PKK’NIN TERÖR ARACILIĞIYLA, VATANDAŞLARI SÖMÜRMESİ
Teröristler de bilirler bu saldırılılarla sonuç alamayacaklarını, onların amacı bizde korku, endişe, panik, kargaşa gibi kontrolsüz ortamlar yaratarak teröre başvuranların istemlerine boyun eğmemizi sağlamaktır. Ben son Ankara’da yaşanan bombalama dehşetinden hemen sonra olayın olduğu Kızılay bölgesinde kişileri izleyerek dolaştım ne gördüm? Sizin beklediğiniz panik havası hiç yoktu, olan neydi size karşı daha da bilenen bir toplum gördüm panik kapısı kapalı başka kapıya.
Sizin ileri gelenleriniz hep derler barış için son şans biziz bizim Ülkenin batısıyla çok anımız var, bu son yıllarda doğanlar hiç barış ortamı görmediler savaşın içine doğdular. Devlet şöyle baskı yaptı, böyle baskı yaptı, isim hakkımız elimizden alındı, kendi dilimizle yazı yazamadık, müzik yapıp türkü söyleyemedik ifadelerinin hangisinin şimdi geçerliliği kaldı hiç birinin,. Efendim Anayasada Türklük ifadeleri varmış, Anayasa başka milletlerden bahsetmiyormuş, eşit vatandaşlık istemimiz ve özerklik sorunu çözermiş siz gerçekten sorunu siyaseten ve barış yöntemleriyle çözmek istiyor musunuz kendiniz bir netleşin, devlet ve iktidarı çok net çözüm istiyor ve bunu barış yoluyla, siyaset yoluyla çözelim diyor. Siz ne diyorsunuz işte cevabınız bu bomba ve düğüne giden vatandaşlara saldırı oldu bunu kınayın bu yöntemle bir yere varılmayacağını anlayın devletin görevlileri defaten sadece askeri çözümün yeterli olmadığını söylüyorlar siz de artık silahla devam edilmeyeceğini söylemelisiniz. Ne zaman söyleyeceksiniz?
Siz ne diyorsunuz barışa var mısınız, varsanız bombalamayı bırakın yasa dışı silahlı güçleri lav edin, barışı istediğiniz devlete ve Türkiye halklarına inandırıcı gelsin. Şunu kabul edelim T.C iktidarları arasında barışa en yakın, yatkın iktidar bu iktidardır, barış kapısını açmıştır, görüşmeler yapılmıştır. Barış ortamının hazırlanması için sizin dışınızda herkes kendine düşeni yapmaktadır fazlasıyla. Şu an yaptıklarınız yasal değildir, sokakta bomba patlatmak, polis zannıyla düğün konvoyuna saldırmak, yasal sınırları bırakın insani sınırları bırakın hayvani sınırların aşılması ve hiçe doğru gidiştir.
Filistinlilerin 15-20 yıl önceki Dünya kamuoyu desteği ile şimdiki desteklerini bir düşünün, aynı ölçüyü Çeçenler içinde yapabiliriz. Bu örgütler yola çıktıklarında haklı görünüyorlardı, yaptıkları eylemlerle haklılıklarını kaybettiler. Toplu taşım aracına saldırdılar, hastaneye saldırdılar, tiyatroya saldırdılar, sokaklara, yollara mayın döşediler, hedeflerinde kim var onu kendileri de unuttu sonuç olarak önce tabanlarını kaybettiler, sonra kamuoyu desteklerini, arkasından kendi toplumları dahil olmak üzere toplumsal bir kopuş, dışlanma yaşadılar ve güdük eylemleri devam ediyor. Bu kadar kendi amaçlarıyla çelişen örgütler tarihin akışı içinde yok olacaklardır. Almanya’da bir Türk dönerci öldürmüşler, Mersin’de Kürtçe bilmeyen bir şarkıcı, yola mayın döşemişler korucu köylüleri geçerken patlatmışlar, düğün konvoyuna saldırmışlar, güvenlik güçlerine, işçilere, öğretmenlere, sağlıkçılara, imamlara, spor yapanlara saldırmışlar, nikah törenine saldırmışlar, çoluk demeden çocuk demeden öldürmüşler.
Bunu ne için yapmışlar, haklar için ölenlerin en kutsal hak olan yaşam haklarını yok ederek yaşam hakkından sonra gelmesi gereken haklar için en önemli hak yaşam hakkını yok etmişlerdir. Oysaki kimi hakları düşündüğümüzde öyle sanıldığı gibi hak kaybı söz konusu olmadığı görülecektir. Devletin üslup sorunundan inançlı kesimler de, aleviler de, solcular da payına düşeni aldılar. Her kesim şikayet etti sorunlar yaşadı ama olayları bu boyuta taşımanın toplumsal düzene zarar vereceğini gördüler kendi topluluk hakları için toplumsal düzene zarar vermediler. Sizler toplumsal düzenden yana mısınız, bunu barış çabalarıyla gösterin, bombalar, mayınlar ne size barış yolunu açar ne de bize.
Şimdi bazı hakları değerlendirelim isterseniz: Ülkemizin her yanına yerleşiliyor mu Evet, Bütün kamu kuruluşlarına girme hakkı var mı Evet, yasalar uygulanırken kimseye etnik kökeni soruluyor mu Hayır. Eğitim ve sağlık hizmetlerine girmede ve yararlanmada eşitmişsiniz evet, size ayrı bir vergi salınıyor mu hayır, üstelikte aldığınız payla ödediğiniz vergi ile kıyaslayınca devede kulak kalıyor, yani TC bizi sömürüyor lafınız hikayenin de hikayesi alınan vergilerle alınan paylar kayıt altında merak eden inceler.
Daha anlaşılır olabilmesi için bir grafikten yararlanalım isterseniz.
Şimdi iyi değerlendirelim yasalar her alanda vatandaşlık haklarını eşit tutmaktadır. Sorun olarak algılanan alanlarda da, hükümet tarafından düzeltileceği sözlerine rağmen, uygulamalarda düzeltilmesine rağmen hala teröristçe faaliyetlere devam etmek başka şeyleri akla getiriyor. Nedir bunlar derseniz, devam edelim.
Mesela benim aklıma gelen emperyal güçlerin bu iş için Kürt halkını savunma adına hareket ettiğini söyleyen bu örgüt onların taşeronu olmasın. Yoksa din birliği, vatandaşlık birliğine rağmen böyle bir saldırganca davranışlar sergileyip barış ve özgürlükten söz etmek aymazlıktır. Savaş ve şiddet ne barışı ne de özgürlüğü besler.
Terörün olduğu yerde yaşam hakkına gasp vardır, yaşam hakkının olmadığı yerde özgürlükten söz etmek akıl ölçülerine terstir. Silahla siyaset seçme işi siyasete şike karıştırmaktır hatta doğrudan seçme işinin bloke edilmesidir. Seçme eylemini silahla seçileceklerin önerilmesinin olduğu yer kişilerin tercih etme, seçme zorunluluğunun olduğu yerde seçim yapabilme hakkının gasbı vardır. Özgürlükten bahsedenlere bak. Belediye başkanının oğlunu kaçır, istifaya zorla istifa edince de serbest bırak ne özgürlükçü bir yöntem değil mi?
Hangi açıdan baksak artık haksızsınız, yönteminiz ne ise onunla karşılaşacaksınız. Yönteminiz barışsa barış savaşsa savaş, barış ister haliniz yok var olduğunu düşünüyorsanız yaptıklarınıza bakın kendinize gelin, artık eziliyor sömürülüyor edebiyatını da bırakın rakamlar yukarıda o gelen vergilerin çoğu da bordro ile çalışanların ödediği vergilerdir. Burada sömürülen o bölgenin dışında yaşayan T.C vatandaşlarıdır. Eşit değiliz diyorsanız uluslararası ölçülere göre değerlendirin, yerleşim özgürlüğünü, teşviklerden yararlanma özgürlüğünü, kamu çalışanı olma özgürlüğünü, dahası inanç özgürlüğünü düşünün. Bütün ölçülerinizle uluslararası ölçüleri yaşıyor ve hatsiz bir şekilde terörist faaliyetleri övüyor, özendiriyor ve yasalara karşı suç işliyorsunuz hiç düzen bu kadar müsemahakar olamaz. Ama sizde sınırları zorlamayın.
Hareketleriniz, hareketlerimiz barışa hizmet etsin, yoksa savaştan kaçacak bir millet olmadığımızı Dünya biliyor siz de öğrenirsiniz. Barışınıza barışla savaşınıza savaşla karşılık verilecektir. Seçim sizin
Bu Türkiye halkları bin yıldır birlikte din birliği var, vatandaşlık haklarıyla oluşan birlik var, aynı ülkenin vatandaşları olduğu için çıkar birliği var Türk zenginse Kürt’ün, Kürt zenginse Türk’ün çıkarına hizmet eder. Sonuçta sermaye de emek de bu ülkenindir. Kazanılan paradan bir haliyle herkese bir nasip vardır. Bu gerilimler ve terörün halkların ne kardeşlerine, ne de çıkarında hizmet etmediği aşikardır. Kime hizmet edildiği artık derinlemesine düşülmelidir. Bunca yıldır akan kan kime hizmet etmiştir, herkes barışın kapısı açılmalıdır, bunun yolu da bellidir. Yasal düzene uymaktır, Kürt halkının rahatsız olduğu bir yasal düzen varsa onunda düzeltilmesi barışa hizmet edecektir. Kürt halkının da bu kendini bilmezlere artık ‘’bese, bese’’ demesi lazımdır.
Karar verelim barışa mı hizmet edeceğiz teröre ve savaşa mı? Şahsen barışa hizmet etmek istiyorum ama askerlerimiz öldükçe bu isteğim sönük kalıyor. Demek ki benim barışa hizmet edebilmem için askerlerimizin ölmemesi gerekiyor.
Selam ve sevgilerimle barışa hizmet etme dileğiyle….
|