|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MÜSLÜMANLAR DA MÜSAMAHA |
İSLAMDA MÜSAMAHA
Biz İslam dini mensuplarının dini konular da kaynak olarak kabul ettiğimiz ve aynı zaman da iman ettiğimiz kaynaklardan yola çıkarak müsamahayı değerlendirmeye çalışacağız… Peygamberin hayatından ve Kuran dan ayetlerle emredilen Müsamaha dan nasıl uzaklaştık onu görmeye çalışacağız, bizim dini savaşlar üzerinden ve çatışmalar üzerinden okumamıza dayalı olarak, neredeyse es geçişimizi anlamaya çalışacağız. Nasıl İlim Müslümanların yitiğidir nerede bulursanız alın, önerisini es geçtiğimiz gibi, müsamahakar olun öneri ve emirlerini de es geçtiğimizi düşünerek, konumuza ya Bismillah diyelim…
Oysaki Müslümanların ister kişilerin, ister toplulukların düşünce ve inançlarına saygı göstermeleri, onlara farklılıklarını koruma ortamı sağlamalarına ortam hazırlayan temel unsur müsamaha kavramının iyi anlaşılması veya anlaşılamamasıdır..
“Müslümanın en temel özellikleri, müsamaha olmalıdır, çünkü bunun bizatihi kaynağı dinimiz İslamdır… Sıtdık Fani
Üzülerek belirtmek gerekir ki ne kendi aramız da, nede başka toplumlara karşı, nede kişisel alanlar da bu özelliğimizi tam anlamıyla inşaa edemedik, dolayısıyla da kullanamıyoruz.. Müsamaha bir acıdan barışın da garantörüdür de İslam toplumlarında ki savaşın nedeni bu olmasın, sakın!
Hangi alanlarda müsamaha gerekiyor diyorsanız, her alan derim, biz 5-6 alanı değerlendirelim, bunları isterseniz sırayla inceleyelim…
1-İmani konular da Müsamaha, bu ne demektir, bu bence şu demektir, Allah’ın biz insanları yaratırken imanlı ve imansız olma irademiz de özgür bırakması, saygı duymasına dayalı olarak, bizim de kişilerin, toplulukların imanlı ve imansız olmasına saygı duymamız müsamahakar olmamız gerekmez mi? Gerekir… Bunu nereden çıkarıyorsun diyorsanız şuradan.. Bizi yaratan o değil mi, evet, yaratılış anın da O, o zaman bize imanlı ve imansız olma iradesini biz insanlara seçme hakkı vermeseydi de sadece imanlı olarak yaratmış olsaydı ya da sadece imansız olarak yaratmış olsaydı… Dinin en temel konularından biri imandır ve iman alanında bile insanlar Allah tarafından özgür yaratılmıştır özgürdür…
“Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. Maide -48””
İmani meseleler de durum bu, diğer meselelere geçerek müsamaha üzerine düşünmeye devam edelim mi?
2- Müslümanların kendi aralarında İslam’ın farklı yorumlarını tercih ederken ve toplumsal ve kişisel ilişkilerde de hoşgörülü ve kolaylaştırıcı olmaları. “Maide:99 Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.” Allah’ın affının genişliğini ifade eden âyetler, O’nun kullarına müsamahasını göstermesi yanında dolaylı olarak insanları da, Müslümanları da müsamahakâr olmaya teşvik etmektedir””
“Müsamaha et ki müsamaha göresin” mealindeki hadis de Müsamahanın insanların araların da sevgi ve saygısına büyük katkılar sunduğuna işaret eder, ayrıca da hepimiz kendi yaşantımızdan biliriz.. Kişiler ve toplum arasın da kaynaştırıcı etkisini, toplumsal barışa ve karşılıklı sevgiye katkısı ortadadır, toplumsal uyum da katkısı olduğunu hoş görülü toplumlardan görmekteyiz, uyumun olduğu toplumların ise toplumsal enerjileri yüksektir, toplumsal enerjilerini birbirleriyle didişmek için değil üretmek ve gelişmek için harcarlar ve üreterek gelişirler…
3-İslâm dini farklı inanç ve kültürlerden gelen kişilere karşı müsamahalı olmayı ilke olarak içermektedir, Müslümanların düşünenleri bunu benimsemiştir… Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde konuyla ilgili prensipler Müslüman fertlerin, toplumların ve yöneticilerin inanç ve düşünce farklılıklarına karşı müsamahayı bir zihniyet şeklinde benimseyip yaşatmalarını bazı zamanlarda sağlamıştır. Dileriz günümüzde de başarılabilir… Ayetlere baktığımız da müsamahakar olun emirlerini çok acık görmekteyiz…
“Eğer rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların hepsi iman ederdi. Sen iman etsinler diye insanlar üzerinde baskı mı kuracaksın?” (Yûnus 10/99) ve, “Her birinize bir din yolu ve yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı ...” (el-Mâide 5/48
“Bakara:256 Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” Ayrıca kafurun süresini de üzerinde dura, dura düşüne düşüne okursak bize senin sana, onun dini ona mesajı ile başka inançlara karşı müsamahakâr olmak önerilmektidr...
4-Savaşta Bile Müsamahakarlık
Müslümanlara karşı düşmanca tutumlarını sürdürenlere karşı güç kullanma izni verilse de, bu izinin akabin de aşırı gitmeyin uyarıları vardır.. Allah aşırı gidenleri sevmez... Barış hayırlıdır ayetleriyle savaşa son verilmesi aşırı gidilmemesi istenmektedir…
5- Peygamberin Uygulama örneği
Yemen’e vali olarak gönderdiği Muâz b. Cebel’e Yahudilere dinleri konusunda problem çıkarmaması tâlimatını vermesi, farklı inançlara karşı nasıl bir müsamaha içinde olduğunun delillerindendir. İslâm’ın diğer kitabî dinleri asılları itibariyle hak olarak tanıması ve Peygamberimizin kendisiyle görüşme yapmak üzere Medine’ye gelen Necran Hıristiyanlarının Mescid-i Nebevî’de âyin yapmalarına müsaade etmesi gibi örnekler de Müslümanların bunlara karşı bir yakınlık hissetmelerine yol açmış, böylece Müslüman topluklarda İslâm tarihi boyunca müsamaha kaynağının ve ruhunun gelişmesi bazen toplumlara yayılmasının önü açılmıştır. Peygamberimizin yamış olduğu Medine Sözleşmesi de bu örneklikler arasındadır… Bu metinde, Müslümanlarla birlikte Medine’deki Yahudilerin de din ve vicdan hürriyeti gibi temel hakları güvence altına alınmıştır.
6- İslam’ın Farklı yorumlarına Müsamaha
Biraz tekrar gibi olsada Müslümanların kendi aralarında da yaşananlara bakılırsa, müsamahaya çok ihtiyaçları olduğu aşikardır. İslâm ümmetinin kendi içinde gelişen dinî konulardaki farklı anlayış, yorum ve uygulamalar, gerekse diğer dinlere ve kültürlere karşı gösterilen müsamahakâr tavır İslâm’ın temel inanç, ibadet ve ahlâk ilkelerinden tâviz verilmemesi şartıyla uygulanabilir… Bizim inancımızı kültürümüzü tahrip edecek boyuttaki aşırılıklar karşısında uyanık olunması gereğinin altı çizilerek müsamahakârlığımızı geliştirmemiz gerekmektedir. Bunun için öteden bu tarafa bilinen şu ilke uygulanabilir…
Farklı yorumlara, yaklaşımlar da temel şu, zaman zaman olmuştur ve günümüz de olmalıdır da, benim yorumum doğru, ama hatalı olabilir, onun yorumu hatalı ama doğru olabilir, dersek baştan müsamahasızlığın yollarını kapatmış oluruz..
İslam’ı anlama cabalarından olan yorumlama ister istemez, zaman, mekan ve kültür içinden yapıldığından farlılıklara neden olmaktadır, bu farklılıklara karşı müsamaha İslam’ı düşünce acısından geliştirecektir.
İnsanlık tecrübe etmiştir ki, ister dini meseleler de ister siyasi meseleler de farklı görüşlerin, hakim görüşü besledigi ortaya çıkmıştır… Yeter ki hakim görüşte olanlar farklılıklara müsamahakar bir şekil de yaklaşsınlar ve onların düşüncelerinden yararlanmayı bilsinler… Bu da ciddi bir müsamaha kültürü gerektirmektedir…
Bütün bunların yanı sıra her sistem, düşünce ve din müsamaha sınırlarını kendisini yok edecek kadar genişletmez, müsamahadan maraz doğmasına izin vermez, verilmemelidir… Gerçi benim düşüncem şudur ki ister siyasal sistemler iyi işletilirse, düşünceler iyi uygulanırsa, dini inançlar iyi yaşanırsa bunları kabul eden fertler iyi temsil ederse zaten düşünceleri de dinleri de kabul görecek ve yayılacaktır…
Son olarak dünya o kadar iç içe geçti ki hoş görü, tolerans, müsamaha artık mecbur hale geldi… Hele İslam toplumlarının son yaşadığı kaoslar üzerine ülkelerinden başka yerlere göç etmek zorun da kalmaları, başka toplumların müsamahasına emanet oluşları üzerine müsamahanın ne kadar gerekli bir şey olduğunun anlaşılması da yaşanılan bu olumsuzluklardan anlaşılmıştır… Allah hoşgörüye, müsamahaya, merhamete nail olan kullarından olmayı bize nasip etsin… Zor anların da sığındıkları yerlerde de, sığınanlara müsamahalar gösterilmeyi nasip etsin… Selam ve saygılarımla..
Kaynaklar:
1 -http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=320072
2- http://mushaf.diyanet.gov.tr/
3- UYAK Sohbetleri – Prof. Dr. Saim Yeprem
4- http://tdk.gov.tr – Büyük Türkçe Sözlük
Kavram açıklaması : Hoşgörü 1. Başkalarının düşünce ve kanılarını hoşgörme, onların da geçerliliklerine karşı tepki göstermeme. 2. Başkalarının düşünce ve kanılarını özgürce dile getirmesini ve düşüncelerine göre yaşamasını hoşgörme tutumu. Batı dünyasında özellikle 16. yüzyıldan beri din baskısından kurtulmayla dinsel farklılıklar karşısında hoşgörü başlamıştır.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|