|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
AHLAK CIKARABİLMEK |
DÜŞÜNCEDEN AHLAK CIKARABİLMEK
Dini Düşünceden Ahlak Çıkaramamak!!
Dini inanış mı desek, dini düşünce mi desek hep arada kalıyorum, aslında dini düşünme, din kaynaklı düşünce desek daha iyi sanki... Her neyse bu işi İlahiyatçılara bakarak, biz kendimize aynayı tutalım neden dini düşünceden ahlak cıkaramıyoruz? Yada yeteri kadar cıkaramıyoruz, nedeni nedir?
Dini düşünceyi inşaa ederken yöneticilerin işini kolaylaştıralım derken, din adamları sanki siyasetin iktidarın genel olarak devleti yönetenlerin baskısıyla dini sadece ibadet ve kişisel alanda düşünce sunan bir kaynak gibi sunulmuş, bu sanıldığı gibi sadece Cumhuriyet döneminde degil her dönemde olmuş... Sanki sahabe döneminde olmamış gibi sunma hatası günümüzde yaptığımız hatalardan dönüşümüzde zorlaşmaktadır... İlk fitneler ne zaman cıktı, ilk iç savaşlar ne zaman oldu, iktidar için ilk çatışma ve hileler ne zaman yapıldı sorularının cevabı dini düşünce tarihinde vardır ve biz o dönemleri ve o dönem yaşayanları kutsamak adına bunların üstünü kapatırız... Sonra ne olur?
Günümüzde yapılan ahlaksızlıklara, zulümlere fitneye neden olmasın diye tepki göstermeyiz dinden uzaklaşan bir ahlak ve adalet, yada adaletten ve ahlaktan uzaklaşan din mensupları dini inanışlarını günümüz dünyasında temsil sorunuyla karşı karşıya kalırız... Hep bir kafir bularak onu suçlamanın ise dini düşünceyi ve dindarı ithamlardan kurtamamıştır.. Şimdi dünya toplumları üzerinden kendimize ayna tutacak olursak...
Bir Japon, Bir Alman mı halkı, biz mi, onların siyaseticilerimi toplumun çıkarını koruyor, ahlak ve adalet(hukuk) kuralları çercevesince yönetim sergiliyor, bizim siyasetciler mi? Biz ahlakı içki içmek, kadın erkek ilişkileri üzerinden bu kadar yoğun okursak, bu alanlarda bile kadınları nasıl mağdur ettiğimiz, erkekler iç güdülerini kullanarak nasıl insani standartlardan uzaklaştıklarını, bazı uyanık kadınlarca kullanıldıklarını sadece gündüzleri gelin kaynana, aldatma, elli çeşit katakülle yapanların cıktığı programları izlememiz yeterlidir.. Bunlardan yeteri kadar bilgi çıkamayacagız diyenlere ise cemaat yurtlarında tacize uğrayan, bazı cemaat liderilerinin cinsel yaşamlarını dile getiren kitapları okumanızı, olmadı internette Bursan da badeleme vakkası yazmanızı öneririm.. Yani ne kişisel ahlak alanında nede toplumsal, kamusal ahlak alnında ne istenilen seviyedeyiz, ne dini düşünce kaynaklarında olması gereken noktadayız, nede evrensel olarak yakalanan kamusal alan ahlakına riayet edebiliyoruz... Yani ne kendi dini, kültürel gelengimizin ahlak formatına uyuyoruz, nede evrensel olarak felsefeden cıkarılan ahlak sistemeini inşaa ederek yaşabiliyoruz... O zaman yaşanılan ahlak nasıl bir ahlaktır? Bunun üzerine bir mum yakıp düşünme önerisiyle...
Abdesti alırken suyu tasarruflu kullanıyorum ahlaklıyım, sakıncası yok güzel...
Namaz kılarken birazda izleyen varsa uzun uzadiye ve birazda gösterişe yönelik ibadet yaparsak, sakal, namaz takkesi ahlaklı olduğumuz göstergesi üzerine düşünülecegini sanıyoruz... Fena degil, olabilir...
İhaleyi en ucuz , en iyi yapacak olana degil, bizim partiyi destekleyen mütahide verirsek, kamusal kaynakları bizim taraftarlarla paylaşırsak, bu paylaşımın dışında kalanlara karşı ahlaklı, adaletli mi davranmış oluyoruz? Düşünmeliyiz?
Bir kaç şeyi günah keçisi ilan ederek, ahlak gösterisi yapabiliyoruz, mesela alkol alanlar ahlaksız, almayanlar ahlaklı, Baş örtüsü takanlar ahlaklı, mini giyenler ... faiz ona girmeyelim herkes işin içinde ve artık normalimiz olmuş... Aaa domuz eti yemediğimiz zaman en takva ehli müslüman ve ahlaklı kişi olabiliyoruz, ya adam kayırmacayla yaptığımız adaletsizlikler ahlaksızlık sayılmıyor mu? Şapkayı çıkarıp düşünmeliyiz, yani bilinen düşünme yöntemlerini bırakarak bir kenara düşünmektir şapka çıkararak düşünme...
Görevini düzgün yapmayan ona ragmen en yüksek maaşı talep eden, yaptığı ve verdği hizmete bakamdan en yüksek parayı alanlar acaba ne kadar ahlaklılar veya dini inanç onların neresinde duruyor? Her neyse..
Kendimize baktık, dünyada bazı toplumlara baktık, isterseniz sizde kendilerine müslüman diyen toplumlara kabaca bakın, detaylı bakın demiyorum gördükleriniz sizi her şeyden sogutabilir... Benim ricam, dilegim, önerim ne sayarsanız sayın... Demokratik, laik, hukuk düzeni içinde dini yasaşayacak ilmihal ortaya koyalım ve yaşayalım... Hayri Kırbaş Hocanın İlmihali Ahir Zaman İlmihali buna örnek olabilir... Diyelim ki buna razı gelmedik, itiraz ettik dünyanın bir çok ülkesiyle sözleşmeler yapıyoruz, oralarda onların kurallarına göre yaşıyoruz da... Kendi ülkemizde de Anayasal sözleşmeye, demokratik sisteme baglı olarak yaşayan Müslümanlar dinden veya felsefeden ahlak sistemleri cıkarabilmeliyiz. Şu iki farklı kaynaktan gelen ama aynı şeyi ifade eden sözlerle yazıyı bitirelim mi?
Dinin amacı nedir- el cevap, “İyiligi çogaltmak, taraftarlarına mutluluğu yaşatmak, kötülüğü yani zulmü azaltmak acıyı azaltmak” ise.. Felsefi ahlakın amacı ise aşagı yukarı aynıdır, “iyi varken kötüyü tercih etmek felsefeye göre ahlaksızlıktır”. Tek fark birinde hesap günü yoktur, digerinde vardır. Ona ragmen hesap gününe inanmayanlar hesap gününe inanlardan daha iyi ahlak sistemleri, toplumsal düzenler inşa edebiliyorlarsa... Biz hesap gününe inananlar bu konu üzerine düşünmeliyiz, başkalarını yargılarak kendimizi aklayarak degil, kendimizi savunma maksatlı hiç degil canımızı yakacak bir şekilde düşünmeliyiz, öz eleştiri yapmalıyız öneririm, dilerim, rica ederim.. Bunu yapalım, Selam ve sevgilerimle...
Sıtdık Fani – 8.11.2020 – vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|