İMAN SORUNUMUZ!!
Birgün genç bir arkadaşımın bana abi, iman sorunum var, eskisi kadar iman etmediğimi, edemdiğimi düşünüyorum dedi… Bu genç arkadaş bir çok detayda benden daha titiz davranan biriydi, ama ulaştığı sonuç benden daha az dindarlığı tercih etmesi olduysa sorun neredeydi… Sordum neden böyle düşünmeye, inanmaya başladın, verdiği cevap manidardı… “Abi ben bir buçuk milyar Müslümanın haline bakıyorum, durumları hiç de iç acıcı değil, bir yanda iç çatışmalar, baskı, zulüm, Allah adına, Allah rızası için insan öldürmeler, bir tarafta lüks ve şaşa, diğer taraf da yoksulluk, hatta açlık… Başka taraf da kim yönetecek, nasıl yönetecek, iktidarlar nasıl el değiştirecek, dinimize göre Ahlaklı olan, adaletli olan nedir, gibi yüzlerce soru var… Bu soruların cevapsızlığına dayalı sorunlar yaşanıyor, kimi dış güç diyor, kimi kader diyor, kimi onu diyor, bunu diyor ve hiç kimse sorunu gerçek anlamıyla tartışamıyor… Sorunu çözecek tahlilleri yapamıyor, sorunların içinde debelenip duruyoruz… Diyeceksin ki iktidar baskıları, diyeceksin ki kültür, ne dersen de abi ben eskisi kadar imanlı değilim…” dedi… Genç arkadaş dertliydi, bende dertlendim ve ona şunları söyledim…
Sanırım iman sorunumuz var, sanırım dini kaynakları günün sorunlarını çözecek yorumlamalara ihtiyacımız var, Kuranı anlamada sorunlarımız var.. Dedim… Bende tam bunu diyorum dedi, ya kimse mi doğru anlayamıyor bu kitabı, diye sitem etti, yüzünden yaşadığı sıkıntı, gel gitler belli oluyordu… Ben de ona bir ayet okudum: Müminlerden iki grup birbiriyle savaşırlarsa, aralarını düzeltiniz. Şâyet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın emrine dönünceye kadar, saldıran tarafla mücadele ediniz. Eğer dönerlerse, artık aralarını adaletle düzeltiniz ve adaletli davranınız. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.[Hucurat -9] Şimdi dinin kitabı bunu öngörüyor, bu kitaba iman eden bizler buna göre davranmamız gerekmez mi? Gerekir davranabiliyormuyuz, inandığımız dinin ilkelerine göre davranamıyorsak, bunun sorumlusu din mi, dindar mı? Dedim… Sonra, ikici ayet örneğini daha verdim bunlar sevgiden bahsediyordu: “(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur." (Ankebut -25) Biz Kuranla bagı kopardık Kuranla bağın kopması demek Allahla bağın kopması demektir, işte bunun sorunlarını yaşıyoruz, mümin, ümmet, vatandaş, soydaş gibi nedenlerle aramızda sevgi inşa etmek yerine maddi şeyleri ve iktidar nimetlerini sever olduk… Yukarda bahsedilen putlar gerçek puttu, şimdikiler maskeli maddi putlar, biz aramıza maskeli putları soktuk, onları sevmeyi tercih ettik, işte sorunumuz bu olsa gerek dedim… İkna olmadığını düşündüm, şöyle devam ettim… Kuranı günümüzün ve kültürümüzün içinden anlasak başımıza bunlar gelmezdi dedim… Bende bunu diyorum abi neden anlayamıyoruz? Neden Müslümanlar bu halde, dinsizler bile bizden daha iyi bir toplumsal düzen kurmuşlar, görüyorsun değil mi? Sözler boğazıma dizildi, her ne için yapılıyorsa adaletsizlik yapan, toplumsal soruna neden olan, yoksulla paylaşmayan, çalışanlarının hakkını vermeyen kişi, kurum, iktidarları içimden lanetledim… Bu genç arkadaşın yaşadığı sorunu yüreğim de hissettim… Valla benim diyeceklerim şunlar, akla, mantığa dayalı olarak, hayatın gerçeklerini okuyarak, Kurandan ilke çıkararak yaşarsak… Yeter mi yetmez, maddeyi, mikrobu, evreni bilimle anlamaya çalışarak, anlayarak, birbirimizi de severek yaşadığımız da bunları aşarız… Şu ayeti okudum: “İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura - 23)” Bak arkadaş ayetler bu kadar net, sen git üzerinde Kuranı dura dura, düşüne, düşüne oku, sonra ilmine güvendiğin bir ilahiyatçıyla konuş… Böyle düşünmeye devam edersen benim diyeceğim bir şey yok dedim… Dur hele abi nere gidiyorsun dedi, yok bir yere gitmiyorum dedim… Baktım sohbete devam etmek istiyor iman sorunumuzun nedeni şu olsa gerek diye devam ettim…
İmanı iki şekliyle ele alalım, biri taklidi, dededen, ebeden ne gördüysen onla, diğer ise tahkiki iman işte bu iki iman şekli bizde iki duruma neden olur… Önce iki iman şekline bakalım, sonra nelere neden olur ona geçelim mi? Tamam dedi, çünkü arada olmak onu yoruyordu, beni de Müslümanların yaşadığı sorunlar, bu sorunlarda kurtuluşu, başka dinin yaşadığı toplumda bulmak için ülkelerinde akın akın kaçışlarını… Bu göç yolunda ki can kayıplarını, ulaştıkları ülkelerde yaşadıkları sıkıntıları düşündükçe üzülüyor, bunlarda beni yoruyordu… İkimizde yorgunduk, birbirimizi iyi anlıyorduk, birde dinimizi günün gereklerine göre anlayabilseydik, sorunumuzu aşacaktık… İki iman şekli diyorduk…
Taklidi imanı inleyerek başlayalım mı? İman esaslarının aile ve çevreden öğrenildiği kadarıyla, bilgisiz, delilsiz bir şekilde kabul edilmesiyle elde edilen imanla, iman edilerek dinin yaşanmaya çalışılmasına taklidi iman dersek…
Tahkiki İman: İmanın hakikatlerini delil ve ispatlarıyla ilimi yöntemlerle, Kuran dan, sahiy kaynaklarından öğrenerek, kalben tasdik etmekle elde edilen ve her delil ile daha da güçlenen iman şeklinin, özümsenerek hayata yansımasıdır… Bu iman bize nasıl şeyler yaptıracaktır dedim? İşte bu şekilde inanan kişide bazı değişiklikler olur, akla, bilgiye, iradeye, rızaya dayalı iyi arayışıyla bulduğu her iyiyi yaparak yaşamaya neden olacaktır… Ben buna takva üzere yaşamak diyorum…
Bunun için Muttaki seviyesin de iman edip, emir ve yasaklarına uyarak, Allah’a karşı gelmekten sakınan, dünya da insana zarar verecek, zulme neden olacak, ahirette ilâhî azaba sebep olabilecek inanç söz, fiil ve davranışlardan… Her türlü günahtan sakınan kişi olarak, takva üzere8bilinçli bir Şekilde) yaşamak bizi yaşadığımız sorunlardan kurtaracaktır… Dedim, takvayla sohbeti bitirelim mi dedi, bende evet, dedim…
Takvayla iman için şunu diyebiliriz, Kuran bilinciyle, Allah’a iman edip, İnsan, Doga, Allah ilişkisini buna göre düzenleyen ve her türlü günahtan kaçınarak yaşayan Mümin kişi… Aslında günah nedir biraz açmak gerekir, günah her türlü kötülük ve zulümdür, bunun tersi ise ahlak ve adalet üzere iyi, güzel işler yaparak yaşamaktır… Yaşamak dileğiyle, Allah iyiliklere vesile olacak şekilde yaşamayı nasip etsin… Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 19.4.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
Dini Kavramlar Sözlüğü – Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
-
-
|