|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MİLLİYETÇİLİK NEDİR? |
MİLLİYETÇİLİK
Milliyetçilik; milli olmak, milletini sevmek, millete ait olana saygıyla yaklaşmak, milletini diğer milletlerden önemli görmek. Milleti için çalışmak, kısacası milliyetçilik; bir milletin kendine özgü kültürüne, geleneğine bağlı kalarak kültürünü ve geleneğini yaşatma inancında olan görüştür. Bu görüş başka kültürlere ve geleneklere düşmanca yaklaşımlara girmedikçe gayet yararlıdır toplumsal gelişmeler için.
Benim izlenimim, bizim aydınlarımızın büyük bir bölümünün milliyetçiliği tehlikeli görmesi ve göstermesinden kaynaklanan bir olumsuz anlaşılma ile karşı karşıya olduğumuzdur. Evet, aydınlarımız şunu iyi tahlil etmemişlerdir, bu milletten hiçbir zaman bir Hitler, Mussoluni veya Stalin çıkmamıştır. Bizim milliyetçiliğimizden Fatih ve Atatürk gibi dehalar çıkmıştır. Bu iki liderde kendi inanışlarının dışındaki başka milletlerle uzlaşarak anlaşma yolları arayıp bulmuşlar ve onların yaşam haklarına saygıyla yaklaşmışlardır.
Bunun sebebi; bizdeki milliyetçiliğin kaynağının milletimizin dilinin yanı sıra dini inançlara da dayanmasındandır. Din evrensel olduğundan aynı inancı paylaştığımız başka milletleri de kendimizden saymışız. Bu da bizim milliyetçiliğimizi ırkçılıktan uzak tutmuş ve milliyetçiliğimizin faşizme kaymasına mani olmuştur. Belki de kaymamamızın nedenlerinden biride, orta Asya’dan alınca Anadolu ya kadar birçok farklı kültür ve inançla karşılaşmamızdır diye düşünüyorum. Bu yaklaşımlardan şunu anlatmak istedim paronayakça yaklaşılmadıkça Türk milliyetçiliğini ırkçılık ve faşistlikle suçlamak haksızlıktır.
Siyaset bilimciler milliyetçiliği dört başlık altında incelemişlerdir. Liberal milliyetçilik, muhafazakâr milliyetçilik, yayılmacı milliyetçilik ve antiemperyalist milliyetçilik olmak üzere… Liberal milliyetçilik, her milletin hem yaşamsal hem de insani haklarda eşit olduğunu var sayar. İnsanların kendi milletinin çıkarları için başka milletlerin çıkarlarına zarar verilmesini meşru saymaz. Muhafazakâr milliyetçilik, kendi geleneklerini ve kültürünü başka kültürler karşında korumayı öncelik almıştır. Kendine benzeyen insanlarla yaşamayı isteyenlerin tercihidir. Milliyetçilik bu haliyle gelenekçilik olmaktadır, gelenekçilik milliyetçiliğe nostaljik ve geçmişe dönük bir karakter verir. Muhafazakâr milliyetçiler, kültürel saflığı ve yerleşik gelenekleri sürdürmekten yanadırlar.
Yayılmacı milliyetçilik, ise saldırgan ve yayılmacı bir karaktere sahiptir. Yirminci yüzyıldaki iki Dünya savaşı da bu milliyetçilik ve emperyalist düşünceler yüzünden çıkmıştır. İkinci Dünya savaşı büyük ölçüde Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı emellerinden kaynaklanmıştır. Bütün insanlığın huzurunu kaçırmış milyonlarca insanında ölmesine neden olmuştur. Milliyetçiliğin kötü imajla anılması da bunlar yüzündendir. Diğer milletlerin ve ırkların düşman oldukları saplantıları vardır, bu milliyetçi yöntemi benimseyenlerde.
Anti-emperyalist milliyetçilik, gelişmekte olan ülkelerde gelişen milliyetçilik yöntemidir. Bu milliyetçilik şekli sömürgeci, işgalci ve emperyalist ülkelere karşı vatanlarını savunmak için gelişmekte olan ülke insanlarının benimsediği yöntemdir. Bu milliyetçilik örneğine bizim milletimiz çok güzel bir örnektir. Emperyalist ülkelere Çanakkale de ve kurtuluş savaşının birçok cephesinde insanların vatanları ve inançları için ne yapabileceklerini göstermişlerdir.
Bütün bunların yanı sıra bana göre milliyetçiliği daha anlaşılır kılmak için, iki başlık altında incelememizin yararı var diye düşünüyorum. Birincisi manevi milliyetçilik, ikincisi maddi milliyetçiliktir. Manevi milliyetçilik, daha çok kültürel kaynaklı olup, bizim değerlerimizden beslenerek, düşünce hayatımızın inşasında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu yönüyle kültürel yapımızdan beslenen manevi milliyetçiliğe gerekli önemin verilmesi halinde, toplumsal hayatımızın da daha huzurlu olacağını düşünüyorum. Bizim inanç, tarih ve kültürel kaynaklarımız ise Orhun yazıtlarıyla başlayıp, Kuran ve nutukla devam etmektedir.
Maddi milliyetçilik, alanı ekonomi alanıdır. Milli bir ekonomiyi geliştirmek için uğraş verir. Bu uğraş ülke düzeyinde neye ihtiyaç duyulursa onun üretimi ve yapımı ile ilgili yöntemler geliştirme çabası diye tanımlanır. Bu milliyetçilik yöntemi, İhracat ve ithalat da dahil olmak üzere bütün mal arzını ve talebini değerlendirerek ülkemizin ve milletimizin çıkarların korumak için yol ve yöntemler geliştirmenin gerekliliğini düşünen insanların tercih ettiği bir milliyetçilik yöntemidir. Her iki milliyetçilik de birbirini desteklemedikçe başarılı sonuçlar alınamaz.
Manevi alandaki gelişmeler maddi gelişmelere, maddi alandaki gelişmelerde manevi alanda zenginliklere ve gelişmelere neden olacaktır. Milletimizin her iki alanda da gelişmesi için her siyasi gruba ve kuruma görev düşmektedir. Ülkemizin ve milletimizin her alanda gelişebilmesi için bu milletin fertlerinin ahlaklı, adil, sorumluluk sahibi kişiler olmasından ve görevlerimizi iyi yapmaktan geçmektedir. En iyi milliyetçiler görevlerini en iyi yapan kişilerdir. Yazımı kısa bir öz, deyişle bitiriyorum. “Adil ol, barış sev, sevdiklerin için çalış”(Fikri Adil) Selam ve saygılar.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|