|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MÜSLÜMANLAR DA HALİFE/YÖNETİÇİ SEÇİMİ |
MÜSLÜMANLAR DA HALİFE/YÖNETİÇİ SEÇİMİ (Sakife-i Beni Saide (Gölgelik) Vakası)
Önce kim seçecek, Peygamberimizin ölümüyle belirlenmemiş olan bu durumda sahabenin kendi aralarında bir istişare yapması gerekirken, genel olarak bir duyuru yapılmaksızın sadece bazı kişilerin katılımıyla bu seçimin gerçekleşmiş olması, yönetici seçim işlerinin eksiklikle başlamasına neden olmuş denilebilir. Ayrıca biz ilkeleri ve değerleri kutsamak yerine, neredeyse bizim gibi insanlar olan kişileri kutsadığımızdan olsa gerek yaşanılan olumlu ve olumsuz bu olayları sağlıklı değerlendiremiyoruz… Bu nedenle bu olayda isim kullanmayacağım ve sadece kim ne dedi, sonuç nedir, sonucu etkileyen ilkeler ne kadar dinidir? Gibi üzerine düşünmenizi rica edeceğim… Ayrıca her mezhep ve ekol olayı kendi durumuna göre değerlendirdiği için olayların sağlıklı değerlendirilemediğini düşünerek, şu mezhebin yorumu bu, şu şıh bunu dediden çok Kuran, yönetici seçerken neyi önermektedir? Günümüzde yönetici seçerken neye dikkat etmemiz gerekir, demokrasi yönetici seçme işinde işimizi ne kadar kolaylaştırmıştır? Gibi sorularla da bu konu hakkındaki düşünce genişletilebilir…
Hz. Peygamber'den sonra kimin halife olacağı konusundaki tartışmalarla birlikte Peygamber döneminde bir kenara bırakılmış olan kabile taassubu (asabiyet) tekrar ortaya çıkmıştır. Halife seçiminde önemli bir unsur olan asabiyet, aslında Mekke toplumu tarafından İslamiyet’ten hemen önce yavaş yavaş terkedilmeye, kabile bağları, yerini bireyselliğe bırakmaya başlamıştı. Dolayısıyla hilafet tartışmalarının, Arapların sosyal hayatını belirleyen kabilecilik anlayışı çerçevesinde gerçekleştiği şüphesi bu ilk ve sonraki yönetici seçimlerde etkili olduğu söylenebilir…
-
Halife seçiminde, Dine girmede öncelik sıralaması ve fazilet kazanmış olmak, Resullah'ı ve ashabını himaye etmek ve dinin yayılması için uygun ortam hazırlamış olmak, İslam'ın düşmanlarıyla savaşmış olmak, Hz. Peygamber'in rızasını (memnuniyetini) kazanmış olmak. Gibi ilkelerin olduğu/olması gerektiği söyleyenler..
-
Muhacirler'in en üstünü olmak (Efdaliyet), Mağaradaki iki kişiden biri olmak (Akrabiyet), Namazda Allah'ın RasOiüne vekalet etmek (Niyabet) Yukarıda zikredilenlerin dışında Ensar ve Muhacirler'in seçilecek halife ile ilgili olarak Sak'ife'de üzerinde durdukları hususları ise şöylece sıralayabiliriz: Ortaya çıkışı veyayılışı sırasında islam'a malıyla ve canıyla hizmet, islam' ı kabul etme sürecindeki kıdem, Riyasetin Cahiliye devrinden beri Kureyş'e ait olması, Hz. Peygamber' e yakınlık, tecrübe ve aynı kabileden olması gibi nedenler ileri sürenler…
-
Genel olarak ortaya çıkarılabilecek ilkeler ise şunlar : Ortaya çıkışı ve yayılışı sırasında İslam'a malıyla ve canıyla hizmet, İslam' ı kabul etme sürecindeki kıdem, Riyasetin Cahiliye devrinden beri Kureyş'e ait olması, Hz. Peygamber' e yakınlık, tecrübe ve aynı kabileden olması gibi nedenlere dayalı olarak seçim yapılmış… O zaman ki toplum bile kıyaslandığında çok dar bir kadro tarafından seçilmiş olması ise sahabenin genelinden seçimin kaçırılmış olduğu anlamı çıkarılabilir…
Konuşmaların devamında "sizden bir emir, bizden bir emir seçilsin" gibi başka alternatiflerin gündeme gelmesini, hoş karşılanmamış ve bunu "dağılmanın ve zayıflık göstermenin başlangıcı" olarak nitelemiştir.
Öte yandan Muhacirler'in en faziletlisi oluşunu, hicret sırasında Hz. Peygamber'in yanında bulunuşunu ve namaz kıldırma konusunda onu görevlendirmesini gerekçe göstererek ona biat edilmesi gerektiğini vurgulamış… Tartışma uzamış, tartışmayı bitirecek bir hareketle "uzat elini sana biat edelim" diyerek meseleye son noktayı koymuştur. Tartışmalar sertleşmiş ve tartışmacılardan biri şöyle demiştir…
"Yerimden kalkacak gücüm olsaydı Medine'nin etrafında ve sokaklarda aslan gibi kükrediğimi görürdün. O zaman sen ve arkadaşların korkarak bir yere sığınmak zorunda kalırdınız," dedikten sonra evine çekilmiş, mücadele etmeye devam edeceğini ve seçilen Halifeye biat etmeyeceğini açıklamıştır.
İki tartışmacı arasında şiddetli tartışmalar yaşanmış, orada bulunanlardan birinin müdahalesi ile hadise büyümeden sonlandırılmıştır. Bu tartışmalar da, herkes kendine bir rivayet bulmakta orada bulunan, bulunmayan bir grubu haklı çıkarmaya çalışmaktadır… Kim haklıdır, kaynaklar farklı şeyler söylemektedir, biz ise günümüzde bu sorunu günümüz yönetim sorunlarıyla kıyaslayarak düşünmek yerine, orada kim haklı kim haksız tartışmalarına girmekteyiz… Bu konuda günümüz bilgileri neyi gerektiriyor, kutsal kitabımız ne diyor?
Kuran ne diyor, günümüzde insan aklı yönetici seçmek için hangi nitelikleri arıyor, kısaca değinelim mi? Ayrıca Müslüman toplumlarda ki dini lider ve siyasi liderin aynı kişide toplanması gücün tek elde toplanarak fitneye neden olduğu üzerine düşünülmelidir.. Aslında Biz Müslümanların siyasal tarihini bir de fitnelerin nedenleri üzerinden okumak gerekmektedir..
Akılla Ulaşılan Sonuçlara Göre Liderin Özellikleri
• Vizyon sahibi olması - Vizyon, bahsedilen kurumun/firmanın/topluluğun gelecekteki hedefleri hakkında bilgi verir. “Amacımız nedir, nerelere gelmek istiyoruz?” gibi soruları yanıtlar. Misyon ise, bahsedilen kurumun/firmanın/topluluğun kurulma amacı hakkında bilgi verir.
• Tutkulu ve fedakar olması
• İnançlı, kararlı ve tutarlı olması
• Örnek teşkil etmesi
• Güven; Güven Vermesi, Takipçilerine güvenmesi
• Motive etmesi Heveslendirmesi, Güdülülemesi
• Beklentileri vizyonla bütünleştirmesi
• İlham vermesi
• Gelişim odaklı düşünce için de olması
• Adalet duygusunun olması, adaletle hareket etmesi
• Mütevazı olması, Kibirden uzak durmasının gereği….
• İyi bir dinleyici olması, Karşılaştığı sorunlarda tarafları, uzmanları dinlemesi..
• Açık iletişim kurması, gizem vereceğim diye dedikoduya nedne olacak davranışlardan uzak durarak iletişim kurması…
• İnsanlara karşı duyarlı olması, insanların yaşadığı sorunlara ve neşelere karşı duyarlı olması, katılması…
• Durumlara karşı duyarlı olması
• Yenilikçi olması, Gelişime acık olması
• Hızlı ve etkin karar vermesi, gerektiği zaman karar verebilme kabilyetinin olması…
• Esnek olabilmesi, hoş görülü olması
• Hız (zamanı etkin kullanması)
• Sinerjik takım kurabilmesi, takımın, toplumun genelini dikkate alarak karar vermesi..
• Bilgi sahibi olması, yönetim konusunda genel bir bilgi sahibi olması
Yönetici özellikleriyle lider özellikleri kısmen benzeşmekte, kısmen ayırlmaktadır…
Eleştirel düşünce yapısına sahip misiniz?
Çalışanlarınızı dinliyor musunuz?
Zamanınızı doğru şekilde yönetebiliyor musunuz?
Yeterli geri bildirim veriyor musunuz?
Hedefleri önceden planlıyor musunuz?
Çalışanların motivasyonuna katkıda bulunuyor musunuz?
İyi bir mentor musunuz?
Son olarak Kuran Yönetiçi İçin Ne Der, bunu Yusuf Suresinde Örneklerde görebiliriz Yusuf nasıl biriydi? (Yusuf-55: (Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim.") Hazine malına sahip çıkan biriydi…
(Muhammed-22: Demek, 'iş başına gelip yönetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?) Fitneden uzak duran biri olmalı fesada neden olunmasın…
(Nisa-58: Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir) Emanetini yani yönetimi ehline, liyakat sahibine verin önerilmektedir… (Şura-38: Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,) Kararları Şurayla yani meclis kararıyla alınması önerilmektedir.. (Bakara-177: Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.) Bu örnekleri çoğaltabiliriz son örnek ise bize ve yöneticilere şunu önermektedir: (Maide-8: Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.) Bu ayet hem biz inananlar hemde yöneticiler için adeta bir manifesto(bildiri) niteliğindedir…
Kuran insanlara da yöneticilere de adaleti, ahlakı, doğru ve güzel olanı yapmayı önerir, yapabilenler Kuran rehberliğinde yaşayanlardır, yönetenlerdir, işte tam da bu nedenle yönetim işi kabile kültürünü aşmayı gerektirir… Örneğin sizin kabileden mi olacak bizim kabileden mi olacak tartışmasını bitirecek, seçimdir, iyi, ahlaklı, adaletli olanın seçilmesidir… Kuran başka ayetlerde bunu takva ehli, liyakat sahibi diye de ifade eder… Ayrıca bizim gibi demokratik ve laik ülkeler gibi siyasal sistemi olmayan Müslümanların, dini önderlikle, siyasi yönetimi ayırmaları gerekir.. Bunu kısmen İran başarmıştır, bu ayrım bir denge, denetim, güçler ayrılığı gibi düşünülebilir… Yazı çok uzadı, daha değineceğimiz onlar bakış acısı, vardı… Allah akıl yoluyla dünyayı, dini, kendimizi, toplumumuzu anlayarak daha iyi yönetilmeyi, yaşamayı hem milletimize hem de ümmetimize nasip etsin, dileğiyle, duasıyla… selam ve Sevgilerimle..
Sıtdık Fani – 29.7.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|