DİN NASIL YAŞANIR? (Hayat Nasıl Yaşanması Gerekiyorsa Öyle)
İnsan ne ister nasıl yaşmak ister, tabiki normal bir insansa, iyilik ister, güzellik ister bu isteklerini yapmaya çalışır.. Bunu sadece kendisi için isterse zaten bencilik olur, zaten emin olun tek başına iyilikte yoktur, tek başına güzellik yaşanmaz, tek başına şen şakrak olunmaz, bunun için bir arkadaş, akraba bir dost gerektirdiğini hepimiz hayatımızdan biliriz… Bu insanın tabiatına uyarsa ki biz dindarlarda insanız ve bunları biz de yaşamalıyız… Bunun için ne yapmalıyız?
İnsan, yani biz sevgiye, şefkate ve sohbete, takdir edilmeye ihtiyaç duyarız, bunlara bütün insanlar ihtiyaç duyarlar.. İşte tamda bu nedenle dinlere inanan bizlerin, insanı dünyada ve ahirette huzura kavuşturacak olan yegâne bilgi, düşünce davranış amacımız olmalıdır… Dindar demek zaten ideal sahibi olan emeli, amacı olan kişi demektir… Bu amaçların en başında insanın insan onuruna yakışan bir şekilde yaşatılmasıdır ki, biz Müslümanlar olarak bunda ne kadar başarılıyız, diye sormak zorundayız…. SİZCE BAŞARILIMIYIZ, DÜNYAYI NE KADAR İMAR ETTİK, İNSANI NE KADAR MUTLU ETTİK?
Bunun sonucu olarak ahirette bizi ne bekler, bekliyor? İşte amaçlı yaşamın neden sonuç ilişkisi içinde yaşanması bunun için gereklidir. Biz dünyada sadece kan döküyor, sadece can yakıyor, zulüm yapıyoruz, buna ekonomik adaletsizliklerin sonucu yaşanan zulmü de eklememiz gerekir ki… Hangi alandan bakarsak bakalım istenilen yaşamın çok uzağındayız… İster insan doğasına, ister dini, Kuran’i ölçülere göre iyi yaşamaktan çok uzağız dediğim de, hanginiz itiraz edebileceksiniz? Sadece bunlarda eksiğimiz var, felsefi düşünsel faaliyetlerde durumumuz nedir derseniz, ben size rahatça şunu söyleyebilirim, iki cami arasında kalmış bi-namaz gibi iki tarafa da uzağız… Yani insana yaşam, rehberi olacak her iki tarafında hayata, yaşama katkısını kullanamıyoruz… O zaman nasıl olurda, iyi yaşam ve cennet bekleriz? İyi, güzel, doğru, ahlaklı (sadece Cinsel ahlak değil ticari, mesleki ahlak) adaletli yaşanmadıkça, cennet bize haramsa??? Bence öyle, ya sizce? Size soruyorum yeteri kadar adaletli ve ahlaklı mıyız?
Hayatı daha yaşanılır kılmanın yolunun ahlak ve adaletten geçtiğini hepimiz biliriz, zorlukları aşmada, iyilikleri çoğaltmada, dinimiz bize her kaynaktan bir bilinç verir bunları biz ne kadar alırız o tartışılabilir…
Günümüzde iletişim imkânları düşündüğümüz de dünyanın en ücra köşesinde bir iyilik olsa biz anında görüyoruz, dünyanın en ücra köşesinde kötülük zulüm olsa, biz yine görüyoruz… Hangisini örnek alacağız bunu da biliyoruz, neden almıyoruz? Artık ben, kibir, ego bizi o kadar hapsetmiş ki başkaları iyi olan bir şey yaşadı mı, hemen rahatsız oluyoruz, bu kıskançlık bizde olumsuz düşüncelere neden oluyor, bunlar düşünce şamasında frenlenemezse, davranışa dönüşürse ki dönüşüyor, işte o zaman mutluluk verme, mutluluk alma üzere yaşamak, yerine mutsuzluk verme, mutsuzluk alma yaşamını yaşıyoruz… Felsefe, Din mutsuzluğumu öneriyor, yok biz bunu nereden alıyoruz, yanlış örnekliklerden…
Arkadaş, Akraba, Aile ve dostluk bağları zayıflamış, bencilliğe, şımarıklığa gösterişe, dayalı maddi tüketim kültürü, manevi olarak insanı ruhen ve bedenen tüketimin eşiğine getirmiştir. Şimdi hepimiz eğri oturup doğru düşünerek bu olumsuz gidişten, eşikten gri dönebiliriz… Bunu ister dini, ister felsefi yaşamla, ister ikisinin ortaklaşa yardımıyla yapalım, yete ki daha kötüye gidişe son verelim… Dini yaşamak aslında iyi yaşamaktır iyi yaşayalım,.. İyi yaşamak dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 15.2.19 – vatandasfikri.com
İyi yaşat ki, iyi yaşatılasın. Fikri Adil
Kaynak: https://www2.diyanet.gov.tr/DinHizmetleriGenelMudurlugu/HutbelerListesi
|