|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
PEYGAMBERLER NEDEN GÖNDERİLDİ? |
PEYGAMBERLER NEDEN GÖNDERİLDİ?
Peygamberler her zaman insan topluluklarının büyük adaletsizlikleri, zulümleri, ahlaksızlıkları üzerine inşaa ettikleri toplumsal düzenleri yıkmak ve bunların üzerine evrensel bir adalet, ahlak, doğruluk ve iyilik üzere bir mesaj vermek bu mesajlara dayalı bir düzen inşaa etmek için gönderilmişlerdir. Bu mesajları ilk kabul edenler mazlumlar olmuş, ilk itiraz edenler ise bu zulüm düzenlerinden, beslenen, adaletsizliği bizzat yapanlar, düzenlerini tehlikede gördüklerinden dolayı peygamberlere karşı tavırları, daha bir zalimce olmuşlardır.
Bu nedenlerden dolayı peygamberler, o gün ki güçlülerin adaletsizlikleri ile mücadele etmişlerdir. Peygamberlerin temel amaçları adeletsiz güç karşısında güçsüzü korumak olmuştur. Biz, şayet inanıyorsak ki öyle olduğunu düşünüyoruz, Allahın elciler olarak seçtiği, bu adalet savaşcılarının getirdiği ilkeleri, onların bıraktıkları evrensel mesajı yaşamak ve yaşama gecirme mücadelesine devam etmek olmalıdır. Bu mesaj iki şekilde hayat geçer bir kendimiz uyarak, iki toplumsal uyumla, öncelikle biz bu mesajın insanların hayatını kolaylaştırdığını ve iyiliğe ve güzellige neden olduğunu topluma gösterirsek, toplumda ianacımız taban bulacaktır, bu mücadeleden akçıyoruz demektir gösteremezsek büyük bir vebal vardır.
Peygamberler, bu mücadele ile adaletsizlik yapanları adalete, ahlaka davet etmişler, gelmediklerinde ise zulüm ve adaletsizlik üzerine hak kasp edenlere savaş ilan etmişlerdir. Bizim ise bu mücadeleye katılmanın yanı sıra birbirimize ve bütün canlılara karşı da, peygamberi bir tavırla sevgi, merhamet, paylaşma, iyi güzel şeyler yapma gayreti içinde olmalıyız. Ancak peygamberlerin büyük davetlerine böylece katılabiliriz.
Bizim günümüzde sormamız gereken soru biz ne kadar bu davete icap ediyoruz? Başkalarını acımasızca eleştirirken kendimiz özeleştiri yapmıyoruz, adeta peygamberimizin mücadele ettiği insan tipleri haline gelmiş, dahada kötüsü bu durumu kanıksamış bulunmaktayız. Oysaki peygamberler bütün zor şartlara rağmen, mücadeleye hem kendi nefisyle, hemde nefis kölesi olupda insanlara köle muamelesi cekenlere karşı duruş sergilemişlerdir.
Bu zulüme karşı durma mücadelerinde, çekmedikleri sıkıntı kalmamış, hatta sıkıntı çekmenin peygamberler özelliği olduğu bilinir hale gelmiştir. Sadece sıkıntılar, işkenceler görmemişler hayatlarını kaybeden peygamberler de olmuştur. Onların tek amaçları zalimin zulmünden mazlumu kurtarmak, Allahın emrettiği adaleti tecelli etirmek olmuştur. Biz nasıl duyarsız kalırız böyle bir amaca ve bu güzel davete, kalmayalım bu yüce davete icabet edelim. Peygamberler nezdinde son peygamber H.z Muhammet Mustafaya geldimizde ise onun özelliklerini özelliğimiz yapamalım.
Peygamberimizin en önemli üç özelliğini saymaya kalsak, Adaletli, Ahlak lı, Merhametli oluşudur, bu özellikleri özelliğimiz yapmaya çalışarak peygamber yolunun yolcuları olmalıyız. Onların yolu temel olarak iman ederek iyi ve güzel şeyler yapma, onların yolu bizim de yolumuzdur. Allah bu yol üzere gitmeyi, hepimize nasip etsin.
Onlar bu güzel yola davet ettiklerinde bazılarının verdiği cevap, biz atalarımızın inandığı gibi inanıyoruz dediler. Devamında buzağıya taptılar, buzağı gibi kendinden bi haber canlıyı tercih ettiler. Atalarının adaletsizlik ve ahlaksızlık üzerine yaşadıklarını görememişler, çünki onlar o adaletsizliği kanıksamış, kendilerine başkalarının hakkına konmayı yaşam tarzı haline getirmişler, bu yanlışlarını görememelerinin nedeni, acaba onların kalplerinin kararması, mühürlenmesi olmasın. Allah bizim kalplerimizin kararmasından korusun.
Başka bir neden de şeytanın fısıltıları onları aldatmış olmasın, şeytana uyanların ne büyük kayıp içinde olduklarını biliyoruz ve onlar için üzülüyoruz. Şeytan bizim kulagımıza zalimlik yap, sömür, hak ve adaleti gözetme derken peygamberimiz ise adalete riayet et, Allah ise Kin ve nefretiniz adaletsizliğe neden olmasın demektedir, biz kime uyacağız, işte büyük sınav sorumluluğu buradır.
Bizler iman edenler, sorumluluktan kaçamayacayız, biliriz ki Allah katında, sorumlu davrananlar daha hayırlı olacaklardır. Biz şu acıdan saşslıyız, peygamberlerin uyarılarını anlamışız, iman ederek inanan kimseler olmuşuz, bu bize nasip olmuşsa değerini bilerek bu sorumluluğu layıkıyla taşıyalım, Allah’ın kitabı Kuran’ın ve peygamberimizin önerilerine göre yaşayalım.
Biz, İman edenler, peygamberlerinin kendilerini gözetmelerini talep ederler, Ancak şunuda bilmeliyiz ki, peygamberimizin getirdiği mesajın bilinciyle hareket edersek peygamberimiz bizi gözetebilir. Allah ve elçisinin yolu bizim yolumuz olması dilegiyle peygamberimizin doğum gününün kutlandığı şu günlerde Allah tan bizi onun özellikleriyle bezemeni dilerim. Selam ve sevgilerimle…
Kuran dan peygamberlerle ilgili bir ayet paylaşalım ve siz zamanınız olduğunda peygamberlerle ilgili diger ayetleri de inceleyerek daha sağlam kaynaktan bilgilerle beslenmiş olurunuz.
“Biz daha önce de Musa’ya Kitabı verdik, ondan sonra da başka elciler gönderdik. Meryem oğlu İsa ya açık deliller verdik ve onu Cebrail’le destekledik. Siz elçilerden birisi hoşunuza gitmeyen şey getirdiğinde, hep böyle büyüklük taslayarak, onlardan bir kısmını yalanlayıp, bir kısmını da öldürecekmisiniz?” Bakara- 87
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|