TÜRK GÜNÜ (3 Mayıs Türkçüler Günü)
Ülkemiz Türkiye de uzun zamandır Türk kelimesinden rahatsız olanlar olduğu biliniyor, bunu nereden anlıyoruz, mesela… Adlarımız artık Türk adı değil, 3 Mayıs Türkçüler günü başlangıcının nedenlerini, Ankara nümayişini okuyun anlarsınız.. Son örnek ise, Türküm, Doğruyum, Çalışkanım diye çocuklarımızın okullarda okudukları andımızın kaldırılmasını ve buna ilave olarak da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kısaltılmış simgesi olan T.C’nin kurumlardan kaldırılmasını örnek gösterebilirim… Daha yüzlerce örnek vardır ama biz asıl konuya girelim mi? Bunları yapanlar Türk değil mi? Evet, Türkler, neden o zaman bunlarla uğraşıyorlar? Kısaca ifade edeyim, sonra açayım, bir yanda ekonomik emperyalizm/kapitalizm, diğer yanda kültürel emperyalizm…
Biri yabancı bir kültür, ekonomik çıkarı için modayla, magazinle, içgüdülere hitapla, reklamla, yaşam tarzı sunularıyla geliyor… Diğeri ise başka bir yabancı kültür, dinimize yüklemiş mesajlarını, duygularımıza hitapla din üzerinden geliyor, dinin içinde ki kültürel yüklemelere dikkat etmeliyiz… İşte tam bu noktada çıkış yolu araması gereken Türk sosyalistler ise, Türklüğe mesafe koyuyorlar, onlarda emek sermaye çelişkisi üzerinden başka bir evrenselci akımın kayığına biniyorlar… Yani benim yurdum sanki kurtuluş savaşı vermemiş, sanki fiziken degilde zihnen işgal altında, biz de modaya, magazine, bana sunulan altın kapta zehre kanıyorum, sanki kendimi yok sayıyorum… Önce adımı değiştiriyorum, sonra sokak adlarını, sonra eski Türk boy, oba adları olan yer adlarını, sonra ticaret yerlerinin, markaların adlarını değiştiriyor, üzülerek söyleyeyim bunu birde bize, kendimize yaptırıyorlar… Sonra devletin kurumlarının sahipliğini kaybediyoruz, piyasada dolaşan, borsada işlem gören paranın çoğunun %60-70 diyebiliriz, yabancılar olduğunu öğreniyoruz… Sonra MDM (Milli Düşünce Merkezi) nin düzenlediği 3 Mayıs Türkçüler gününe gidiyorum…
Türk Çocuğunun şarkısı çalıyor duygulanıyorum, sonra bir Özbek Türküsü olan Anayurt çalıyor duygu yoğunluğum artıyor, bular gibi her Türk bölgesinden bir şarkı çalıyor… Özbeklerde, Kazaklardan, Azerilerden, Ugurlardan Tebrizli Türklerden, Rumeli den, Anadolu dan Her şarkı bende bir duygu yüklemesi yapıyor… En sonunda sunucu son parçamız Çırpınırdı Karadeniz Selam Türkün Bayrağına diye anos ediyor… Benim gibi duygu yüklü salonu doldurmuş Türk ayağa kalkıyor, kimi tek eliyle, kimi iki eliyle Bozkurt işareti yapıyor… Sanatçı mı söylüyor, salon mu söylüyor belli olmuyor, heyecandan benim sesim kesiliyor, gözlerimden yaşlar akıyor, daha şarkı bitti bitiyor derken herkes ayakta… Salonun coşkusuna kendimizi kaptırıyoruz, TANRI TÜRKÜ KORUSUN, TANRI TÜRKÜ KORUSUN DİYE… Ben slogan diyememeğim, gök gürültüsü andırır coşkun bir ses salonu dolduruyor… Sanki orkestra susuyor salon tek ses, Başbuğ Türkeş, Tanrı Türkü Korusun diye can hıraş bağırmaya devam ediyoruz… Sunucu arkadaş bizim çoşkunluğumuzu bölmek istemiyor, biraz bekliyor ama susan yok… Arkadaşlar, arkadaşlar coşkunluğunuzu anlayabiliyorum, bende heyecanlıyım, heyecanımızı Türklüğün hizmetine sunalım… Türk bayrağını aya, uzaya dikelim, dedi… Bize bu yakışır diyor, 3 Mayıs Türk Günü etkinliğimiz sona ermiştir.. Katılımcılara, konuşmacılara, sanatçılara ve bu salonu bize tahsis eden Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanına Teşekkür ediyorum.. Başka bir etkinlikte görüşmek üzere, sizleri Allah’a emanet ediyorum, derken… Ben gözyaşlarımı silerek salondan çıkıyorum yanımda bir arkadaşım var… Ona ağladığımı belli etmemeye çalışıyorum… Allah Türkleri kederden, acıdan uzak tutsun, hep sevinçten, neşeden ağlatsın diye dua ederek… Arkadaşına iyi günler diyorum… Sizlere de selam ve Sevgilerimi gönderiyorum…
M. Akif Gökalp -- 3 Mayıs 19 – vatandasfikri.com - Yer Ankara Büyük Şehir Belediyesi Tiyatro Salonu Gençlik Parkı - Ankara
|