SİYASAL TATMİN
(Partililerin Siyasal Tatmin Yöntemleri)
Hepimiz aynı ülkenin vatandaşıyız, aynı bayrağı bayrağımız kabul ediyoruz, aynı demokratik devlet sistemini savunuyoruz, namaz kılanlarımızın kıblesi aynı… Buna rağmen herkes öbürünü en uç şekil de suçluyor, kötülüyor ve kavgada söylenmeyecek sözler her siyasal grubun miting alanların da söyleniyor… Biri çıkıyor şu siyasi grup kâfir diyor, hızını alamıyor onlara oy verenler de kafir diyor… Oysaki bu ülkede aday olmak ve seçmek seçilmek için vatandaşlık gerekiyor bilmiyor mu ne? Diğeri çıkıyor sistem, laiklik, cumhuriyet elden gidiyor, bir yobaz saldırı ile karşı karşıyayız diyor, tek adam otoriter yönetimi ve kurtuluş savaşı yılları gibi top yekün bir milli mücadele gerekiyor diyor… Oysaki ülkeyi yönetenler seçilerek gelmişler unutuyor mu ne? Aradan bir zaman geçiyor, kurtarılması gerekenlerin elinden vatan, bayrak, devlet, din kurtarılmalı ki beka sorunu yaşanmasın diyor.. Herkes herkesten vatanı devleti, dini kurtarıyor, kimden kurtarıyor, diğer vatandaşlardan, diğer vatandaşlar da onlardan vatanı kurtarmaya çalışıyor… Benimde mecburen şu soru aklıma geliyor, siz ne içtiniz beyler, bu ne kafası nasıl da uçuyorsunuz, farkındamısınız?
Siyasal tatmin için liderimizin karşıdaki lidere laf geçirmesi, biz bunun üzerine sokakta karşılaştığımız demokratik alternatifimiz olan partinin mensubu arkadaşa görünce dudak bükerek, bıyık altından gülerek, bizim lider sizin lidere ne laf koydu edalarıyla hareketler… Kolu komşu, akraba arasında hararetli tartışmalar, zaman zaman aramızın açılmasına bile neden oluyor… Geçenler de ben hükümetin Suriye politikasının 2 yıl önceki halini eleştirirken bir akrabamla tartıştım, Aynı tartışmaları Ergenokon ve balyoz yargılamalarında ve çözüm sürecinde de yaptık… Ben yanlışa yanlış dedim… Ama akrabam sadece savunma derdinde, ben ise sadece yanlış dış politika diyorum, yargılamalr uydurma adaletten uzak diyorum, çözüm sürecinde teslim olma şartı olmalı diyorum, Habur vakasını unutmayalım diyorum… üzülüyorum şimdi aramız serin, hükümette bu hatalarından döndü… Ben anlamıyorum kendi yanlışımızı bile doğru gibi savunmayı, bu yanlış diye söyleyenlere karşı bu kadar sert savunma nedenini… Örnegin başka bir yanlışımız da ekonomi de..
Dış ticaret açığı 77 milyar dolar olmuş dediğimizde siyaset mi yapılmış oluyoruz? Efendim 30 yıl öncede dış ticaret açığı vardı, ya savunuya bak 30 yıldır dış ticaret açığı varmış ve normalmiş, senin normalin değişmiş… Bunlar iktidarı her şeyiyle savunan arkadaşlar, ya son yapılan köprülerin topluma önümüzdeki 20 yıllık maliyetini hesaplasak… 15 milyar dolara yakın bir maliyet olduğunu görüyoruz… Ekonomik mantıkla işin içinden çıkararak, bu yanlış yatırım yöntemini savunamayız… İktidarı destekleyen arşakdaşları çok rahatsız ettik, Sıra muhalefete gelsin mi?
Artık olay o kadar kişiselleşmiş ki, her hareket yüksek perdeden eleştiriliyor, Eleştiri içinde öneri görünmüyor, sadece karşı tarafın liderine kişi olarak laf yetiştirme derdinde olunduğunu muhalefetimizin görülüyor… Bu gerilimlere dayalı olarak, artık toplumda demokrasi dışına çıkılacak paranoyası yerleşiyor, yada bilinçli bir şekilde zihinlere yerleştiriliyor… Seçim olsa bunlar seçimle bile gitmezler deniyor, toplum destekliyor dediğimizde seçimde hile var, deniyor… Hilenin Belgesi var mı, bir iki istisna dışında yok… Bunlarda seçimin sonucunu etkileyecek seviyede değil… Muhalefet siyasete devam ediyor…
Bunlar ülke devlet Atatürk, sistem düşmanları… Her iki tarafında bu kadar düşmanca söyleme rağmen hala bir çatışma çıkmamasını neye göre açıklıyor uzmanlar araştırmak lazım… O zaman bu siyasetçileri iktidarı ve muhalefeti fark etmiyor bunları ne tabanları nede toplum dinlemiyor.. Siyasetin dilinin her iki taraf acısından da, bu kadar nefret içermesi son derece yanlış…
Bunun nedeni ne diye düşündüğümde siyasal tatminsizliktir bu ne demek? Şimdi iktidar iyi yatırımlar, geri dönüşü olan yatırımlar yaparsa, ilk beş sene içinde yaptığı yatırımların sonraki beş yıl da geri dönüşümü artı değer olarak toplumumuza döner… Bizde öyle mi oluyor? Ne oluyor derseniz çoğu sadece fiziki yatırımlar… Kamu binaları, yollar, köprüler, camiler fiziki yatırımlar artık ülke ve toplum ekonomisine katkı sunan yatırımalar olmaktan çıkmış maliyeti yüksek yatırımlar olmuş…
Bunu karşılığın da Ar-Ge araştırma atölyeleri, fabrikalar, teknik okullar, teknik eğitim ve teknolojik yatırımları, bize teknik ve teknolojik ekonomik gelişme olarak toplumumuza dönecek yatırımlar olacakken… Bunlarla iktidar ve taraftarları tatmin olacakken iyi tatmin olamayan, siyasal gerilimlerle, karşılıklı nefret söylemiyle kötü tatmin olmaktadırlar… Muhalefete gelince…
Onlar ise alternatif proje söylemleri üretecek ve bunun gerçekleşmesi için ışık yakacak ve tabanı bunun üzerine sıkı bir şekil de partisini destekleyecek, eleştiri dozunu sadece sistem üzerinden değil, Atatürkçülük ve laiklik, Cumhuriyet gibi ortak değerleri biz daha çok seviyorsunuz siz sevmiyorsunuzla yola devam etmekle değil, böyle devam ederseler… Bir gün çıkar iktidar partisi sizden daha çok Atatürkçü, Cumhuriyetçi olursa, bu sefer de samimi değiller dersiniz… O zaman daha çok germek için bunlar bizim değerlerimize saldırıyorlar diye velvele koparırsınız… Her iki tarafta velveleyle siyasal ortamı gerer…
Size kim inanır tabanınız bile zor inanır… Daha nitelikli muhalefet etme halin de, tabanınızda siyasal tatminine neden olacaktır… Örnegin Asgari ücretin vergi dışı bırakılması, Köprü geçişlerinin köprüden hiç geçmeyenlere bile maliyetini… Tarımda teşvik uyğulamalarının yanlışlığını ama doğrusunun da ürün üzerinden teşvikler olduğunu göstererek… Ayrıca Dış ticaret açığını dış politikalardaki yanlışların maliyetini… Ülke, ülke gösteren bir çizelgeyle gösterilmesi daha nitelikli muhalefet olacaktır…
Her iki tarafında (İktidar, Muhalefet Partilerinin) sosyoloji (Din Etnik Köken Söylemi, Devlet, Vatan, Atatürk) üzerinden siyaset yapmamasını, siyasal tatminlerin, siyaset alan içinde oluşturacak eylem ve söylem içinden olması dileğiyle … Selam ve Sevgilerimle…
M. Akif Gökalp –3.1.18 --- vatandasfikri.com
|