İRŞADSIZLIK (Yönsüzlük)
Bir şeyin olması olabileceği gibi olmaması da mümkündür, o şeyin hiç olmaması kadar, olması gerektiği kadar olmaması da olasıdır… Olmaması ve yeter derece de olmaması demek onsuz kalınması demektir, bu ise fikri, zihni, dini, siyasi etkileri olacak demektir, eksiklik üzerine kişiyi, toplumun iyi de, güzel de, doğru da bunların bir aşama ileri daha da iyi, daha da güzel, daha da doğruda arayışımız biter daha iyiler de buluşamayız, buluşturulamayız… O zaman, İRŞADSIZLIK üzerinden hareket edersek, İrşadsız kalıyoruz? Bunun çeşitli nedenleri olabilir, sizce neden biz İşadsızız, yönsüzüz, lütfen el birliği ile bunun üzerine düşünelim…
Bazılarının itiraz ettiğini duyar gibiyim, sen Mürşid’siz kalmışsın, onun için yönsüzsün kendini bizimle karıştırma… Evet, haklı olabilirsin, ama senin yönün seni nereye taşımış, ulaştırmış, ahlak adalet üzere mi, güzel, salih ameller/davranışlar içinde misin? Seni aynı toplumda yaşadığım için az çok görüyorum, tanıyorum, yediğin herzeleri biliyorum, yaptıklarından dolayı mağdur olanları, mutuz olanları görüyorum.. Ben de çok zaman mağdur ve mutsuz oluyorum, nedeni ise düşünsel, inançsal yönsüzlügümüz bunu biliyorum… Sen devam ediyorsun, Çevrene zulümlerden zulüm beğendiriyorsun, senin Müşidin kim, iblis mi yoksa… Bu kadar fikirsizligi, bu kadar aynı anda yanlış yapan kişiyi/toplumu başka türlü nasıl izah edeceğiz…
Gençlerimiz artık bizi tiye almaya başladılar, ne bize bir Mürşid yol/yön gösterdi, nede biz gençlerimize yön/yol gösterebiliyoruz… Bunun eksikliğinin ne olduğunu düşünmüyoruz bile, belki de düşünemiyoruz, nedendir bu yaşanılan sorunlar, sormuyoruz bile… Bile, bile yanlışta ısrar ediyoruz, sen nereden anlıyorsun diyorsanız, siz Müslümanların halini görmüyor musunuz derim…
Nereden başlamamız lazım derseniz, Napolyon üç kere para, para, para demiş, ben size üç kere ve de çok kere bilgi, bilgi, bilgilenmek derim, bunun için.. Maddi, yani varlık üzerine bilgilenmek, manevi yani değerler kültürü üzerine bilgilenmek için… Atalarımızın dediği gibi “ En hakiki Muşid İlimdir” İlim, ilim ise nedir, Kendini, yani insanı bilmektir, bunun üzerine Akılla, vahiyle, bilgiyle, düşünceyle, inançla hayatı, maddeyi varlığı bilme cabasıdır ki… İşte o zaman mürşidli, İrşadlı, yönlü olabiliriz.. Yoksa…
Yaşadığımız sıkıntıları, başka soydaş ve dindaşların yaşadığı sıkıntıların sorumlusu olarak ya kaderi görürüz, yada başka toplumları, yada şeytanı… Şunu görelim, eksikliklerimizin farkına varalım ve eksik olanı tamamlayalım, yaşadığımız sorunların, belaların birçoğu bizim bilgisizliğimize dayalı düşünememezliğimizden kaynaklanmaktadır… Neyle düşünülür, neyle davranılır bunu düşünebilirsek… Bence bilgiyle düşünülür, düşünceyle davranılır… Son olarak bunun için ne yapmalıyız?
Önce anladığımız ana dilimizin kavramlarıyla bilgileri kavramalıyız, yetmedi mi komşu dillerden yardım almalıyız o kavramı dilimize aktarmalıyız, kavramlar, yani sözcük, yani dil bizim düşünce kalelerimizdir… Sonra ahlak, adalet, iyi güzel, doğru, hak, hukuk gibi temel konularda samimi, önce kendimiz yaşayarak örmek olarak, başkalarına önerebiliriz… Sonra zarar vermek yerine, fayda sağlamak, yaşadığımız mekanları güzelleştirmek ve bunları yaparken bize yardımcı olacak araç ve gereçleri teknikleri, teknolojileri üretmekle işe başlarsak… Daha iyi olanı yaşayabiliriz, aslında yaşamak daha iyi olanın arayışı içinde olmak demektir… Mücadelemiz bu olmalıdır, önerisiyle, dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 7.1.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
DİB Dini Kavramlar Sözlüğü
-
Türkçe Sözlük- Dil Derneği
-
http://tdk.gov.tr
|