HAYAT YOLCULUĞU
Hayatı bir yolculuk olarak düşünürsek, bu yola çıkarken yanımıza ne almalıyız, akıl alırız, düşünce alırız, bunlar üzere hedefimizi belirleriz, yeter mi? Yetmez neden yolda lazım olacak başka araç ve gereçler de aşöaşıyız/alırız, bunlar ne ola ki!
Aklı aldık, düşünce aldık, hedefi belirledik, emme lakin bu yola hangi yoldan hangi vasıtalarla gideceğiz, nasıl gideceğiz, vardığımız menzil de amacımız nedir? Bütün bunlar üzere düşüne duralım…..
Bunları bir kenara koyduk yolda nelerle karşılaşabiliriz, daha önce bu yolu kullananların tecrübeleri nelerdir, bu tecrübelerini bizimle kimler paylaşmış? Sorularla yolculuk desek yazının başlığına daha anlamlı olurdu diye düşünmeye başladım… Hayat yolunun yolcuları olarak yukarda saydıklarımız kadar önemli olan bir şey ise, hangi sorun ve engelle karşılaşırsak karşılaşalım, sorunu suhuletle, müzakereyle, anlaşma ve sözleşmelerle çözme ilkesini unutmayalım… Bu ilke barış içinde yolu tamamlamak için çok gereklidir… Bu sözleşme de temel amaç barışı sağlamaktır, barışı sağlamak daki amaç ise hayat yolunu sag salim tamamlamaktır… Başka bizi yolculuğa motive edecek ülküdür, bu bize büyük bir iç enerji verecektir. Bu ülkü ne olabilir, yol ülküsü, bize bizi ve engelleri aşıracak bir enerji… Biz nefsimizi aşacak kadar yol ülküsüne sahip değilsek nefis bizi oyalar, engellerle karşılaşınca yolumuzdan dönmemizi öğütler, dinleyecekmiyiz? İlkeli, ülkülü hedefler belirlemiş olanlar nefsi dinlemez, zaten yola çıkmadan önce nefsi terbiye etmek gerek ki, bizim kulağımıza sürekli şeytanvari fısıldamasın başaramazsın, bu yol yol değil, sen delimisin, böyle saçma yolun yolculuğu için kendini harcıyorsun yaşamaya bak der.. Aslın da tam da bu söylemin tersidir yaşamak….
Sen işe yaramak, bu yaşanılan dünyada iz bırakmak istiyorsan ki, istememek deliliktir, o zaman hayat yolunu sana yani, insana yakışan şekilde tamamlamalısın, tamamlamalıyız, tamamlamalılar… Bunun için yaratıcı güç, kuvvet vermiş, akıl, fikir vermiş yol vermiş sen de bu yolun sonundaki ülküne gitme azmini kendine telkin et ve git, yolun acık olsun…
Hayat yolunun yolcusu, Ferhatı hatırla, o ne için dağları deldi, aşkı Şirin için, Şirin senin ülkündür, ya dağları aşar geçersin, yada deler geçer, aşk ırmağını hayat yolundan akıtırsın, sende bu ırmağı rehber edersin… Hayat yolun da, Ülkü yolun da, aşk yoksa, şeytan seni yolundan alıkoyor… Bu şeytan kimi kez bir insandır, kimi kez maddi beklentilerdir, kimi kez de sevdiklerimizin yanlarından ayrılmamıza gönüllerinin razı olmamasıdır… Bu engeller çevresel engellerdir aşılır, sen kendi engelini kaldır, çevre engeli daha hafif, basit bir engeldir… Yola aşkla çıkanları hangi engel durdurabilir ki? Yol, yolcu ve amaç birleşmişse, yolda yaşanılan çile zevk bile verir kişiye…
Bu yolda korkuların esiri olmamak gerek, korku ümitsizlik demektir, cesaret ise ümit ateşi, çıktığın yolu tamamlayacak kadar cesaret ve güç insanın ülküsün de gizlidir… Yolun sonun daki aşk olunan ülküye ulaşmak, yolcu için aşkın zirvesine çıkmaktır… Yolun sonunda dost vardır, aşk vardır, hayır vardır, güzellik vardır, cennet vardır… Bize menzile ulaşmak düşer, ülkü yolcusu, yolun acık olsun… Selam ve Sevgilerimle…
M.Akif Gökalp – 5.4.17 – vatandasfikri.com
|