İNSANSI TANRIDAN, TANRI TANRIYA
(Yer Yüzüyle Sınırlı, İnsanımsı Tanrılar Öldü mü?)
(Aşırı Kibir ve Kişilerin Abartısı İnsanın, İnsana Kulluğuna Dönüşme İhtimali Doğurabilir mi?)
İnsana üstün insan sıfatını ne verir, soyu mu, parası mı, ünü mü yaşama sunduğu güzellikler mi? Aklı mı, aklıyla iyi arayışında ki başarısı mı? Üstün insan, ne kadar üstün olabilir? İnsan aklıyla diğer canlılardan ayrılsa da, canlılık, can taşıma acısından birleşmektedir… Yani biz insanlarda diğer canlılar gibi can taşıyoruz, ölümlüyüz… Buna rağmen daha çok yöneticiler ve din adamları arasından sanki kendilerinin yer yüzü tanrılarıymış gibi davranarak, diğer insanlardan fersah fersah kendilerini ayırarak kendi kendilerine bir ilahilik, bir kutsiyet, Allah la aramızda bir aracılık makamları vermeleri… Bu makamları da efsanelerle, mitlerlerle, yalanlarla destekleyerek kendi kendilerine verdikleri statüyü taraftarlarına onaylatarak kendilerine bir ulûhiyet maskesi takmaları… Kanımca hem sosyolojik acıdan, hemde dini acıdan sakat bir davranış şeklidir.. Bu nedenle bazı kavramları inceleyerek, kavramların mesajının bize neler anlattığını görelim mi? İnceleyecegimiz ilk kavram; Ubudiyet olsun mu?
UBÛDİYET: Bu kavrama sözlükler de şu anlam verildiğini görüyoruz "kulluk, kölelik, aşırı bağlılık, itaat" anlamına gelir… Aşırı abartılan dünyevi durumlara kutsiyet yeni yeni putların ortaya çıkmasına neden olabilir mi? Bizim ölümlülere karşı Ubudiyetin sınırı ne olmalıdır, ahidlerde vefalı olmak, İslâm'ın çizdiği sınırları muhafaza etmek, elde olana razı olmak, elde olmayana da sabretmek olarak anlaşılmasının ötesine aşılırsa ne olur? İmanlı İnsanların, Allah'a karşı yapmakla sorumlu olduğu kulluk göreviyle sınırlı olmasına özen gösterilmeli ve herhangi bir hiyerarşik ilişki içindeki konumuyla, bu kavram karıştırılmamalıdır derken… Uluhiyet kayramı bize ne mesaj vermektedir?
ULÛHİYET: İlâhlık sıfatı veya tanrılık vasfı demektir. Bu vasfa sahip olan, ibadet ve itaat edilmeğe müstehak olandır ve bu sadece Yüce Allah'a mahsustur. Çünkü O, her türlü kemâl sıfatına sahip, her türlü noksan sıfatlardan da münezzehtir. İhlâs suresin de O'nun uluhiyeti en güzel şekilde anlatılmaktadır: "O, Allah birdir. Allah sameddir, O, doğurmamış ve doğmamıştır. O'nun hiçbir dengi yoktur." Bu tartışmaya nokta koyan bir ifadedir, ama insanlar, kendilerinden bazılarını bilmeden neredeyse tanrısallaştırmaktadır, sadece insanı mı, sanki kırılan putların yerine para gibi, mal gibi, şehvet gibi, arzu gibi yeni putlar içat etmeye doğru yöneliyor diyebilirmiyiz?
İLÂH: İbadet etmek anlamındaki "e-l-h" kökünden türeyen ilâh ma'bud demektir. Çoğulu âlihedir. Hak veya batıl her ma'buda ilâh denir. Kur'ân'da ilâh kelimesi 111 defa tekil, 2 defa ikil, 15 defa çoğul olarak geçmiştir. Allah'tan başka ilah olmadığı, Kur'ân'da;"Lâ ilâhe illâllâh", Allâh'tan başka ilâh yoktur (Muhammed, 47/19) cümlesi ile ifade edildiği gibi; "Lâ ilâhe illâ ene", benden başka ilah yoktur (Nahl, 16/2), "Lâ ilâhe illâ ente", senden başka ilah yoktur (Enbiyâ, 21/87), "Lâ ilâhe illâ hû", O'ndan başka ilah yoktur (Duhân, 44/8) Bunun gibi yüzlerce ayet bulunmakta ve insanları, insanların ilahlığı konusun da uyarmaktadır… Bu uyarıları kavramlar üzerine anlamaya çalıştık, umarım yeterince anlamışım ve size de aktararak anlatabilmişimdir..
Bu kavramlar üzerine düşünelim ve insanı önemserken, diğer yaratılanları yok saymayalım, bazı insanları yönetici kanaat önderi olarak önemsenmesiyle, onların kutsaliyetine inanılması çok, hatta çok ayrı şeylerdir, bu kutsalların karışması demektir ve kavram karmaşasına neden olurken, sosyal sorunlara da neden olabilir.
Sıtdık Fani – 9.11.17 – vatandasfikri.com
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Kavramlar Sözlüğü
|