İÇTİHAT ÜZERE, İCMAYA İCABET
Sözlükte "birleştirmek, derleyip toparlamak, bir işi sağlam yapmak, fikir birliği etmek" gibi anlamlara gelen icmâ', fıkıh usulünde, Hz. Peygamber'in vefatından sonra herhangi bir devirde âlimlerin, dinî bir meselenin hükmü hakkında ittifak etmeleri manasına gelir. Bunu her alanda taşıyabiliriz, İcmâ’nın meydana gelmesi için konunun uzmanları, etkilenecek vatandaşlar da bilgilendirilerek içtihatlar üzere, içmaya icabet etmedikçe toplumsal birliğimiz tehdit altında olmaya devam edecektir.. Günümüzde müçtehitler akademisyenler, entelektüellerin içtihat ederek toplumsal mutabakatlar için ürettiği dini ve siyasi, ekonomik düşünceler üzere icma devletin kurumlarıyla, toplumun oluşturan vatandaşlar üzerine bir sorumluluk yüklemektedir… İçtihatlarımız ne kadar sağlıklı?
Yalnız benim kişisel izlenimim, sadece onaylayan, sadece alkışlayan, sadece liderin onaylayacağı, liderin hoşuna gideceği düşünceleri ortaya atan ve liderin takdiri almak için adeta her şeyden ödün veren tiplerin düşünüyor, ictaat ediyor mış gibi sürekli kadın ve kişisel alanlar da verdikleri fetfalarla içtihat karışmış gibi ve bunların dinlendiği izlenimi içindeyim… Burada içtiahat olsa ne yazar, icma olsa ne yazar, siyasal kurum ve kişilerin hoşuna gideceği, bu hoşuna giden düşünce mensuplarının nemalanacağı, danışmanlıklar, proje çalışmaları gibi siyasetin isteği doğrultusunda hayatın gerçekliklerinden uzak sırf yaranmaya dönük düşünceler ve çıkarımlarla biz toplum olarak sadece birbirimizi kandırırız, işte bu nedenle son 900 yıldır bilimsel gelişme son 400 yıldır da siyasal gelişmeye kapalıyız… Neden acaba? Biz içtihadı sadece dini alan da yapılan bir şey sanıyoruz, biz içtihadı sadece bizim düşüncelerimiziniz kabul edileceği edilmediğinde de dayatılacağı bir alan sanıyoruz… İşte o zaman vasatlığımızın üzerine, toplumsal icmalar değil çatışmalara neden oluyoruz…
İşte sorun tam burada gizli, bunu lider kadrolar dahil, akademik kadrolar dahil sormalılar, entelektüel kadrolar zaten soruyorlar, ama entelektüellerle, siyasilerin ve toplumun arasına bir duvar örülmüş… Bu duvar kimi kere siyasi, kimi kere yaşam tarzı, kimi kere de kişisel kaygılar, kimi kere de dini yorumlar örmüştür… İçtihat, icma üzerine genel doğrularımızı inşaa edemedik…. Sonuç yaşanılanlar, kim beğeniyor, biz değil başkaları… Yaptıklarımızı yaşadıklarımızı bizim de düşünerek, sorgulayarak yaşamak beğenmek dileğiyle…
İçtihata başka bir alandan kısaca değinerek bu hukuk alan, yazıya son verelim ki, içtihat, içma her alanda yapılabilire bir dayanak daha oluşsun yapılıyor da. Bu hukuki alan da yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç veya genel/özel görüş, anlayış, kavrayıştır.. Bu konu da, çok dikkat etmek gerekir… Benim içtihadım öyledir demekle olmuyor bunları mantık yapısı için de, hem kişilere, hem kurullara, hem de kurumlara sunarak…. Bu İçtihatlar(Görüş, Düşünce) üzere icma (birleşme, toplanma) icma üzere icabet (katılım) sinlesini izleyen toplum olmak dileğiyle… Selam ve sevilerimle…
Sıtdık Fani --- 4.11.16 vatandasfikri.com
|