MAHREMİYET, MAHRUMİYETE DÖNÜŞMESİN!!
Mahremiyetin sınırı ne olmalı ki mahrumiyete dönüşmesin, bazı uç uygulamaları da görüyoruz ki, sanki, kadın ve erkek birbirinin düşmanı!! Bu dinin temel kaynağı Kurana da aykırı, ayrıca Kuran da mahremiyet sınırları çizilmiştir, buna rağmen bu sınırları genellikle toplumun gelenekleri belirlemeye devam etmiş, sakındırma adına, tepbir adına kişilerin marumiyetine neden olacak kadar genişletilmiştir… Belki de çok evliliğin yaygın olduğu toplumlarda kıskanç kocaların, Kurana değil, fıkıhi içtihatlara dayanarak çizdikleri sınırlar, aşırı kapanmayı ve toplumdan kadını soyutlamayı getirmiş de olabilir… Şimdi önce Kuran Kadın ve erkeğe ne diyor, sonra nasıl bir mahrem alan çiziyor, sonra mahrem ne anlama geliyor, mahrumiyete nasıl neden oluyor, bunlar üzerine birlikte duralım mı? Biz nasıl bir uygulama içindeyiz, bunu siz toplumsal hayatın içinde kadın/erkek davranışları üzerinden değerlendirin… Şimdi Tevbe suresinden bir ayet, devamla da Nur Süresinden ayetlerle Kuran’ın bu konuda bize örgütüne bakalım, mahrem konusunda düşüncelerimiz temel kaynağa, kişiyle ilgili olduğu için kişisel algıya dayansın isteriz…
Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı kılarlar, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Tevbe-71 Burada uzak durmayı değil, iyiliklere vesile olacak kadar yakın olmayı önerildiğini düşünüyorum… Sonra mahremiyet sınırlarının aslında evin içiyle sınırlı olduğunu kişisel alanların olduğunu görüyoruz… İşte bunu gördüğümüz ayetler…
Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç durumda izin istesinler: Sabah namazından önce, öğlen vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda, akşam kılınan namazdan sonra... Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Nur -58 Yani neredeyse yatak odasında ki mahremiyeti siz toplumsal alanın müdahalesine açarsanız… Kadın erkek arasında olması gereken sağlıklı ilişkiyi toplumsal olarak oluşturamazsınız ve sapkın davranışlar toplumunuzda artar… Bu sınırları aşırı zorlayan toplumlarda, Öylemi oluyor ne?
Çocuklarınız ergenlik çağına ulaştığında, kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi izin istesinler. Allah size ayetleri işte böyle açıklıyor. Allah her şeyi bilir, hikmeti sınırsızdır. Nur – 59 Bu ayetten anlaşılan önceki uygulama neyse sizde öyle izin isteyerek, haddinizi aşmadan mahreme dikkat edin, yani sınırlar, karşılıklı rızayla, izinle aşılsın, mahremine girilen izin veriyorsa girilebilir de çıkıyor…
Artık nikâh arzuları kalmamış, hayızdan ve evlattan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla dış giysilerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, herşeyi işitir, herşeyi bilir. Nur- 60 Yaşlanıldığında bu sınırın daha da genişlediğini görüyoruz…
Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. Allah size ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz. Nur -61 Umulur ki akıl eder, iyiliklere neden olan davranışlar içinde olursunuz uyarısıyla devam ediyor… Şimdi mahremiyet nedir onun üzerinde durarak yazıya son verelim mi?
Mahremiyet: Kişisel gizlilik, kişinin kendi alanıdır der devam edersek… Mahrem: Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen kimseler, başkalarına söylenmeyecek kadar, kişisel sırlar gizlerdir, dersek… Gizli : Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı, başkalarından saklanan, duyurulmayan, saklıkalan, mahrem, mestur, nihan gibi kelimelerle de ifade edebileceğimiz kişisel alan, her kültürde farklı uygulanarak, bir kişisel mahrem alan uygulaması olduğunu hepimiz biliriz… Bizde toplum olarak, kendi inanç ve kültür dairemize dayanarak bir mahrem alan oluşturmalıyız…
Bu mahrem alan meşru alanı yok saymamalı hatta yardımcı olmalıdır, yani öyle bir sınır olmalı ki ne hak tecavüzleriyle kişilerin alanına girilmeli, neden mahrumiyete neden olacak kadar kalın sınırlar çizilmemelidir… Zaten görülen şudur ki, kameralar, telefonlar internet ulaşımı her yerde herkese, ulaşılma, ulaşma imkanı veriyor… İnsanları baskıyla tutamayacağımız anlaşılıyor, neden bakı yapılsın onu da anlamış değilim ya… Bana kim ulaşacak ben karar vermeliyim değil mi? Yani o lüzumsuz dikkatler artık kolaylıkla aşılıyor, yeni bir mahrem algısı bu toplum oluşturmak zorundadır… Bizim sınırımız Kuranın önerdiği sınır olmalıdır, olsun isteriz, bunu aşan çok kalın çizgilerin insanların arasına duvar ördüğünü de kendi hayatımızdan da görmekteyiz… Bu duvarlar mahrumiyetlere neden olmakta, bu mahrumiyet insanın doğal hakkı olanın yaşanmasını da engellemektedir… Mahrem diyerek kendi elimizle kendimize ceza evi duvarları örmek de denilebilir, bu aşırılığa…
Mahrum nedir dersek, Yoksun olmak, Yoksun bırakılmak da diyebiliriz, bu kişisel hakların, alanın dışardan aşırı müdahalesi şeklindeyse, kişisel mahremin toplumsal müdahalelere açılması demektir ki, mahremiyetlerimizin, dış elle, mahrumlugumuza dönüşmesi demektir ki.. İnsanın mahremiyetinin toplumsal alana açılması demektir ki… Kişinin kendi kararlarında bile iradesinin, inisiyatifinin yok sayılması, kişi hak ve özgürlüklerinin yok sayılması demektir ki… Buda insanın mutsuzluğuna hizmet edecek bir haldir, müdahale devam ettikçe mutsuzluğumuza neden olmaya da devam edecektir… Allah bizim mutlu, mesut olmamızı ister, bizde insanların mutlu, mesut olmasını isteriz, bu nedenle ne mahrumiyetlere, nede mahremiyet alanlarının işgaline neden olmayacak bir mahrem alan üzere kültürel norm, algı, davranış, oluşturmalıyız… Mahreminizde, mutluluklar yaşayın dilerim… Selam ve Sevgilerimle..
Sıtdık Fani –14.4.18 --- vatandasfikri.com
Kaynak: Kuran
|