, kişinin haddini ve sınırlarını bilmesi, ona göre davranışlar sergilemesi ile mümkündür. Bunun için bizim sınırlarımız başkalarının hakkın da biter…
Bu ise yapacaklarımızla yapamayacaklarımızın belirlendiği sınırların Yüce Yaratıcı tarafından bize rehber olarak gönderilerek belirlenmiş vahiy sınırlarıdır ki bu bize Peygamber aracılığıyla ve onun yaşam örnekleriyle sunulmuıştur. Bize birçok öneri ve uyarıyı için de barındıran bu mesajları öğrenmek ve uygulamak bir inanan olarak görevimizdir. İnanmak bize özgürlük verdiği kadar sorumluluk da yükler, aslın da özgürlüğün temelin de sorumluluk vardır.
Bu sorumluluklardan bazıları şöyledir. Örnegin gurur ve kibir den uzak durmamızı öneren emir “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin”. Bu uyarı bizlere yaşadığımız hayatta, sınırlarımızın olduğunu bildirerek, gerçekte bu sınırların, biz insanların hayattaki huzur ve mutlulumuzu hizmet ettiğidir.
Bulunduğu şartları degerlendirerek, inancının ve toplumsalığın gerektirdiği gibi davranan insan, haddini sınırlarını bilen insandır. Peygamberimiz bize şu sınırları göstermiştir “Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır, İslâm'ın ahlâkı hayâdır” buyurmuştur ve hayâlı olma sınırlarımızı bilme halidir.
Bizler, inananlar olarak şu felsefeleri taşırız, “mütevazı olunuz ki, izzet sahibi olasınız”, “ilim, ilim bilmektir, ilim, kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır” şeklinde kiönerilerle bir inanç ilim ve irfan medeniyetinin mensubları olarak dünyayı daha yaşanılır hale getirme cabası bize sınır ve sorumluluk yükler.
Bu sebeple, ister Yüce Yaratıcıya karşı sorumluluklarımız da, isterseniz insan ve varlık ilişkilerimizde ki sorumluluklarımız da ölçülü olmak, haddimizi bilmek, inançlı olmanın asgari gereklerindendir. Bunun yanın da haram-helal, günah-sevap, doğru-yanlış ve güzel-çirkin gibi sınır ve ölçülerimizin kaynağı da yine Yüce Yaratıcı tarafından gönderilmiş kurallara dayalı sınırlarımızdır.
İnandığımız bu ölçülere göre hareket etmek için bu ölçülere uyacak kadar mal, mülk sevgisinden, liderlerin, metaların putlaştırılmasından özgür olmak gerekir ki başka ölçülerin gölgesin de kalmasın inanca dayalı ölçülerimiz. Kendi haklarımızı, sınırlarımızı bilerek onları başkalarına çiğnetmeyerek, bu sınırlar içerisinde özgürce hareket etme gereğidir aslında sınırlarını bilmek.
Sınırlarmızı bilenler olarak yaşamak dilegiyle Kurandan bir ayeti hatırlayrak yazımıza son verelim, “Ey mutlak güç sahibi olan Allah’ım! Sen gücü dilediğine verirsin. Dilediğinden de çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin. Hayır, senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.”
Yarabbi, bizi koyduğun ölçülere göre dost doğru yaşayanlardan olmayı nasip et ki haddimizi, hukukumuzu bilerek yaşayarak senin rızana nail olalım… Selam ve sevgilerimle…
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|