SU İÇTİĞİM DEREDE, ARTIK YÜZEMİYORUM!!!
Ben Anadolu’muzun kuzeyinde bir köyde doğdum, hemen köyümün önün de kıvrıla kıvrıla akan Devrez diye bir çay vardı, hem suyunu içer, hem de yüzerdik… "Devrez Çayı; 211 km uzunluğunda, Kızılcahamam ilçesi sınırları içinden doğan, Orta, Kurşunlu, Ilgaz, Tosya ve Kargı topraklarını sulayarak Kızılırmak'a ulaşan orta büyüklükte bir caydır... Bu caya Köyümüze yakın bir şehrin kanalı borularla verildi… Kim verdi o şehri yönetenler, kim sesiz kaldı o kirlilikten rahatsız olmamıza rağmen biz… Orada tabiki balıklar, yılanlar, su kaplumbağalar, kurbağalar da rahatsız oluyordur, onlarda malum nedenlerden dolayı tepki gösteremiyorlar… Malum neden nedir? Onlar akıl melekelerini kullanamazlar, içgüdüleri, fıtratlarını gereği doğal şartlarda yaşarlar, şartlar bozulursa ölürler… Bizde mi öyle olacağız? Bizim Malum nedenimiz nedir?
Ben 50 yaşındayım, sadece köyümden örnek verdiğime bakmayın aşağı yukarı ülkemin birçok yerinde benim yaşadıklarım yaşanıyor… Kaç dere, kaç cay, kaç nehir artık suyu içilemez, girilemez içinde yüzülemez oldu biliyor muyuz? Şimdilerde arıtma yapılsada kirliliğin önüne tam olarak geçilemedi, demek ki başka kaynaklardan da kirlilik bulaşıyor olsa gerek..
Ben10-15 yaşlarındayken su içtiğim devrez cayın da, 20-25 yıldır yüzemiyorsam nedeni nedir diye düşünmek gerekmez mi? Sadece devrez mi böyle bir kirliliğe maruz kaldı… Her boku aradığımız Google de bir de akarsu kirliliğini arayalım ne göreceğiz?
“Türkiye'de büyük nehirler alarm veriyor. Çevre Mühendisleri Odası'nın hazırladığı rapora göre, Büyük Menderes, Kızılırmak ve Sakarya Nehri'nin de aralarında bulunduğu tatlı su kaynaklarının yüzde 79'u kirlenmiş durumda...” “Rapora göre; bu tatlı su kaynaklarımızın %60'ının artık içme suyu olarak kullanıma elverişli olmadığı belirtiliyor...” Bunları okuyunca, rahatsız bile olmuyoruz, neden?
Demek ki sadece bizim devrez cayı kirlenmiyor, bütün nehirler akarsular, göller ve denizler kirleniyor, kim önlem alacak? Tabiki biz, tabiki bizim devletimiz, hükümetimiz önlem alacak… Almadığında ise muhalefet öncülük edecek biz, vatandaşlar ortak tepki göstereceğiz… Oluyor mu, Olmuyor Neden?
Yakınınızdaki derenin suyunu içerken, şimdiler de yüzemediğimiz dereler, nehirler, Irmaklar bizim ülkemizin, doğal zenginlik kaynakları değil de başka ülkeye mi ait? Aslında, amazon ormanlarında ki ağaçlar sık sık yanarlar, ya da bilinçli yakılırlar, o ağaçlar da dünyanın doğal dengesi için çalışıyor hepimizin… Bulgaristan daki, hava içinde bulunan oksijende bizim, Tekirdağ daki oksijen de onların.. Hava, su, buhar, rüzgar bizim çizdiğimiz siyasi sınırları tanımazlar… Onlar doğal sınırlar içinde doğallığını yaşarlar, sınırları da dünya sınırlarıdır…
Yani bizim olan doğal kaynaklar sadece bizim değil orada yaşayan canlılarındır da, sadece bizim ve bu alanda yaşayan canlıların değil bu doğal zenginlikler ve kaynaklar aynı zamanda tüm insanlığa, canlılara Tanrı tarafından verilen bir hediyedir… BU hediyelerin kıymetini bilerek, oraları doğal halinde tutmak gereğinin yerine getirilmesi dileğiyle.. Selam ve Sevgilerimle…
Mehmet Akif Gökalp – 26.11.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|