TOPLUMU SEVİMSİZ HALE GETİRENLER
Her toplumda sevimli ve sevimsiz insanlar bulunabilir, bu bir dereceye kadar normaldir de, iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış iç içe yaşıyoruz, yaşanıyor hepimiz görüyoruz.
Zaman zaman hepimiz iyi örneklerle de karşılaşıyor, kötü örneklerle de karşılaşıyoruz. Bizim çabamız ne olmalıdır? Tabi ki amaç, iyi örnek sayılarını artırma çabası içinde olmalıyız.
Bunun için iyi ve kötü örnekleri iyi tespit etmeliyiz ve iyinin, kötünün toplum tarafından da anlaşılmasını sağlamalıyız ki toplumsal yaşantımızın kalitesi artsın, biz toplumsal uyumumuzla topluma katılırken, toplumda bizim mutluluğumuza hizmet etsin.
İçinde yaşadığın topluma hizmet edersen, hizmet alırsın. Fikri Adil
Hepimiz toplumsal işleyişin bir parçasıyız, herkes iyi kötü bir işin kenarından tutuyor, doktoru tedavi ediyor, çöpçüsü sokağı temizliyor, polisi güvenliği sağlıyor, öğretmeni çocuklara mevcut bilgileri aktarıyor, şoförü otobüsle işe gitmemizi sağlıyor, memuru devlet dairelerinde kayıt altına alınması gerekenleri kayıt altına alıyor, gıda denetçileri gıdaların bize sağlıklı ulaşmasını sağlıyor, meslek odaları meslek mensuplarının mesleki yeterliliklerini ve haklarını koruyor, partiler demokrasimizin işlemesine yardımcı oluyor, çiftçiler, işçiler bizim için üretiyor.
Bu toplumsal işleyişin içinde sayamadıklarımızda dahil herkes toplumsal bir faaliyet içindedir. Bu faaliyetleri toplumsal işleyişin bir parçası olarak yaparız, bu küçük parçalar, büyük parça olan topluma ne kadar uyumlu olursa o kadar işleyiş de sorun olmaz diye düşünüyorum.
Şimdi bazı örneklere bakarak bunların içinde iyi sayısını artırmalı, hep beraberce de kötü sayısını azaltmaya çalışmalıyı ki toplumsal yaşayış da sorunlar azalsın.
a) Trafik kurallarına uymayanlar, bunu kırmızı ışıkta geçmekten alınca hız sınırlarına uymamak dahil, solama ihlallerine kadar, lüzumsuz korna çalmaktan alınca geçiş önceliklerine dikkat etmemeye kadar onlarca kural ihlalinin trafikte nasıl can sıktığını ve insanları mutsuz ettiğini görmekteyiz. Bu kurallara uyulmadığında sadece can sıkıntısıyla kalınmamaktadır, kuralsızlığın sonucu binler kaza olmakta, binlerle ifade edilen insanımızı kaybetmekteyiz. Yazık degilmi? Evet, yazık o zaman kurallara uyalım toplumu sevimli hale getirenlerden olalım.
b) Mesleki gruplara bakalım, bunları toplumun kaygılarına göre belirlemeye çalıştım. Doktoru tedavi ederken toplumsal ölçüleri aşacak şekilde parayı öne çıkarırsa ve ben öyle onlarca olayla karşılaştım. O zaman mesleki saygınlığına zarar verir, ama bir meslek grubu toptancı bir şekilde yargılamak da hoş olmaz bunun içinde paracılar diyebileceğimiz tipleri kastettiğim sanırım anlaşılıyor. Yaptığımız işi paranın gölgesinde bırakırsak, işe değil paraya önem verirsek o zaman hem kendimize kendimizin saygısını, hem de hastaların ve toplumun bizim meslek grubuna saygısını kaybederiz. Önce paramı, insan mı sorusuna rahatça insan diyebilenlerin sayısını çoğaltmalıyız.
c)Polisimizin güvenliğe katkısı ufak tefek aksaklıklara rağmen, genç nüfusumuzun zaman zaman yaptıkları haylazlıklara rağmen fena olmadığını düşünüyorum, bu konuda toplumdan fazlaca bir şikâyet almadım. Benim izlenimim zaman zaman polis teşkilatının bazı mensuplarının olay aşamasında suçlu değil bilemeden, vatandaşlara suçlu gibi davranılmasıyla karşılaşılmaktadır., teşkilatımızın bu konuda dikkatli olmaları beklenmektedir. Toplumsal kurallara uygun davrandığımızda polisle karşı karşıya gelmeyeceğimizi belirtelim.
Yeri gelmişken toplumsal uyum, toplumsal uyum diye sık sık tekrarladığımız durumun şöyle anlaşılmaması gerektiğini belirtmekte fayda var.
Toplumsal işleyişin içindeki sorunlara tepkisiz kalınması sakın ha anlaşılmasın tepkisiz toplumlar çok kolay hata yapan yönetimlere neden olurlar. Bunun için tepki göstermeliyiz, ama bu tepki bireysel değil örgütlü olmalıdır, örgütlü tepkiler iyi değerlendirilmiş tepkiler olacağı varsayılır. Örgütlü tepkiler için örgütlü toplum olunması gerekir, ne yazık ki toplumumuz örgüt dediğinde hep uç grupları anlamış uzak durmuştur. Ama toplumsal işleyişi kolaylaştıran, demokratik düzenin daha iyi işlemesini sağlayan yüzlerce örgüt var ve bu örgütlerin toplumda işleyen yanlışlara tepki gösterecek yeterli üyesi bulunmamaktadır. Buna muhalefet partilerimiz ve sendikalarımızda dâhildir.
d) Kısacası öğrenmek, öğretmek gibi bir işin önemini kavramamış bir öğrenci ve öğretmenin toplumsal yaşantıda nasıl sıkıntılara neden olacağını anlayarak ona göre önlemler almalıyız. Ona göre öğrenme ortamları hazırlamayız.
e)İnsanların gıda ihtiyacını karşılayan bir çitçinin daha çok ürün almak için hormon, ilaç ve kimyasal gübreleri sağlıklı gıda ölçülerini hiçe sayarak kullandığını düşünelim. Bu gıdaları denetleyen gıda denetçileri ((gıda mühendisleri)bırakın ihmallerini, elde olmayan nedenlerle gözden kaçırdıkları sağlıklı gıda ölçülerinin nasıl toplumsal sağlık sorunlara neden olabileceğini sanırım görebiliyoruz.
f) Toplumsal yaşayışın bir parçası olan memurların da işlerini isteksiz yaptıklarına zaman zaman hepimiz tanık olmaktayız. Bir anımı anlatarak bu alandaki eksiklikleri daha iyi değerlendirmiş oluruz kanaatindeyim. Ben Ankara da yaşıyorum, Kastamonu da Annemin bir devlet dairesinde işi var gönderdiğimiz evrakların ilgili daireye ulaşmadığını kaybolduğunu yaptığım telefon görüşmelerinden öğrendim. Bunun için Annemi aradım annem ben bir şey bilmiyorum sen gel takip et dedi. Kalktım 225 km yolu gittim, ilçem olan Tosya’dan evrakları yeniden hazırlattım, 70 km olan il merkezine götürdüm, ilgili memura teslim ettim bana bugün >Cuma Salı günü gelirsen bu iş hallolur dedi. Ben ne demek arkadaş bu evrakları kaybedin, arkasından ben Ankara dan kalkıp Tosya ya gideyim bunları getiriyim sizde bana Salı günü gelin deyin bu ne biçim iştir dedim ama memur arkadaş haklıydı ve beni lütfen dinliyordu. Başı kalabalık olması nedeniyle olsa gerek böyle davranıyordu, bunun üzerine sesimi biraz yükselterek olmaz böyle şey ben Pazartesi Ankara da iş yerinde olmam lazım, annem tek gelemez dedim. Memur arkadaş bana anlamsız anlamsız baktı o ara daha önce telefonla konuşup evrakların akıbetini defalarca sorduğum memur, … sizminiz dedi. Evet, benim dedim, buyurun arkadaşım sizin evrakınız lüzumundan fazla oyalandı dedi ve bilgisayarda 3-4 dakikalık bir işlem yaptı ve istenilen işlemi başlattı. Şimdi ülkemi ve toplumumu sevimsiz hale getiren kimm?
g) Çöpçüleri ele alalım bizim çoğumuzun dudak büktüğü bu işin gelecekte iyi yapılmazsa yaşadığımız çevrenin hızla kirlenmesine, kirlenen çevrenin ise bütün çanlılarla birlikte insan sağlığını tehlikeye atacağını sanırım hepimiz yaşıyoruz, tahmin edebiliyoruz. Bunun için bu alanda ne yapılabilir diye bir soruyla düşündüğümüzde geri kazanım konusunda büyük eksikliklerimiz olduğunu görüyoruz. Temizlik işini yapan bu grubun saygınlığını artırmalıyız, bu alanda çalışan kişilere çevre korunması ve kirliliği konusunda eğitim vermeliyiz. Böylece bu konunun önemini hem bu işi yapanların hemde toplumun kavramasını sağlamış oluruz. Bu alanda yapılan hataların kasten egil, para kazanma amaçlı olmasından çok çevre bilincinin gelişmemesinden, yerleşmemesinden kaynaklı olduğunun altını çizmeliyiz.
Bizler bu toplum içinde yaşayanlar, yukarıda bazı sevimsiz, bazı sevimli olayları anlatmaya çalıştım. Biz öncelikle toplumsal işleyişin içinde her ne yapıyorsak, ister patron, ister işçi hiç fark etmez, o kurumun, işletmenin toplumun ikisi de parçasıdır. Bu parçaların genel olan toplumu sevimsiz veya sevimli, iyi işler veya işlemez, saygılı, saygısız yaşanır veya yaşanmaz hale getirebileceğini görerek ona göre davranmalıyız. Biz hangi taraftayız sevimsizlerin mi, sevimlilerin mi? Ona göre toplum sevimli veya sevimsiz olacaktır. Selam ve sevgilerimle…
|