UYDURMA DİN, GERÇEK DİN
(Kuran dan Ve Sünnetten Uzaklaşan Din, Gerçek Din midir?)
Dinde uydurma olur mu, demeyin en çok uydurma din de olduğunu artık hepimiz biliyoruz, bu uydurmaları kim yapmış, yapıyor, Alimim diyen sahte Alimler, bunlar kendileri gibi sahte bir din uyduruyorlar… Nasıl mı? Bunlar benim kanaatlerim, bunlara katılmama özgürlüğüne sahipsiniz, bu düşünceler kesin düşünceler de demiyorum, ama üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu görüyor ve bu konunun üzerine bu yazıyı yazıyorum… Ama bu sahte alimler kendi düşüncelerini kesin, hem de çok kesin, hakikatin kendisi kabul ederler ve etmeyenleri de kafir ilan ederler… Ben imanlı biriyim bunu Allah biliyor, sen sahte alimler, bilse ne olur bilmese ne olur… Kafir ilan etme mekanizmasını sadece ve sadece Allah işletir, biz onun yargısı karşısında boynumuz kıldan incedir… Neden onun adaletinden şüphe etmeyiz de ondan… Demek ki din denildiğinde birkaç şey aklımıza gelir… Bunlar aynı zaman da gerçek din/dindar ayrımını da dünyadayken yapabileceğimiz ama, bunu karşımızdakine saygısızlık boyutuna vardırmadan, anlatabileceğimiz, anlayabileceğimiz aynı zaman da toplumsal hayata yansıyan yüzüyle değerlendirerek yakın veya uzak durmaya karar verme de kullanabileceğimiz yargılardır.. Onun kafir, Müslüman mümin oluşunu Allah bilir…
Şimdi bir din adalet ve ahlak dağıtmak üzere gelmişse, dağıtamıyorsa nedeni nedir, din midir, dindarlar mıdır, yoksa Uydurma din midir? Bana göre sahte Ulemaların uydurma dinine uyan Müslümanlardır. Evet, din değil dindar da sorun vardır… Bunu nereden çıkarıyorsunuz derseniz… İslam toplumlarının yaşamından… İslam toplumları gerçek İslam’ı yaşamış olsalardı bu halde olurlar mıydı? Sanki orta çağda yaşıyoruz/yaşıyorlar, herkes karşı tarafı kâfir ilan ediyor, hain ilan edenler, asanlar, kesenlerin çoğunlukta olduğu toplumlar da demek ki sahte din hüküm sürüyor… Bu sahte dini kim üretti demiş, sahte âlimlerin ürettiğini belirtmiştik… Bunlar bu dini neden ürettiler? Bunun üzerin de biraz duralım mı?
Bazı alimler bunu halkı günahdan sakındırmak için yapmışlar, yumuşak olan kuralları sertleştirmişler, zorlaştırmışlar, bunu yaparken adeta yeni günahlar haramlar icat etmişler.. Biz kolaylaştırdık, size taşıyamayacağınız sorumluluklar vermedik diye Yaratanın Emrini daha da zorlaştırarak işin içinden çıkılmaz hale getirmişler… İyimi yapmışlar? Bence iyi yapmamışlar, neden? Dinde zorlama yoktur, insanların kişisel olarak uydurma ilkelerle boğulursa dinden uzaklaşırlar… Şimdi iki örnekle devam edelim, birinci örnek Cünüplükle ilgili Kuranın bize seslenişi ve bunu dini alimlerin ne hale getirdiğine bakalım… Kuran esnek bırakmış ve demiş ki, Cünüpken ve sarhoşken Namaza yaklaşmayın, taki ne konuştuğunuzu bilince ve temizleninceye kadar… Bize söylenen nedir, alkol alırsanız 40 gün imansız yaşarsınız, cünüpken nefes alırsanız, yer içerseniz hatta biraz daha abartalım bastığınız yerler bile sizden davacı olur… Dinde zorlaştırma, işte bu uydurma dini kuralların ve sahte alimlerin eseridir… İkinci sorun ise kadın sorudur ve bariz göze batmaya başlamıştır… Olay dinin yaşanması değil kadınların zapturapt edilmesi haline dönüştürülmüştür, kadınlarımız bizim topluma doğmamış olsalardı, acaba bu uydurma din yüzünden bu dini seçerlermiydi? Bu alimleri bir yere kadar haklı olabilirler, yaşadıkları dönem ve kültür bunlara bu yorumu yaptırmış olsa gerek… Ama bizim yaşadığımız çağda işi kolaylaştırmak, kadın haklarını öne çıkarmak gerekmiyor mu?
İkinci alim tipi ise, yaşadıkları dönemin iktidarlarının suyundan gitmek için onların istedikleri gibi bir dini yorum yapmışlar ve bu yorumlar da aşırı yorumlarla, iktidar odaklarının iktidarını perçinlemeye çalışarak, onların adaletten uzaklaşmasının da önünü açmışlardır. Oysaki din güçsüzü, yaşlıyı, kadının haklarını, işçinin haklarını, vatandaşın haklarını korumak üzere, dindarları ve yönetenleri adalete/ahlaka davet etmek üzere vahiy edilmiştir. İktidarı korumak dinin görevi değildir, zaten iktidarlar kendilerine koruma mekanizmaları oluşturmaktadır… Asıl olan güçsüzün korunmasıdır… Dinimiz güçsüzü koruyor mu.? Bu konuda toplumu inceleyelim ve ardından Maun Süresini okuyalım mı ne dersiniz? Gerçek Dinle, gerçek dindar olmak istiyorsak, öncelikle Kuranı sonra da sağlam kaynaklardan Peygamberimizin hayatını okumalıyız ve kendimize buralardan yaşam ilkeleri çıkarmalıyız…
Başka bir alim hatası ise nefislerin işin içine girmesiyle oluşan sahte uydurma dindir ki bunun da etkisi, kişisel ilişkiler de ortaya çıkmaktadır.. Yalan söylemek için verilen cevazlar, takiye yapılacak yerler, çok evlilik ve çok kadın nedeniyle ortaya çıkan erkeklerin sorunu için kadınların zapturapt altına alınması gereği… Bütün bunlar üstte konulduğun da gerçek din, üzülerek belirtiyorum, sahte dinin gölgesinde kalmıştır… Bun nereden anlıyoruz? Toplumsal hayatın bu kadar ahlaktan ve adaletten uzaklaşmış olmasından…
Bazı alimlerin de, yaptıkları buna hata diyelim, çünkü dinde olmayanı değil dinin bir bölümünü yani ibadetleri öne çıkarıyor olmaları ve bunu abartarak çıkarmalarıdır ki toplum sadece ibadeti din sanıyor… Bu yanılgı ibadet alanında çok hassas olanların toplumsal alanda, kafalarına, heveslerine, nefislerine göre davranmalarına neden olarak toplumsal hayata yansıyor. İbadetlerini yaptığında kendini ciddi Müslüman ve cennete gitmeye aday kişi olarak görüyor… Yanlıyormuyuz yoksa? Bence Kuranın üzerinde dura, dura, anlaya, anlaya, düşüne düşüne okunduktan sonra bu soruya cevap vermemiz gerekiyor…
Bizim toplumumuz Müslüman, yada olduğunu söylüyor, öte yandan tersine takiye yapıyor, bu dinin kurallarına uyuyormuş numarası yapıyor, ama bir şekliyle dini kuralların en önemlilerini deliyor… Ticari hayata bakalım, fahiş karlar, hakkıyla ödenmeyen işçi ücretleri, faizle imtihan,(bu konu tartışılıyor, katılım bankaları üzerinden kar payı) ödenmeyen borçlar, dönen çekler, protesto olan senetler, zekat ve fitrenin sadece yasak savamaya dönüşmüş olması… Yaygınlığı hangi dine inandığımızın göstergesidir. Aile hayatın da yaşananlar ise başka bir sorun, adam ben kazanıyorum diyor kafasına göre içiyor geziyor harcıyor kendi nefsinden artarsa çoluğuna çocuğuna ailesine veriyor, önce bunları yaşam gereklerini sağlayacak sonra diğerlerini de sınırlı yapacaksın be adam… Bir makam, bir memuriyet kap, ne yaptığını kendin bile bilme, kamuda ki ihalelerin kaymaklılarını siyasetin gücünü kullanarak al, gelsin paralar nereden gelirse gelsin, bankamatige sok kartı haram mı helal mı diye düşünme, işe git çalışıp çalışmadığını düşünme, ben önce kendi lüksümü düşünürüm, işçilerden bana ne onlara asgari ücret veriyorum ya, diye düşünüyorsanız/düşünüyorsak biz en önemli dini ilkeler olan iman ederek ahlak ve adalet içinde yaşayarak dünyayı imar etme sevdasından vaz geçmişiz sahte dinin, sahte dindarları olmuşuz demektir… Acı ama durum budur… İstisna alimler vardır, onar gerçek dini anlatmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar, gerçek dindar da vardır, dini ilklerini her şeye rağmen yaşamaktadırlar, Allah onlardan razı olsun, bu yazı onların güzüne gitmesin, giderse haklarını helal etsinler… Bede yanlış yapmaktan ve abartıya dayalı yorumlar yapmaktan ve yazmak Allah’a sığınırım…
Allah gerçek dinin gerçek dindarları olmamıza neden olacak akıl, iman, düşünce, amel içince olmamıza yardım etsin, bizde çalışalım dileyerek… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – Mart 16 --- www.vatandasfikri.com
|