DİNİ DÜŞÜNCE YÖNTEMLERİ
Dini düşünce kaynağını nereden alır, düşünce gibi akıldan bilgiden, normalde dünyevi bilgiler, duyularımızla edinilerek, siyasi olsun, bilimsel olsun, deneyimden gözlemden, deneyden oluşurken... Bir yere kadar dini bilgi içinde bu geçerlidir, dil olmazsa dini bilgi akla nasıl aktarılır? Akıl bir dille bilgilenir düşünür, milletler neden dil icat etmişler ve sıkı sıkıya sarılıyorlar derseniz, sağlıklı düşünmek için, dünyayı, varlığı, dini anlamak için derim... Hani haberleşmek ve iletişim içindi, bunlara ilave olarak iletişim ve haberleşmeyi de sayabiliriz... Ayrıca iletişim olmazsa bilgiyi biz neyle yeni nesillere ileteceğiz, gazete kitap, şimdilerde video ve internet hemen hemen bütün iletişim kanalları dille iletişimi sağlar... Biz konuyu dağıtmadan dini bilgi ve düşünce yöntemleri üzerine geçelim mi?
Dini düşüncenin kaynagı nedir?
Ben derim vahiydir, vahyin akılla algılanmasıdır, sen dersin peygamberdir, o der şeyhimin keşfidir, olabilir mi, olabilir...
Yalnız benim burada bu kaynaklardan birini tercih etme hakkım doğuyor, aynı zamanda etmemem hakımında olduğunu biliyorum... Bu sadece gelenekselleşmiş inanç şekillerinde zor kullanma adeti oluşmuş.. Biz bir kişiye benim keşfettiğim dini bilgi ve yoruma inanacaksın diye zorlama hakkımızın olup olmadığı üzerine hiç düşündük mü? Düşünsek bile insanları bizim inandığımız gibi inanmaya zorlamaya egilimliyiz degil mi? Tabiki insanlar bizim düşündüğümüz gibi düşünsün, inansın isteriz, ya biz yanlış düşünüyor, yanlış bir dini düşünce yorumuna inanıyorsak ve bu inancımızı ve düşüncemizi ister devlet gücüyle, ister kendi grubumuzun baskısıyla topluma zorla kabul ettiriyor toplumsallaştırıyorsak ve sonra... İyi sonuçlar alamıyorsak, toplumumuz sağlıksız bir toplum oluyor ve bizim dini düşüncemizi eleştirenleri cezalandırıyorsak toplumsal barışı zor, güç adaletsizliklerle, baskıyla saglıyorsak.. Eninde sonunda ister ekonomik, ister sosyolojik, ister siyasal, ister başka bir güçlü toplumun saldırısına uğradığımızda, baskıyla bizim gibi düşündürttüğümüz toplum ne yapar?
Din sadece din degil bir toplumsallaşma mekanizmasıdır dersek, bu nedenle farklı inananları, bir inancın farklı yorumlarını toplumsal düzenimizin içinde yaşanabilir hale getirmek için, vatandaşlık gibi üst sistem kurmuşuz bunu daha da yaşanılır kabul edilir hale düşünsel olarak getirmeliyiz.. Bunu ne saglar iki bilemedik üç şey saglar, bir ortak hukuk, iki yönetimin seçimlerle devredilmesi ve devralınması, üç devletin dini düşünceler arasında tarafszılığı... Başka ne sağlar dediğimizde, hoş görü derler, ama adam çıkıpta benim hoş görülecek, tahambül edilecek neyim var derse ne olacak? Bunlar üzerine düşünmeliyiz bunları sağlayan siyasal kavramlar demokratik hukuk kuralları ve laiklik ilkesinin devletimizin tarafsızlığını saglayacak yegane siyasal ilklerdir... Biz dini düşünce yöntemleri diyorduk nereye geldik?
Ama dini düşünce özgürlüğü yoksa, kimse kusuruma bakmasın Müslüman ülkelerin hangisinde dini düşünce özgürlüğü var, kısmen bizde var, oda mahalle baskısıyla gün ve gün daralıyor... Demokratik Hukuk Devleti ister siyasi, ister dini düşünce özgürlüğünün garantörüdür, olmalıdır yoksa ortadoğuda ki toplumlar gibi ALLAH korusun sorun yaşarız... Kimin elinde silah varsa digeri ni öldürür, kimin elinde kılınç varsa digerini keser, kim güçlüyse kendi dini düşüncesini güçsüze dayatır... Dayatılanlar kabul etmezse ne olacak çatışma, çatışma olduğunda biz güçlü gibi, silahlarımız güçlü gibi dururken bir dış güç çatışan taraflardan güçsüz olanı desteklerse ne olur? O çatışma uzun yıllar sürer, örnek ver derseniz dini bir konu degil ama Pkk ile çatışmamız 50 yıla yaklaşmadı mı? Pkk yı kim destekliyor, bizimle müttefiklik içinde olan devletlerden bazıları... Her neyse konu dagılmasın yazı uzamasın, biz dini düşüncemize hangi kaynağı kaynak alacağız?
Yukarda dini düşünce kaynakları olarak Kuran, Peygamber, şeyh demiştim bir şeyi eksik bıraktım, dini düşünce üzerine çalışan alimler, filozoflar...
Ben neyi dikkate alıyorum, ilk olarak kuranı, kuran bana aklıma, dilimle hitap ederek bazı mesajlar veriyor, bana diyor ki insan öldürmek haramdır, sonra iyilik üzere yarışınız, sonra adaletli davranınız, ahlak üzere yaşayınız, barış ve adalet hayırlıdır... Sonra Peygamberimiz bunları uygulamış, kısmende olsa bir kültürün, gelenegin için de yaşadığı için Arab toplumunun din öncesi kültürüne uymak zorunda kalmıştır... Biz Arab toplumunun bir ferdi degiliz, Peygamberimizin dini konularında ki uygulamalarını şöyle degerlendirmek zorundayız... Bir din kaynaklı, kuran kaynaklı, iki Peygamberimizin toplumundan, kültüründen kaynaklı uygulamalarını ayırmalı ve bunlardan din kaynaklı olanları Türkiye vatandaşlarına, önermeliyiz... Bunu yapan veliler, alimler , filozoflarda olmuş, bunları burada kısaca sayacak olursam... Ebu Hanifi, Maturiti, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşi Veli, şimdi kim derseniz bu düşünce yöntemlerini benimseyen o kadar çok ilahiyatcı ve dini düşünür var ki! Bunlara kimi modernist, kimi akılcılar, kimi kelamcılar, kimi de kafirler diyor... ALLAH, ALLAH neye dayanarak kafir diyorlar? Şeyhinin ulaştığı hakikatlere inanmadıkları için mi? O zaman yazıyı şu soruyla bitirelim mi?
Hakikatlere ulaşma sadece sizin tarikatin şeyhine mi mahsus, yada sizin meshep hakiki dini, öz din, onların ki yama din öyle mi, buna kim karar verecek? Bence hesap günün de ALLAH, iyiliklerimizle değerlendirilecegiz belki sen, belki de ben yüce mahkemede haklı cıkacağız, çıkamayacağız... Dini düşünce, inanç, iman aslında bir kendimizi yargılama, yanlışlarımızı, hatalarımızı, günahlarımızı azaltma, iyiliklerimizi, güzel davranışlarımızı sevaplarımızı dünyada çogaltma öğretisidir... Kim bunu başarırsa bence dini düşünceye göre yaşamış olur... Nihai olarak Allah bilir, biz bilebildiğimiz kadar biliriz... Dini düşünce konusunda alimler tartışsın biz onları izleyelim, onları da degerlendirirken ne kadar akli, ne kadar Kurani, ne kadar toplumsal barışa, huzura hizmet ediyor diye degerlendirmeliyiz... Dilek ve önerilerimle, selam ve sevgilerimle...
Sıtdık Fani -- 11.5.19 -- vatandasfikri.com
|