TARİHLEŞMİŞ TARİHDE KALMAK
TARİHİ KIYASLAMALAR, NE KADAR ZAMANIMIZI UYAR
Evet, siyasilerimiz bazen tarihin bir kesitini alır ekmek karneyle veriliyormuş işte belgesi der, vatandaş alkışlar, bakın işte o zaman demokrasi yokmuş der halkımız yine alkışlar, bakın bakın daha bilgisayarları bile yokmuş der liderin efsununa kapılmış taraftarları önce lideri hafifi hafif kafa sallamalarıyla onaylar lider sustuğu bir arada elleri patlayıncaya kadar alkışlarlar… Neden, liderimiz çok önemli bilgiyi bizimle paylaştı neymiş o o tarihde bilgisayar yokmuş, evet yoktu çünkü bilgisayar daha henüz icat edilmemişti….
Ekmek karneyle veriliyordu çünkü ikinci dünya savaşı yaşanıyordu, tek adam liderliğinde yeni devlet kurulmuş adına kırallık, padişahlık denmemiş Cumhuriyet denmişti, ayrıca dünyanın bir iki ülkesi dışında tüm ülkeler bu sistemle yönetiliyordu, demokrasi siyasal bir gelenek olmamıştı, biz de kurucu liderler hükümetler iş başındayken İtalya da Musolini, Almanya da Hitler vardı… Bunları da geçtik sorun başka… Tarihin bir kesitini suçlarken o tarihin şartlarından kopartmak hem tarihe, hem tarihin o zaman dilimin de yaşayanlara haksızlık olduğunu düşünüyorum…. O tarihi mekandan kopar, o tarihi zamandan kopar, o tarihi ekonomiden, teknolojiden, bilgi ve birikimden kopar al günümüzde o tarih şöyleymiş, böyleymiş de… Ben bir şey demiyorum, diyemiyorum ama yanlış yaptığımızı düşünüyorum… Aynı hataları dini tarih algısında da yapıyoruz, bu ayrı konu…
Yanlış yapıyoruz, bizde ki şu kanaat bizim adam, bizim kız yanlış yapmaz, karşıdakilerin oğlundan da kızından da zaten hayır gelmez, onlarız meşrebi bize uymaz, böyle siyaset olmaz… Siyaset çatışmaları kullanır ama koparmaz, siyaset tarihi bilgileri kullanır ama onu, o günün şartlarına göre değerlendirir, karşılıklı tartışmalar yapar ama bunu bir sorunun çözümü üzerinden yapar, derki ben barış sürecini başlatıyorum, öbürü de derki illegal yasadışı terörist silahlı unsurlarla pazarlık yanlıştır bunlarla silahlı mücadele etmeliyiz der… Tartışılır, hangisi bizim şartlarımıza uygundur o tercih edilir… Sonra komşu bir ülkeye demokrasi, insan hakları, özgürlükler getirilmesi gündeme gelir, bu arada millet grup toplantılarında, her partinin grup toplantılarını Allah aşkına izleyin alkış şeansları var zannedersiniz… Liderleri savundukları yüzde yüz zıt, düşünceler için taraftarları, tarafından güçlümü güçlü alkışlanıyorlar sanki alkışlamalasalar dövülecekler… Biri komşu ülkenin devlet başkanına çekil oradan diyor alkış alıyor, diğeri de komşu ülkenin iç içlerine karışmamalıyız diyor alkış alıyor… Ertesi hafta işi biraz daha geriyorlar bir lider sen o ülkenin başkanının tarafımısın, yoksan bizim ülkenin tarafımısın diyor? Öbürü de orada insanlar ölecek katil diyor ve taraftarlar iki lideri de alkışlıyor, bende aval aval bakıyorum, alkışlayacak neden bulamıyor kendim de akli eksikler olabileceğini çıkarıyorum… Kısacası kendi halime de ülkemin haline de üzülüyorum… Daha biraz daha düşününce bu siyasetçilerle ülkemin sorunları nasıl çözülecek diye hayıflıyorum, daha çok üzülüyorum… Konumuz tarihi olayları dün yaşanmış gibi sunmak, oysa ki o yanlış okuduğumuz tarih o dün değil yüz yıl, beş yüz yıl önceydi…
İşte tarihten üstelikte duyusal okuduğumuz tarihten günümüze siyasal malzeme çıkarma yanlışlığı bize bunları yaptırıyor.. Tarih de bir vaka yaşanıyor, ülke, devlet, imparatorluklar batırıyoruz, batıyor ne hikmetse biz kuruluşunda kalmış oluyoruz… Neden? Batış, yıkılış nedenleri canımızı acıtıyor, son devletin kuruluşunu sık sık eleştirmeyi ve bunları siyasal malzeme haline getirmeyi hiç ihmal etmiyoruz… Bunları siyasal malzeme olarak kullanırken, biraz olsun rahatsızlık duymuyoruz… Eleştirelim, ama o tarih de ekonomik bir eleştiri yapıyorsak bütçeyi dikkate alalım, üretim imkanlarını, tekniklerini dikkat alalım eski devletten bize ne kadar borç devredilmiş onu dikkate almalıyız değil mi? Şu adayı işte bak elimi uzatsam elim değecek bu adayı vermişler derken askeri gücünüzü silah gücünüzü ama o tarih de dikkate almadan konuşmayalım, tartışmayalım, bu ülke kurtarıcılarına, kurucularına, haksızlık etmiş oluruz… Yarın bir lider çıkar cephaneleri, neden öküz arabalarıyla taşıdılar cepheye bunlar der ve devam eder… İnebolu dan, Kastamonu’ya, Kastamonu’dan Çankırı’ya, Çankırı dan Ankara’ya öküz arabalarıyla gelinir mi der.. Mücadeleye katkı sunmak istemeyen Kastamonulular kamyonları saklamış der de alkış alırsa şaşırmayalım… Son bir kurtuluş savaşı yapanları suçlama gerekceside ben yaratayım yazıya son verelim… Ya onlar da hiç çalışmamışlar madem öküz arabasıyla taşıyorsunuz hiç olmazsa bizi örnek alsaydınız da Ilgaz’a tünel yapsaydınız, siz milletin parasını nereye harcadınız deyin, yine alkış alırsınız, eminim… Bu siyasetten sorun çözmesini mi bekleyeyim, bekleyelim mi? Selam ve saygılarımla..
M. Akif Gökalp – 15.1.17 – vatandasfikri.com
|