HİCRET, ZULMETTEN ADALETE YOLCULUKTUR
(Muharrem ayın da yaşanılan acı olay Kerbela)
Hicret, baskıdan, zorluklardan zulümden kaçmaktan çok İnancın yaşanması, yayılması için de olabilir, Hz. Muhammet'in yaptığı gibi... Zulüm karşısında adalet talebi için olabilir, Hz. Hüseyinin yaptığı gibi bize örnek olan bu hicretlerin temelin de hep daha iyi arayışı vardır.
Peğamberimiz Hz. Ali’nin önerisiyle, Hicrete karar vermiştir. Bu önemli çıkış Hz. Ömer’in halifeliği döneminde de Şura kararıyla hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. Bu çıkış İslam dininin daha hızlı yayılmasına, Müslümanların daha az baskıyla karşılaşmasına neden olmuştur…
İşte bu nedenle hicret İnancımız için yeniden bir çıkış noktasıdır. Önemi nedeniyle ve Hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul edilen bugün, 1436 (2014) yıl önce bu Muharrem ayının birinci günün de gercekleşmiştir. Bugün senesi devriyesidir, bize, bizim milletimize, İslâm ve insanlık âlemine Hicret bilinci için de barışa, adalete yeni, yeni çıkışlara vesile olmasını dileriz.
Kuran bu mesele de bize şunu bildiriyor, " İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihad edenlerle onlara kucak açıp yardım eden Ensar var ya, İşte gerçek müminler bunlardır. Bunlara bir mağfiret, pek değerli bir nasip vardır." (Enfâl Suresi, 8/74)
"Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işde idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler. Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir." Nisâ 97 Kuran da bunlar gibi onlarca ayet Hicretin önemini bize anlatmaktadır.
Biz görüyoruz ki zulümden kaçmaktan çok, adalet arayışları ve inançlarını yaymak yaşamak için hicret edilmiştir. En büyük hicret Peygamberimizin hicreti olmasının yanın da bizim kişisel hicretlerimizin de hem toplum için, hem de bizim için çok büyük hizmetleri olacaktır.
Örnegin, Zulüm yapıyorsak adalete, israf yapıyorsak tasarrufa, lüks için de yaşıyorsak sadelige, gereklilige, kötü alışkanlıklarımız varsa iyi alışkanlıklara, tembellik varsa çalışmaya, kötülüklerden iyiliğe, cahillikten bilmeye, merak etmeye, nefretten sevmeye, düşünmemekten, bilmemekten düşünmeye ve bilme cihadıyla hicret etmek bizi bulunduğumuz noktadan daha ileriye taşıyaçaktır
Tekrar peygamber efendimizin hicretine dönecek olursak, bu hicretin yardımlaşmaya, dayanışmaya, paylaşmaya, dostluğa ve kardeşliğe neden olduğunu görürüz… Günümüz eksiklerimizden biri de bu saydığımız İnsan ve Müslüman vasıflarıdır ki hicreti bu acıdan da okumamız anlamamız gerekmektedir. Ensarlar(Medineli Müslümanlar), müacirlere(Mekkeden hicret edenler) kucak açmışlar onlarla evini, iş yerini, yiyeceğini ve mal varlıklarının bir bölümünü paylaşmışlardır. İşte Mümin Müminin kardeşidir ifadesinin zirve yaptığı yer bu hicret vakasın da tecelli etmiştir.
Aslında hicret üzerine daha bir derin düşündüğümüz de şunları görürüz. Medine de yeni bir medeniyet üssü kurulmuştur. Bu Medeniyet üssünün temel ilkeleri Kurandır, Rahmet Peygamberinin davranışlarında ki hikmetlerdir.
Mekke'nin tam aksi bir yerdi Medine, bura da kin, nefret yerine sevgi ve merhamet toplumu oluşmuştur. Katı kalpli insanlardan, merhamet kalbi taşıyan insanların yanına yolculuktur hicret, canlıyı bırakın eşyaya dahî şefkat ve merhametle muamele edecek bir topluma doğru yolculuktur hicret. Hem maddi hem manevi açıdan haramdan helale, günahdan sevaba doğru bir yola çıkmaktır hicret… Çıkarcılıktan, fırsatçılıktan daha adil, daha eşitlikci bir bir topluma kaçıştır hicret, kendisi için ne istiyorsa, kardeşi için de onu istemeyi, diğerğâmlığın(empatinin) ve kardeşliğin nasıl olabileceginin bize ve insanlığa bir öğretisidir hicret…. Komşusu aç iken tok yatmayanları komşuları için fedakarlıklarının göstergesi, dürüstlüğün, güvenilirliğin, aldatmamayı, helal kazancı, alın terini, hak ve hukuku, hakkaniyeti, eşitlik ve adaletin, İyiliğin, güzelliğin, samimiyetin en olgunlaşma anının zirvesidir hicret…
Muharrem Ayın da yaşanılan acı olay,
Bütün bu iyi şeylere vesile olmanın yanı sıra İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbela vakası da bu ay da yaşanmıştır… Hazret-i Hüseyin, hicretin 60 yılı 10 Muharremde şehit edilmiş, imam Hz. Hüseyin'in şehit edilmesi, elbette bütün Müslümanlar için büyük üzüntüye boğmuş, bazı Müslüman grubların matemi hoş karşılamadıkları için bu olaya çocuklarının ismini Hüseyin, Hasan ismin vererek adeta Hz. Hüseynin adını yaşatmaya çalışmaktadırlar. Bir bölüm Müslüman grub da onun yaşadığı acıyı yaşamak için acı çekmeyi ve matem yaşayarak anmayı tercih etmektedirler.O kadar zaman geçmesine rağmen, biraz ictiati, daha çok da siyasi nedenlerle bu olayın hala fesata, fitneye neden omaya devam etmesidir ki üzerine düşünmemiz gerekir… Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hamza’nın şehid edilmeleri de, böyle büyük musibet ve üzüntü kaynagıdır. Bunları unutmayalım ki yeni yeni hatalara düşmeyelim, ama günümüz de bu olaylar üzerine fitne ve fesat çıkarıldığı görülüyor ve İslam alemin de hala bu olayların yansımasının devam ettiğini görüyorum ve bir inanan olarak üzülüyorum… Tarih de yaşanılan acılarımızı içimize gömerek fitneye ve fesata fırsat vermeyerek barışa ve suhulete gönüllerimizi hicret ettirelim düşüncesiyle… Hicret yazımızı iyi dilek ve temennilerimizle bitirelim…
Günümüz için ise en büyük hicret nefisten vicdana hicret edebilmektir. Fikri Adil
Bize ve tüm insanlığa, insaniyet adına nefisden vicdana, savaştan barışa, zulümden adalete göç edebilme iradesi sergilememizdir hicret… Bu hicreti gercekleştirdiğimiz de ise daha bir adil, daha bir barış için de bir dünya da daha iyi ve daha güzel yaşayacağımızı düşünerek, hicretin daha insani bir seviyenin aranmasıdır aslın da hicret, tüm insanlığa nasip olmasını dileğimle… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – Ekim 14 – www.vatandasfikri.com
|