|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI |
MİLLİYETCİ YAŞAM TARZI
Milliyetçi yaşam tarzı milli kültürden etkilenip, özümsenip milli kültürün hal ve davranışlarımıza yansımasıdır. Milliyetçi yaşam tarzı, milli ruh haliyle ortaya çıkar. Yoksa sokak da milliyetçiyim diyenlerden geçilmiyor sayıları o kadar çok görünüyor ki, insan düşünmeden edemiyor bu kadar milliyetçi toplum nasıl ülkesine bu kadar rahat zarar veriyor. Milliyetçiliklerimiz görüntüden ibaret ki böylesine zarar veriyor veya zarar verenlere sessiz kalıyoruz. Görüntüden ibaret olamamaktır milliyetçi yaşam tarzını hal ve davranış haline getirmiş milliyetçi ve milliyetçilik. Bu milliyetçi tipi milliyetçiliğe aslında başka düşüncelerden daha çok zarar vermektedir. Bunlardan kazanılabilecek kazanılmalı kazanılamayacaklar ise milliyetçilerle anılmayacak kadar uzaklaştırılmalıdır. Yoksa bu vasat milliyetçiler milliyetçilerin saygınlıklarına çok büyük zararlar vermektedirler. İşte tam bu noktada milliyetçi yaşam tarzının ortaya çıkması gerekir, bu tarza uyum sağlayamayanların kendiliğinden grup dışına çıkacaklardır. Niteliksizlerin ayrılmaları önceleri grup sayında azalmalara neden olsa da sonradan hem gerçek güç ortaya çıkar hem de diğer niteliklilerin katılımı ile azalan grup kendi normalline döner. Türk milliyetçileri böyle bir değişimi epeydir yaşamaktadır, sonuç ülkemiz içinde iyi olacak milliyetçiler içinde inşallah. Ülkemiz için iyi olacak milli duyguları yüksek kişilerden oluşan toplum kendi sorunlarını daha rahat çözecektir. Milletler, topluluklar sorunlarını nasıl çözer, ne başarıya götürür? Milletleri ilkeleri, yöntemleri, yaptıkları ve yapmaları gerekirken yapmadıkları, kendi kültürlerine sahip çıkmaları milletlerin ilerlemelerini her açıdan gelişmişliklerini belirlemektedir. Bu çerçevede milliyetçiliği ve davranışlarımıza yansıması gereken yaşam tarzını inceleyelim.
Bir toplumda yaşayan öncelikle yaşadığı toplumun faydası için çalışmalıdır doğrumu doğru. Şimdi herkesin faydalı olamayacağını yaşlıları, çocukları, sakatları görünce anlayabiliyoruz. Bunların dışında kalan sağlıklı ve güçlüler bunlarında yerine faydalı olmalı çıkmıyor mu? Evet. Bize iyi faydalı şeyleri yaptıran nedir?
Bizlerin yaşam tarzlarını oluşturan kültürdür, yani itici motor güç kültürümüzdür. Bize ürettirende tükettirende bizim kültürümüzdür. Ne yazık ki milli kültürümüzden uzaklaştıkça başka kültürlerin etkisi altına giriyor onlar gibi yaşamaya ve onlar gibi tüketmeye başlıyoruz. Tam bu noktada manevi kayıplarla maddi kayıplar birleşip birbirlerini besliyor ve sorunlarımız büyüyor. Hem maddi hem de manevi açıdan güçlenmek için milli kültürden kaynaklı yaşam tarzımızın hayatımıza şuur ve şekil vermesi gerekir ki, bu kültürel karışıklıktan milletimiz kurtulsun. Kültürel karışıklıktan bizi kim kurtaracak, batılı düşünürlerden ve siyasetçilerden mi bekleyeceğiz bizi kurtarmalarını. Hayır, bizim için iyi şeylerin ne olduğunu kötü şeylerin ne olduğunu milletimizin neler yapması gerektiğini biz ve bizden uzaklaşmamış olan aydınlarımızdan bekliyoruz ve bu birikimin olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bizi biz yapacak kültürel değerlerin bizim tarihimizde mevcut olduğunu biliyoruz. Ama yabancı kültürlere özenti o hale geldi ki toplumumuzda yabancılar gibi yaşayan ve tüketenler kültürlü gibi anlaşılmaya başlandı. Bu ders kitaplarımıza da yansıdı kitaplarda bizden örneklerden çok yabancı aydıklardan düşüncelerinden alıntılar yaparak daha eğitim aşamasında kültürümüze güveni öldürüyoruz çocuklarımızın ve gençlerimizin.
Yabancı aydın ve düşünürlerden tabiki yararlanmamız lazımdır, şuan yaşadığımız yararlanma boyutunu aşmış yabancı kültürlerin işgali ve asimilasyonu boyutuna varmıştır. Bu yararlanma bizim kültürel kaynaklarımızı, aydınlarımızı ve bize ait olanları gölgede bırakmayacak şekilde olmalıdır. Siyaset bilgisi, Davranış bilgisi, kitaplarımızda, lise ve ortaokul ders kitaplarında örnekler çoğunlukla yabancılardan alınmaktadır. Yabancı yazarlar ve düşünürlerden aldığımız düşüncelerle kendi kültürümüzü desteklemek başka onlar gibi düşünüp onlar gibi yaşamak başkadır. Onlar gibi yaşayarak kültürel kargaşaya izin vermek başkadır. Kültürümüzü besleyecek bu kaynaklar kurumuş daha da kötüsü kendi ellerimizle kurutmaktayız. Bu hızla kültürel köklerimizden kopmaya devam edersek kültürel kaos kaçınılmazdır. Kişisel düşünelim ben hep komşumu taklit ediyorum komşum ne yapıyorsa bende onu yapıyor ona benzemeye çalışıyorum ne kadar komik değil mi bizlikten çıkmak başkası olmak zor, o zaman adam gibi biz olalım herkes bizi taklit etmeye çalısın, çok değil yüzyıl önce olduğu gibi.
Milli yaşam tarzını öncelikle milliyetçiler oluşturmalı, bu meselede millete öncü olmalıdırlar. Bu öncülük hem kültürel değerlerin korunması, yaşanması şeklinde hem de ekonomik değerlerin korunması ve bu değerler üzerinden üretime dönüştürülmesi demektir.
Şimdi milli yaşam tarzımızı nasıl oluştururuz? Önce kültürü ele alalım; Bizim kültürümüzü din çok etkilemiştir, onun için din kültür tarafımızda büyük bir yer tutmaktadır, o zaman dinimizi öğrenmeliyiz ve yaşamalıyız. Daha sonra kültür tarihsel birikimdir, o zaman tarihimizi öğrenmeliyiz ve dersler çıkarmalıyız, ailemizin geleneksel olarak bize aktardığı kültürünü önemsemeliyiz ve öğrenmeliyiz. Bütün bu öğrenmelerimizi davranışlarımıza yansıtarak milli bir tarz oluşturmalıyız. Müzik mi dinleyeceğiz öncelikle bizim müziğimizi dinleyeceğiz. Herhangi bir desen mi ortaya konacak, mutlaka bizden bir motif işin içinde olacak. Büyüklere saygı duyulacak, hastalar ziyaret edilecek, yolda kalmışa yardım edilecek, fakir fukara doyurulacak, komşularının malını canını malın ve canın bileceksin. Toplumun huzuru ve barışı için cihat mantığı ile mücadele edilecek ki bize ait olanlar bizim hal ve tarzımız olsun.
Ayrıca demokratik sistemin iyi işlemesi için milliyetçiler demokrasiye inanmış demokratik kurallarla düşüncesini ifade eden, demokratik bir şekilde tepkisini gösteren sivil toplum örgütlerine ve siyasi topluluklara da milliyetçiler demokratça saygı duymalıdır. Bu sistemin iyi işlemesi ve vatandaşların iyi seçimler yapıp iyi yönetimleri iş başına getirmesi için demokratik bir düşünce ortamı gereklidir. Bu demokratça tavırlar bütün siyasi toplulukların ve milliyetçilerin yaşam tarzı haline gelmesi ve sistemin iyi işletilmesi sorumluluğunun bütün siyasi topluluklarda bilincinde olmalıdır. Bu bilinç siyasi alanda olduğu gibi ekonomik alanda da olmalıdır. Ekonomik göstergelerimiz ve teknolojik gelişmişliğimiz yaşam kalitemizi belirgin bir şekilde etkilemektedir. Bu nedenle bu alanda da milli tarzımızı ortaya koymalıyız.
Ekonomik açıdan baktığımızda, ülkemizde üretilenler tercih ederek ülkemiz kaynaklarının yurt dışına çıkmasına izin vermemeliyiz. En basitinden sakız alacağız, yerlisinden almalıyız. Yabancıların ürettiklerini tükettikçe gençlerimizin ve çocuklarımızın işsizliğine neden oluyoruz. Ülkemizin dış ticareti her yıl yarıya yakın açık veriyor. Yüz liralık mal satıp yüz elli liralık mal alıyoruz, bu durumu değiştirmenin yolu yerlisi varken ithal mallar kullanmamaktan geçmektedir. Bunun için ekonomik bir bilinç ve milli bir ekonomik duruş gerekmektedir. En basidinden git pazardan dedelerimizin yaptığı gibi tütün al sigaranı sar yabancı sığara içme, irade sergile sigarayı bırak senin içtiğin sığara dış ticaret açığını körüklenmesin dış ticaretimiz acık vermesin. Bu da milliyetçi yaşam tarzı ve milli ekonomik bilinci özümsemiş bir toplumla mümkün görünüyor. Şu anda o halden uzağız ve halen uzaklaşmaktayız. Bu uzaklaşmanın nedeni kültürümüzü yaşantımıza aktaramamamızdan kaynaklanmaktadır. Bunu bize ne yaptırıyor, kendi bindiğimiz dalı neden kesiyoruz, ülkemizin ve milletimizin çıkarlarına ters hareketler yapıyoruz. Bunu bize yaptıran kültürsüzlüktür, tüketim kültürünü bize mal satanlardan aldık, ama üretim kültürünü ne aldık nede geliştirebildik.
Bunu bize kültürel bozulma yaptırıyor, çünkü ürettirende kültür, tükettirende kültürse bence öyle kültürlerini yaşam tarzı haline getirenler toplumlarının ihtiyaçlarına göre üretim ve bölüşüm yöntemlerini de gerçekleştiriyorlar. Şimdi insanlarımızın ihtiyaçlarını düşünerek mi üretim yapıyoruz? Bizleri yönetenler bizi neden o yönde teşvik etmiyorlar? Bu soruların doğru cevaplarını bulmak bizi biz yapacak, bizim biz gibi duruşumuzu sağlayacak, milli kültür ve yaşam tarzımızı ortaya çıkaracaktır.
Biz milli kültürümüzden uzaklaşırsak ne oluruz hayali sorunlar ortaya çıkarır onlarla boğuşur, ülkenin gerçek sorunlarını unuturuz. Bu toplumsal hafızamızın olmayışından kaynaklanır. Hafızası olmayan toplumlar serseri mayınlar gibidir.
Tarihsel bir birikim olan kültür bizde kopmalarla kültürel boşluğa dönüşmüştür. Bu dönüşüm milletimizin önem sıralamasında yanlışlara düşmesine neden olmuştur. O nedenle milliyetçiler kültürün yaşanması konusunda örnek olmalıdır. Günümüzle tarihsel birikim arasında köprü olmalıdırlar.
Milliyetçilerin toplum içinde davranışları da bu yüzden çok önemlidir. Birinci önemi toplumsal uyuma öncelikle milliyetçiler özen göstermelidir ki diğer siyasi gruplara örnek olsunlar. İkincisi milliyetçiyim demek içine doğduğumuz toplumun kültürünü özümsemiş ve yaşam tarzı haline dönüştürmüşüz demektir. Kısacası milliyetçi hal ve davranışları ile topluma örnek olandır. Bunu yaparken halkın içinde(düğününde, bayramında, cenazesinde) olmalıdır. Onlar paylaşmada, dayanışmada ihtiyacı olanın yanında olma konusunda da öncü olmalıdırlar. Milliyetçi yaşam tarzı kültürel özümsemeyi toplumsal uyuma toplumsal uyumu toplumun ihtiyaçlarına göre üretime dönüştürerek bunu ekonomik ve kültürel gelişmişliğe çevirip maddi ve manevi zenginliğe ulaşmamız için gereklidir. Bir milletin kültürü devletin yapılanması dâhil bütün kurum ve kuruluşlara yansımalı kurumların kültürü ile milli kültür arasın da uyum olmalıdır. Ülkemizde kurumsal kültürle halk kültürü arasında farklılaşma olmuş budan dolayı zaman, zaman toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır. Milliyetçiler bu sorunlarda çözümün bir parçası olmalı çözüm için inisiyatif almalıdırlar.
İnisiyatif alabilmek için milliyetçilerin herkesten çok okumaları ve kendilerini iyi eğitmeleri( Diplomaları olmalı) ve bu bilgi birikimi ile toplumsal sorunlara makul çözüm önerileri sunmaları gerekmektedir. O yüzden milliyetçi eğitimi herkesten çok önemsemelidir. Okumayı bir milli görev saymalı sadece kendi kültürel kaynaklarını değil dünyada belli başlı önemli kültürlerin kaynaklarını da önemsemeli okumalı kültürümüze katkı sunacak çıkarımlar sağlamalıdır. Böylece toplum olarak kültürümüz kaynaklı yaşam tarzımızı oluşturarak kültürel erozyonun önüne geçebiliriz. Kültürümüz ve tarzımızın oluşabilmesi için dilimizin de korunması gerekmektedir. Bu nedenle aşağıdaki nacizane öneride bulunuyorum:
Dilimize giren yabancı kelimeler karşında dilimizde mevcut olan kelimeleri kullanmayı öne çıkarmakta milliyetçi bir yaşam tarzıdır, onun için size burada yabancı kelimelerin yerine Türkçelerini vereceğim öncelikle milliyetçilerden rica ediyorum dilimize sahip çıkalım şu an olan neyimiz varsa, devletimiz ve Türk kimliğimiz dahil dilimize borçluyuz, dilsiz millet olunmaz. Bu nedenle Asayiş = Güvenlik ikisi de şu an kullanımda olan kelimelerdir, biz Türkçe olduğu için güvenliği öncelikle kullanmalıyız. Milliyetçilik aynı özgürlük gibidir, özgürlüklerimiz nasıl başkalarının özgürlüklerini tehdit edemez ise milliyetçiliğimizde başkalarının milliyetçi sınırlarında biter. Başkalarının sınırı ise onların vatan sınırıdır. Çağımıza uygun milliyetçi tarz da bu olsa gerek. Bu mesele üzerine sizleri düşünmeye davet ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|