MUHALİF, MÜSLÜMAN!
Biz Müslümanların dini ne için indi/vahiy edildi, birçok yerde bu vahiy edilişi açıklanır, Peygamberin ilk uygulamarında da ortaya çıkmıştır… Hakim zümrelerin adaletsizliklerinin/ahlaksızlıklarının neden olduğu zulme itiraz edilmesi üzerine vahiy edilmiş bir din nasıl olurda ileri gelenlerin, iktidarların zulümlerine kılıf bulma aracına çevrilebilir, ben anlamış değilim… Bizim din üzerine düşünenler, din daha iyi nasıl yaşanır, topluma nasıl katkı sunar yerine, dini anlama/uygulama uyma, kaygısı cabası yerine, iktidar savunusunu, iktidarcı bir zihniyetle yapmışlar… Tam da bu nedenlerle dini düşünürlerin, düşüncenin muhalif duruşa ihtiyacı vardır.. Bunu siyasal kaygılarla yapmışlar, yada baskıdan çekindikleri için yapmışlar kendilerincede şöyle bir kılıf bulmuşlar… Fitne en büyük günahtır, eyvallah fitne günahtır da zulüm degilmidir? Zulüm bile olsa fitneye düşmesin toplum diye zulmü görmezden gelmişlerdir… Bu görmezden gelişler dinin toplum üzerindeki etkisinin azalmasına neden olmuş, olmaktadır… Bu yaşananların tersine…
Dini iktidarların baskı aracı yapmaktan çıkarılarak, dinimizin özgürlük aracı haline getirilmesi için muhalif duruşlu dini düşünürlere, dindarlara acilen ihtiyaç vardır… İyilik, güzellik ve doğruluk, bunlara dayalı özgürlük, mutluluk sağlayacak bir toplumsal düzen içinde yaşanması için gerektiğin de muhalefet edilmelidir… Bunun için daha iyi nasıl yaşanır, daha güzel nedir, daha mutlu nasıl olunur soruları sorulmalı bu sorulara dinin ilkelerinden de yararlanarak, gelenegin tecrübesi, günün şartları kollanarak akla, mantığa, bilimin, bilgisine dayalı olarak…. Toplumumuz da yaşanılan sorunları çözülmesi için iktidarların neden olduğu sorunları görecek bir muhalif bakış acısına gerek duyulduğu özellikle Müslüman toplumlarda ortadadır… İşte bunun için zulüm nedenleri, kaynakları iyi araştırılmalı, sorgulanmalı fitneye neden olacak diye zulme katlanmak yerine… Fitneye neden olmaması için iktidarların, yönetenlerin, ileri gelenler önce denetlenmeli, denetimle, adalette dengeye gelinmiyorsa, zulümleri başka yollarla engellenmelidir… Benim anlamadığım…
Fitnenin kaynağı kimdir, kimlerdir, halk mıdır, ileri gelenler midir, sosyologlar veya antropologlar tarafından ilk fitneler incelenmeli, sonraki fitneler incelenmeli ve sorumluları hem yönetici takımına, hemde halka iyi anlatılmalı ki… Sırf fitneye neden olunacak diye zulme sessiz kalınmamalıdır… Hep şunu demezmiyiz, “Zulme sesiz kalmak, Dilsiz Şeytan Olmaktır” Biz dilsiz şeytanmıyız, zulme, zulümlere sessiz kalıyoruz? İmanın en düşük seviyesi olan Zulme karşı sözlü yasal muhalefet bile etmiyoruz… Zulüm nedir?
Ahlaksızlığa, adaletsizliğe, liyakatsizliğe, hukuksuzluğa, mutsuzluğa neden olan her şeydir, bizim insan olarak, Müslüman olarak bir zulüm gördüğümüzde önce onu elimizde düzeltmemiz, gücümüz yetmiyorsa dilimizle düzeltmemiz lazım, bunada gücümüz yetmiyorsa, sözlü, sözsüz kınamamız lazım geldiğini hepimiz biliriz de… Bilme işi bilince, bilinçte daha iyi olanın tercihine neden olmuyorsa, ya zihinsel sorun var, ya ilkesel sorun var, yada biz Müslümanlarda olduğu gibi toplum, birey ilişkilerin de, toplumsal düzenlerimiz de sorun var demektir… Olmaması için yanlış, kötü, zulüm karşısında muhalif duruş sergilemek dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani -- 28.6.19 – vatandasfikri.com
|