İSTİKLAL YOLU, 30 AĞUSTOS'A GİDEN YOL
Bu yol İneboludan başlayıp, Kastamonu ve Çankırı üzerinden Ankara ya kadar 337 km lik bir yoldur, o zamanlar bu 344 km dir. Şimdilerde bile çok yeri zor bir yoldur, bunun için bu yolu kağnılarla aşmak ancak büyük cabalar, büyük mücadelelerle mümkündür. Kağnı arabasının saatte kaç km hız yaptığı düşünülerse, sanırım saate 5-6 km hız yaptığını tahmin ediyorum. 57- 58 saat ediyorki bu dayanılı bir yolculuk degil. Ama hiçbir başarı ve hiçbir zafer kolayla kazanılmaz, her başarıya ve zafere giden yol bir amaç ve idealler yoludur, bir mücadele ve zahmet yoludur, istiklal yolu ülkü yoludur. Bu yol kurtuluşun önünü açan önemli bir yol, cephelere hem İstanbuldan gelenler Ankaradaki milli mücadele yapanlara katılmak üzere bu yolu kullanmışlardır. Aynı zamanda Kurutluş savaşının ana malzeme ve savaş aletleri temin yoludur, istiklal yolu, bu nedenlerden dolayı kurtuluş savaşına gidilen ana yolların başında gelmektedir. 30 Ağustos zaferinin kazanılmasına katkı sunan bu yolun İstiklal yolu olarak o günlerin günümüze taşınması ve unutulmaması için daha çok öne çıkarılmalıdır.
Bu yolda her zorluğa katlanmayı kolaylaştıran ise vatan ve onun bağımsızlığıdır, onun düşman işgalinden kurtulmasıdır, yani yolun sonunda vatanın vede milletin istiklali varsa, bu yol iktiklal yoluysa, bu yolda çekilen zahmetler, bu yolun yolcularına bu çile dolu yol, sanki bir düğün alayı yolu gibi gelir.
Evet, öylede olmuştur, ulaşım araçı kağnı, zor bir yol, uzun bir yol üstelikde pek evinden, köyünden çıkmayan kadınlarımızın ağırlıklı olarak yolcusu olduğu istiklalin yoludur bu yol, bunun içindir ki hemşerilerimiz bu yolu istiklal ve vatan aşkıyla aşmışlardır.
Kimi yolda eşini, kimiside çok sevdigi canından can, olan çocuğunu kaybetmiştir, ama bir vatanın ve bir milletin istiklali kazanılmıştır. İstiklal yolunda, vatan yolunda kayıplar kazançtır. Allah bu yolda ölenlere ölü demeyiniz, bizzat onlar canlılardır diyerek bu yolda can verenlere cennetini müjdelemiştir. Demek ki bu yolun yolcularından yaşayanlar, Vatanın bagımsızlığını, Milletin bağımsızlığını kazanmış, ölenlerde Allahın vaadedtiği cenneti kazanmışlardır. Kısacası bu yolda kayıp yoktur.
Bu yol yolcularını istiklale ve bagımsızlığa taşımıştır, bu yolun yolcuları olan atalarımızla ne kadar övünsek azdır. Ama şunuda unutmamak lazımdır, sadece geçmişle yaşanmaz, onların ülkeleri ve milletleri için yaptıklarından ders de çıkararak onların tercübelerinden, fedakarlıklardan, yüksek ruhlarından alacağımız ilhamla günümüzde karşılaştığımız sorunları çözme ve üstesinden gelebilme ruhu inşaa etmeliyiz.
Büyük başarılar ve zaferler için büyük mücadeleler, çalışmalar gerektiğini belirtmiştik, büyük mücadele ve çalışma içinde bizi mücadeleye ve çalışmaya yönlendirecek, bize şartların geregini yapacak ve yaptıracak yüksek ruhlara ihtiyaçımız olaçaktır. Bu ruhu bize verecek olan ise, dilimizdir, dinimizir, edebiyatımızdır, tarihimizdir, ondan süzülerek gelen kültürümüzdür.
Tercübe bugün ve yarın için, geçmişten ders almaktır. Fikri Adil
Başarmak için başarısızlıklardan, Koskoca bir imparotorluğu yıkma başarısızlığından yani geçmişimizden ders almak gerekir. Burada iki örnek gözükmektedir, biri yıkılmaya neden olan atalarımız, digerleride imparotorluk cağrafyası ve nufusu ile kıyaslanan bir avuç toprak parcası ve bir avuç yüksek idealli ve ruhlu kimseler olan atalarımızdır.
Biz yıkanlarımı yapanlarımı, biz bozanları mı, kuranları mı tarih örnek derslerle doludur, biz örnek almasını bilirsek…
M. Akif’in, Şu ünlü şiirini doğru okuyalım artık,
“geçmişten adam hisse kaparmış... ne masal şey.
beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi
tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” M.Akif Ersoy.
Elbette ki, tarih tekerrür etmez, meydana gelenler olaylar, her ne kadar birbirine benzese de, olayın yaşandığı zaman, mekan, kişiler hep farklıdır. O sebeple aynı gibi görülen çoğu olayda, “tarih tekerrürden ibârettir” diyenler aslında hataların tekrar ettiğini, hatalarımızda tekerrür ettiğimizi anlatmak istemişlerdir bize, biz anladık mı acaba.
Şimdi dönelim istiklal yolunun yolcularına, bu insanlar atalarının hataları üzerine bu olayları yaşamışlardır. Biz impartorluğu yıkan hataları yapanlar gibi çocuklarımıza istiklal yolunun yolcularının atalarından aldığı mirası mı bırakacağız hata yaparak, yoksa barış içinde dahi olsak ülkemizin, milletimizin kültürel, teknolojik, üretim, ekonomik açısından gelişmesi için çalışarak gelişmiş, refah seviyesi yüksek ülkeler seviyesine çıkarmak için çalışarak ve gelişmiş bir ülkemi miras mı bıkarkacağız. Yani hata yapan atalardan mı, ülkesi ve milleti için çalışan, fedakarlık yapan atalardan mı olacağız, tercih sizin, bizim… Selam ve sevgiler…
İSTİKLAL YOLU
Bir istiklal tolu ki uzun mu uzun(344 km)
Bir istiklala yolu ki ince mi ince
Bir istiklal yolu ki zor mu zor
Bu yolu kolaylaştıran İstiklal
İstiklal yolu mücadele yolu
İstiklal yolu, istiklalin yolu
İsitiklal yolu kurtuluş yolu
İstiklal yolu vatan yolu
Zorda olsa Halime çavuş gider bu yolu
Bu yolun yolcuları kutsal yolcu
Bu yolun bir ucu Ankara, bir ucu İnebolu
Bu yolun yolcusu Kastamonu’lu
Halime çavuş, Şerife bacı,
Bu yolun yolcusu Çankırı’lı
Fatma teyze, Ayşe ana,
Bu yolun yolcusu İstiklal yolcusu
İstiklal yolu istikbalin yolu,
Ataların bu yolun sonunda
Düşmanı vatandan kovdu
Bu yol istiklal yolu, bu yol devrim yolu
www.vatandasfikri.com >> M. Akif Gökalp <<
|