MARŞLARIMIZ/TÜRKÜLERİMİZ
Kimi türkülerimiz vardır, sanki marşımızdır, kimi marşlarımız vardır, bunlar bizde duygu taşmasına neden olur. Bunlar, Genç Osman, Fatihin Isatanbulu fethettiği yaştasın, Fetih marşı, 10'nuncu yıl marşı, çırpınırdı Karadeniz selam Türkün Bayrağına, Angaranın Taşına bak, Gözlerimin yaşına bak, Ölürüm Türkiyem, Aldırma gönül, Bir Mayıs Emek marşı gibi türküler ve marşlar. Bunların önemsenmesi ve sevilmesi toplum olarak duygudaşlığımızın göstergesidir.
Amma velâkin, birini bir grup önemserken, digerlerini öbür grubun itici bulması, önemsememesi, hatta nefret boyutunda duygulara neden olması azda olsa görülen bir durumdur. Bunları aşarak bizim sevmediklerimizin olmasının normal ama sevmediklerimizden nefret etmenin normal olmadığını anlayarak onun sevdiği ona, benim sevdiğimin de bana hoş gelecegini unutmamalıyız.
Örnegin genç Osman marşını ele alalım,
Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.
Aman Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat'ın içine girilmez yastan of of.
Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Of of Bağdat'ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı of of.
Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
GENÇ OSMAN'IN HİKAYESİ
Yiğitlere Serdar Olan Aksaray’lı Genç Osman
Böyle diyor, Âşık Kul Mustafa. Genç Osman’la birlikte savaşa girmiş onu oğlu gibi bağrına basmış, onun kılıç hocalığını yapmış Yiğit Kul Mustafa.
Yıl 1621 Aksaray’ın Dorikini Köyünde bir yiğit doğar. Adını Osman koyarlar. Daha on yaşına girmeden babasını kaybeder ve onu dul anası büyütür. Aksaray’lı güreşi sever, Osman da akranları ile güreş tutar, ok atar, kılıç sallar, mermere yumruk atar, atar ki, çivi gibi genç olup çıkar. Akranları onunla güreşmekten çekinmektedirler artık.
Yıl 1638 kendi gibi yiğit olan padişah 4. Murat Han Ordu’yu Hümayunla Aksaray’a gelir ve Cuma namazını kendisi kıldırır. Aksaraylılara ilan eder ki Orduyu Hümayuna katılmak isteyenler varsa gelsin yazılsın! Gençler çığ gibi orduya katılmaktadır. 4. Murat Han bu manzaraya çok sevinir ve Aksaray’lılara teşekkür eder.
Bu arada, Genç Osman da orduya yazılmak için müracaat eder, fakat yaşının küçüklüğü dolayısıyla orduya alınmaz. Kısa zamanda toplanan ordu Bağdat’a doğru yol alır.
Genç Osman gizlice orduya karışır. Bağdat’a yaklaşıldığı sırada padişah orduyu denetlemek ister, bakar ki; bıyıkları terlememiş bir genç de orduda bulunmaktadır.
—Adın ne senin?
—Osman Efendim.
—Niçin katıldın orduya, bıyıkların bile yok. Bizde bıyıklarında tarak durmayan kişi orduya alınmaz, duydun mu?
—Duydum efendim.
—Pekiyi, öyleyse niçin katıldın orduya, git! Ananın koynuna çocuk. İşte bu lafa alınmıştı Aksaray’lı Genç Osman. Padişaha dönerek;
—Tarağınızı verirmisiniz .
—Padişah kızgınlıkla, tarağını verdi. Osman tarağı aldı iki eliyle dudağının üzerine bastırdı. Kan yürümüştü ve padişaha dönerek;
—İşte benim bıyığımda da tarak duruyor. Şimdi orduya girebilirmiyim dedi.
4. Murat o sert denen kişi oturdu hüngür hüngür ağladı ve Osman’a dedi ki:
—Senin adın Genç Osman olacak ve seni öncü gazilere Serdar eyledim. Var git lalaya ismini yazdır ve tarağı da bana ver, ömrüm boyu saklayacağım. Haydi gazan geçmiş olsun benim yiğit oğlum.
Bu Genç Osman'ın hikayesi, başka marşların ve türkülerinde buna benzer hikayeleri var, belkide çogu gercek, yaşanmış olaylar.
Aslında benim bu konuya başlarken deginmeye çalışacağım şuydu, biz türküyü ve marşı grup olarak benimsemiş, onu kendimize maletmişsek digerleri tukaka olması ne kadar doğru davranıştır. Senin çok sevdiğin seninde sevmediğin senin yani içinde yaşadığın toplumun degilmidir. Sen senin begenilerine ve düşüncelere saygılı olunması gerektiğini söylerken ve düşünürken, karşındakinin begenileri yok sayma hakkımızın olmadığını belirtmeye çalışıyorum. Biri Bir Mayıs marşını sevebilir, sen onuncu yıl marşını, öbürü kendi grubunun sevdiğini sever, bu çok nomaldir. Sevgilere, tercihlere, begenilere saygı duymalıyız, yoksa toplumsal ayrışmalara katkı sunmuş oluruz.
Ayrı düşünmek demiyorum, ayrışma toplumsal çatışmaları tetikliyecek düşünsel, inançsal, ırksal, kültürel veya yaşam tarzlarına duyulmayan sagısızlığı kast ediyorum. Bu Siyasi ve kültürel olarak ayrışmaları tetikliyor ve asgari toplumsal uyuma zarar veriyor ve vermektedir. Türküleri ayır, marşları ayır, giyim tarzlarını ve yaşam tarzlarını ayır, ayırmayı da boş ver bunlar üzerinden saygı degil ayrışma üret, neye bu hizmet. Bu ülkeye katkısı var mı, topluma katkısı var mı? Yoksa bu davranışlar kişisel tatmin aracı mı, Düşmanlığa kapı açan her türlü ayrımcılıktan vazgecerek karşılıklı saygıya ve hoş görüye dayalı toplumsal kültür ve düzen kuralım.
Tarih hepimizin tarihidir, T.C Hepimizin devletidir, Türkiye hepimizin Ülkesidir, Türkiye bayragı hepimizin bayragıdır, istiklal Marşı hepimizin marşıdır, hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız, ne türküleri, nede marşları, nede bir birimizi ötekileştirme hakkımız yoktur. Karşımızdakinin deger bulduğuna saygılı olmaya ve karşımzdakinin vatandaşımız olduğu bilinciyle yaklaşmak dilegiyle, bütün vatandaşlarımızı toplumsal uyuma ve barışa katkı sunmaya davet ediyorum. Selam ve sevgilerimle…
M.Akif Gökalp >>www.vatandasfikri.com<< 16.07.2013 11:02:45
|