|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
KÜLTÜRLÜ OLMAK KOLAYDIR, KÜLTÜRSÜZLÜK ZOR |
KÜLTÜRLÜ OLMAK KOLAYDIR, KÜLTÜRSÜZLÜK ZORDUR
Buna ragmen kültürlü olamayı başaramıyorsak üzerinde ciddi durmamız gerekir. Kültürün bizden istedigi asgari ölçülerde topluma uyum sağlamaktır. Bunun için yapacagımız şeyi anlatmaya çalışacagım, hatdimiz olmadan size bazı önerilerde bulunacagım. Öneriler ister kabul görür ister kabul görmez benden önermesi, ben sizin sağlıklı, mutlu yaşamanızı istiyorum. Başarılı olmak saglıklı ve mutlu şekilde yaşamaktır diyerek söze başlayalım.
Kültürlü olabilmek aslında zor değildir, çünkü içine doğduğumuz topluluk biz istesekte istemesek de kendi kültürünü bize aktarır. Daha doğrusu aktarmaya çalışır biz aldığımız oranda da o toplumun değerlerine göre kültürlü oluruz. Toplum yeni üyesine kendi kurallarını, geleneksel olarak değer verdiği özelliklerini verebildiği oranda yeni üyede kültürleşerek toplumsallaşmış olur. Toplumsallaşmanın bize verdiği toplumsal sorumluluk duygusudur aslında kültür dediğimiz şey.
Bu kural ve kaideler bizi disipline edip üretmeye ve yapmaya yönlendirir. Kültürlü olmak toplumsallaşabilmekle toplumda mevcut olan bilgileri alarak kendimizi yetenekli hale getirmekle ilgilidir. Bu ilgi toplumun kurallarına ve geleneklerine uyma yeteneği kazandırır bize, bizde bu bilgilere kendimizden katkılar sunarak toplumsal kültürün gelişimine katkı sunarız. Biz ve topluma katılan yeni üyeler bu bilgiler ve yetenekler sayesine toplumsal uyum sorunu yaşamayız. Toplumun genel kültürü bize toplumsal yaşantımızda ortak davranışlar geliştirmemize yardım eder. Bu ortak davranışlar toplumun fertlerinin olaylar ve olgular karşısında neyi nasıl yapacağı konusunda bize ön bilgiler verir. Karşımızdakinin nasıl davranacağını bilmemiz bizim toplum içindeki hayatımızı kolaylaştırır, bu kolaylık bizde güvene, güvende huzura, huzurda yaşadığımız topluma yani millete karşı sevgiye ve saygıya neden olur.
Birbirini sevenlerden ve saygılı kişilerden oluşan toplumlar birbirleri için daha çok çalışır ve üretirler. Bütün fertlerin üretimini üst üste koyduğumuzda maddi bir zenginlik ortaya çıkar. Paylaşmakta bir kültür işidir, paylaşma kültürü edinmemişsek bu bir toplumsal sorundur. Bu sorun sosyalist sistemin alternatif olmaktan çıkmasıyla birlikte paylaşım kültürünü daha da olumsuz etkilemiştir. Bu sorunu insanlar kendi toplumsal huzurları için adil bir şekilde çözecek kültür geliştirmeleri gerekmektedir. Peygamberimiz Muhammet Mustafa biz insanları asırlar öncesinden uyarmış ve şu sözüyle bizlerin dikkatini paylaşım sorununa çekmiştir, ‘zekâtınızı verin ki malınızı koruyasınız’ insanlık bu uyarıya kulak tıkamış paylaşım sorununun tetiklediği güvenlik sorunu da ortaya çıkmıştır. Bu sorunları ülkemizde kanaat önderi olmuş ve düşünceleri önemsenen düşünce insanlarının çözüm önerileri dikkate alınarak çözümler üretilmelidir.
Çok önemli kültürel sorunlarımız siyasetçi üslubuyla ulu orta tartışılarak içinden çıkılmaz bir hale sokulmaktadır.
En küçük sevap ve toplumsal faydanın yoldaki küçük bir taşı kaldırmak olduğunu öneren bir dinin ve kültürün insanlarına ne oldu da ters yola girip de normal yoluna devam edenlere saldırmaya başladı? En basit kuralları bile ihlal etmeyi normal gibi algılar hale geldi? Cevap; kültürel kargaşa ve değerlerimizden uzaklaşıp, yaşadığımız kültürel erozyondur, kendi kültürümüze yabancılaşmadır. Sorunların çözümü değerlerimizi kültürümüze kültürümüzü de yaşam tarzımıza aktarmaktan geçmektedir.
Sorun çözen bir kültürel yapı ortaya koyarak hayatı daha yaşanılır hale getirmek kültürümüzü erozyondan kurtaracaktır. Ancak böylece toplumsallaşan, hem kişisel hem de toplumsal sorumluluklarının farkında olan kültürlü kişiler yetiştirebiliriz. Bu kültürlü kişiler toplumsal sorumluluk bilincinin yanı sıra mesleki sorumluluk bilinciyle de hareket ederek toplumsal sorunların çözümüne katkı sunarlar.
Kültürün diğer bir amacı ise insanı eğiterek bilgi ve yetenekle donatarak hayata ve yaşadığı topluma hazırlamaktır. Bu eğitim maddi olduğu kadar manevi de olmalı ki insanlarımızı ortak düşüncelerde, kanaatlerde ortak eylemlerde buluşturabilelim. Bunun için bize değerlerimizi verecek bilgi birikimlerini eğitimin bir parçası yapmalıyız. Dini kuralların, atasözlerinin, deyimlerin, sözlü halk kültürünün, sanatın ve sanatçıların, edebiyatın, yazarların kısacası sanat ve eğitim kurumlarımızın âmâcı da kültürümüzün yeni nesillere aktarılarak yaşanmasına ve devamına katkı sunmalarıdır. Tarihimizin bize sunduğu değerlerimizin ve bu değerler üzerine inşa ettiğimiz kültürümüzün iyi anlaşılabilmesi için de görsel kaynaklarımız olan müzelerin ve toplumsal hafızamız olan kütüphanelerin de kültürel paylaşımı sağlayacak şekilde yapılandırılarak kültür merkezleri haline getirilmelidir. Bu değerler filmlerin ve belgesellerin konusu haline gelmelidir ki toplumun yeni üyeleri toplumun kültürünü özümseyebilsinler.
Bütün bunları toplumlar, ortak dil ve yazı ile yapmaktadır bu nedenle anlaştığımız, anlaşabileceğimiz ortak dil ve yazın hayatımızı oluşturan edebiyatımızı önemseyerek kültürel aktarıma ve yapılanmaya hizmet eder hale getirmeliyiz. Hayatımıza giren yeni teknolojileri de kültürümüzün aktarımına katkı sunacak şekilde kullanmamız gerekmektedir. İletişimin ülke sınırlarını rahat aştığı günümüzde başka kültürlerin bizim toplumsal yaşam alanlarımızı ve kültürümüzü etkilemesi kaçınılamazdır. Kültürel aktarım için kullanacağımız iletişim kanallarının sayısı artmıştır, bu kanallar iyi kullanıldığında ortak kültür çok rahat ortak kanaatlere dönüşebilir.
Ama benim izlenimim bu iletişim kanallarını kültürel aktarımda yeteri kadar kullanamadığımızdır. Bu kanallardan yaşadığımız kültüre ters gelen istenmedik bilgiler bize rahat ulaşmaktadır. Bu istenmedik bilgiler istenen bilgileri bastırırsa kültürel yapımız bozulur. Bu istenmedik bilgilerde kültürümüzü adeta kirleterek kültürel kargaşaya neden olmaktadır. Bu dönemde kültürel karışıklığı önlemenin yolu dilimizi koruyup edebiyatımızı ve bu iletişim kanallarındaki yayınları kendi kültürel kaynaklarımızla beslemekle mümkündür. Kültürel değerlerimizi oluştururken millete mal olmuş, milletimizin değer olarak kabul ettiği tarihsel kaynaklara gitmek o kaynaklardan yararlanmak kültürel karmaşayı engelleyecektir. Bize ait değerler üzerine bize ati kültürü yaşamalıyız.
Böylece toplumumuzda ortak kanaatler ve milli bir ruh oluşturulabiliriz. Milli ruh oluşturmadaki maksat topluma amaçlar, hedefler vermektir. Amaçsız toplumlar serseri mayınlar gibidir. Amaçları net olan kişiler ve toplumlar kendileri için gerekli yetenekleri edinirler ve amaçlarına ulaşırlar. Amaçlarına ulaşmak için ne gibi yetenekler ve donanımlar gerekir sorularının cevabını bize kültür dediğimiz olgu buldurur. Kendimizi yetenekli ve bilgili hale getirdikçe toplumsal değerleri özümsedikçe kültürlü hale getirmiş oluruz.
Kültür, yaşanılacak ortamı yaşayacaklara göre uygun bir şekilde hazırlarken, bu ortama adım atan yeni üyeleri de ortamın gereklerine hazırlayarak ortamı daha yaşanılır hale getirir. Kültür daha iyi yaşama çabası demektir. Kültür karşılaşılan önemli sorunları çözerek ayakta kalmaya devam eder. Bu manada kültür toplumun sorunlarını çözecek topluma ait bilgi birikimidir. Kültürün özgün kalabilmesi içinde yaşandığı toplumun fertlerini giyim, kuşam ve davranış şekilleriyle etkileyerek özgünlünü korumalı ve devam ettirmelidir. Bunu yaparken kendi yöntemlerini, sembollerini kullanması gerekir, yani başka kültürlerden mümkün olduğunca az etkilenmelidir. Yoksa uzun vade de kendi kültürel değerlerini kaybederek yaşadığı toplumdan silinir. Bizim toplumsal kültürümüz bizlerin duyarsızlığı yüzünden kan kaybetmeye devam etmektedir. Taze kan bizim değerlerimizdedir, değerlerimizi referans alarak ortak iyiyi arama çabası kültürel bizi güçlendirecektir.
Çünkü toplumlarda ortak sevinçleri yaratan da, eğlendiren, güldüren de, ortak üzüntüleri yaratıp ağlatan da kültürel birikim ve birlikteliktir. Bu nedenle tarihin derinliklerinden günümüze kültürel miraslarımıza sahip çıkıp, bu mirası günümüzde yaşanılan kültür haline getirmek, biz bu ülkenin insanlarının görevidir.
Selam ve sevgiler...
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|