|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MÜSLÜMAN AHLAKI |
MÜSLÜMAN AHLAKI
Bir Müslüman nasıl yaşamalıdır? Dersek, İman Ederek, Ahlak ve Adalet üzere, iyi, doğru ve güzel işler yaparak yaşamalıdır deriz… Uygulama ise genel olarak böyle olmaz, olmuyor… Genel olarak diyorum istisnai olarak Müslüman tavrı sergileyen Müslümanlar var da ama toplumsal hayatın için de her alan da az olduklarını görüyor, üzülüyoruz.
Müslüman iman etmelidir, evet bir din kabul ediyorsak iman ederek başlanır, sonra bu dinin en temel ilkelerine riayet ederek devam edilir. Bu en temel ilkler ise Ahlak ve adalettir ve bunlar üzere salih ameller işlenmelidir ki, iyi bir Mümin olarak Allah'ın rızasını kazanabilelim… Allah'ın rızası nasıl kazanılır dersek… Allah'ın bütün yarattıklarının haklarına riayet ederek, yaratılan dogal çevreyi bozmayarak diyebiliriz...
Allah Adaleti ve Ahlakı emretmişse ve bize bu temeller üzere dünyayı imar etme görevi vermişse, dünyayı imar etmek için de iyi, doğru kararlar üzerine güzel işler yapmak için Mümince çalışmak gerekir… Biz güzel işler, iyi ve doğru kararlar üzerine yapmıyorsak, yapamıyorsak Ahlak ve Adalet üzere yaşamıyoruz demektir ki… Kaybederiz!! Hem dünyamızı hem de ahretimizi kaybederiz.
Bunun için Müslüman bir bilinç gerekiyor, Müslüman ne yapmalıdır? İyilik yapmalıdır, iyilik nedir, insanlığın faydasına neden olan işler, mutluluk gibi, huzur ve refah gibi iyi ve güzel şeylere vesile olacak kararlar üzere çalışmaktır.
Bunu nerede yapacagız, tabiki ahirette degil, dünya da, günümüzde yaşadığımız toplumsal ortamlarda yapmalıyız ki, ahiret için de hazır olabilelim…
Kuran da ilk inen sürelerden biri olan Kalem de, Allah Peygamberimize şöyle hitap eder: " Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.." Kalem-4
Yine önceki ümmetlerden birinin Peygamberine de kavmine şunu ögütle der: O Peygamber de kavime "Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eşyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." Hud-85
Bunun gibi örnekleri çogaltabilirz, peygamberlerin en önemli özelliklerinden ikisi, Ahlak ve Adalet üzere yaşamalarıdır. Bize Ahlak ve Adalet konusunda örnek olmuş peygamberleri örnek almamız gerekmez mi? İnanıyor ve Müminsek gerekir…
Hayatın içinde Müslümanım diyen bizlere baktığımız da kimimiz para için, kimi makam için, kimimiz mal ve mülk sevdasıyla, kimimiz şeffet düşkünlüğü nedeniyle çok kolay Ahlaksızlık ve Adaletsizlige düşmekteyiz… Biz, imanlı olarak yaşamaya karar verirken, aslında bu dünyada olumlu olumsuz (Haram helal, Günah sevap ) yaptıklarımızdan, yapmamız gerekirken yapmadıklarımız sorumlu olduğumuzu kabul etmişiz demektir. İşte tam da bu nedenle imanlı olmak hayatın için de Ahlak ve Adalet üzere yaşayacağız sözüdür…
Bu nasıl yapılır dersek, hepimiz biliriz, ama görünen odur ki çoğuğumuz Ahlaki ve Adaleten zaafiyet içindeyiz. Bu durumu Ahlakı ve adaleti basitleştirerek yok sayma egilimi içinde olduğumuzu görüyor, kimi bunu giyime kuşama, kimde bunu kadın erkek ilişkilerine bağlamış, kimi sadece ibatede bağlamış, kimi alkol kullanmaya bağlamış sanki sorumlulukdan sıyrılmış gibi hissediyorlar… Yok öyle şey… Bunlardan bazıları günah olsa da asıl Ahlak daha çok toplumsal hayatın içinde yaşarken gerekmektedir.
Biz bir, iş yapıyoruz ne için yapıyoruz, para için mi, yoksa Alah rızası için, insanların iyiligine ve güzelligine neden olmak için mi? Bakın arkadaşlar burada önceligimiz Allah rızasını kazanmak degil de para kazanmaksa, işlerimizi ahlak dışına çıkarmaya adayız demektir… İşte para odaklı yaşamak salih amellerden uzaklaşmak demektir. Ya biz para kazanmayacağız mı dediginizi duyar gibiyim, tabiki kazanacaksınız, kazanacagız… Ama Müslüman Ahlakın da para kazanma sıralaması bana göre şöyle olmalıdır. 1- Bu yaptığım iş İslami ilklere ters mi? 2- Bu iş den Allah razı olur mu? 3- Bu işi yaparken tarafların memnuniyeti, yani insanların rızası var mı? 4- Ben bu işden rızkımı, hak sınırları için de çıkarabilecekmiyim? 5- Kar oranlarında fahiş fiyat uygulamamak gibi… Evet Ahlak ve adalet rızkımızı aramaya, çıkarmaya engel degil Ahlaklı ve Adaletli olmak, Ahlaklı ve Adaletli olarak para kazanabiliriz, makam sorumluluğu alabilriz…
Bir Müslüman ticaret erbabı nasıl davranır dersek, yukarda ki sıramalaya göre davranır ve kazancından çocuklarının rızkını ayırarak geri kalanı çalışanlarının da hakkını vererek, onların çocuklarının da rızgını gözeterek kar ve hakaret eder. Ettiği karı car, cur etmez lüks harcamalarla luzumsuz harcamaz, tasarruf eder. Buradan edindiği sermaye ve kaynaklarla yeni yatırımlara yönelerek daha çok iyi ve güzel şeylere neden olacak şekilde Ahlak ve Adalet üzere kararlar alır yeni yatırımlarla ticari ve teknik teknolojik alanda ki gelişmelere neden olarak Allah'ın iyi müminler sıfatını kazanırlar. Toplumsal fayda üretmenin Allah rızasını kazanmak olduğunu bilerek yaşarız.. Aslın da içinde yaşadığımız topluma hizmet etmenin Allah'a hizmet etmek olduğunu bildigimiz için çalışmayı ibadet sayarak görevlerimizi en iyi yaparız. Bunu neden böyle yaparız Allah'ın rızasını kazanmak için, Peygamberimiz böyle yapmıştır onu örnek almak için, içinde yaşadığımız toplumsal sorumluluğun bilincinde olduğumuz için ve tabiki para kazanmak için… Bunlar yapılırsa Ahlak ve Adalet üzere yaşar böylece Ahlah'ın rızasını kazanmış oluruz umudumuzu daha bir canlı tutabiliriz.
Evet, mutlu olmak istersek Ahlak ve Adalet üzere yaşamalıyız yoksa her şeyimiz olur ama bu şeylere Ahlak ve Adalet ölçüleriyel ulaşmamışsak, bunlar bizi için için mutsuz eder. Ediyor da …
Huzurun ve mutluluğun anahtarı Ahlak ve Adalettir. Fikri Adil
Son olarak ahlak üzere sözcük anlamınına bakalım ve, Ahlakı ve Adaleti kitaplar da, yazılar da degil hayatın içinde uygulamalı olarak görelim, yaşayalım yaşatalım düşüncesiyle…
Ahlak- 1- Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, geleneksellemiş, aktöre, sağtöreler diyebilirz.
Ahlak - 2 Toplu olarak yaşayan bireylerin uymak zorunda bulundukları eylem ve davranış kurallarına verilen ad. 2. Bir kimsenin içinde yaşadığı toplumsal çevrenin törelerine uyma yetisi de denir.
Ahlak -3- a) Belli bir dönemde belli insan topluluklarınca benimsenmiş olan, bireylerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen törel davranış kurallarının, yasalarının, ilkelerinin toplamıdır da diyebiliriz. b) Çeşitli toplumlar da ve çağlarda kapsamı ve içeriği değişen ahlaksal değerler alanıdır da denilebilir. c) Bir kişi ya da bir insan öbeğince benimsenen eyleme kurallarının toplamıdır da denilebilir. d) Ahlak öğretilerine bağlı olan şeylerle bağlantısı olan bir görüşler dizgesi (tek kişinin, bir ulusun, bir toplumun, bir çağın). e) Ahlak üzerine kavramsal öğretiler de denilebilir. f) İnsanların kişisel ve toplumsal yaşamdaki ahlaksal eylemlerine ilişkin sorunları inceleyen felsefe öğretileridir de denir.
4- Mutlak olarak iyi olduğu düşünülen veya belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kuralları bütünü. 2. Bir kimsenin iyi niteliklerini veya kişiliğini ifade eden tutum ve davranışlar bütünü, mizaç olarak bizim özümsediklerimiz de denilebilir.
Biraz da Adalete mi baksak, biri digerini tamamlıyor gibi, yani ne Adaletsiz Ahlak olur, nede Ahlaksız Adalet gibi me geliyor… Bunlar bir elmanın iki yarısı gibi…
Adalet
Önce biz ilk olarak Kutsal kitabımız Kuran'ın Adalet meselesin de bize ne ögütledigi, ne öğrettiğine bakarak başlayalım ne dersiniz?
"Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." Nisa-58
"Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." Maide-8
Kitabımız da adalet konusun da böyle ögütler, emirler var, bunlardan yüzlercesini kaynagından görebilirsiniz, hadisler de adalete işaret edenleri dikate aldığımız da.. Biz bunlara uyabildikce daha sıtkı kalple inanan bir mümin olacagımızı düşünüyorum. Şimdi diger acılardan da Adalete bakarak bu çok uzatmak zorun da kaldığım yazıyı bitirelim ne dersiniz?
Adalet- 1 Belli bir toplumda, belli bir tarihsel dönemde bir toplumsal olgunun adil sayılması yoluyla korunmasına karar verilen tutumlardır.
Adalet - 2 Yaygın ve geniş anlamı ile herkesin yasalarla tanınmış olan görev ve hakların yerine getirilmesi, hakların verilmesi, başkalarının haklarına saygı göstermek de diyebiliriz.
Adalet-3 Doğrunun, hakkın korunması; doğru olmanın tesbit edilerek korunması. a) Platon ve Aristoteles'ten beri, herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme demek olan bir ana toplumsal erdemdir. b) Hukuksal acıdan düşündüğümüz de, doğru olarak kabul edilmiş olanda uzlaşarak, herkesin hakkının yasalarla tanınmış olmasıdır. c) Dar anlamda ise, Yargıcın niteliği olarak, yürürlükte olan hukuk yasalarının yargılama faaliyeti sonucu uygulanmasıdır.
Adalet-4 Gerektiğinde yetkili kişilerce zor kullanılarak yürütülen toplumsal ilişkileri düzenleyen kuralların uygulamasıdır da diyebiliriz.
Adalet-5 Siyasal örgütü bulunan toplumlarda herhangi bir zamanda siyasal erkin uyulmasını yaptırıma bağladığı, çoğunlukla yazılı hukuk kurallarına dönüşmüş haklar, buyruklar ve yasaklamalar, biçimindeki davranış kurallarının tümüdür de denilebilir.
Görüldüğü gibi Ahlak ve Adalet bir birini tamamlayan, toplumları ayakta tutan iki toplumsal temel ilkedir, bunlardan uzaklaşmak, toplumların huzuruna, mutluluğuna dinamit koymaktır. Sanırım bir mümin olarak bırakın kendi toplumumuzu hiçbir toplumun huzuruna ve mutluluğuna ve de birligine dinamit koymak istemeyiz. O zaman ilk iki ilkemiz Ahlak ve adalet üzere yaşamak olsun…
Evet, yazının sonuna geldik, nihai olarak Müslüman Allah'ın bize gönderdiği ilkeleri ve Devletinin Meclisinin koyduğu yasalara göre, Ahlaklı ve Adaletli yaşamayı aamaç edinerek özümser, böylede yaşar, Allah bize bu kişilerden olmayı nasip etsin dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – Şubat 15 - www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|