VURUN ABALIYA
(Vergi Yükü, Vatandaşa, Lüks Yaşama Yöneticiye)
Tüm tarafsız ekonomistler bu ekonomik politikalar sürdürülebilir değil diyorlardı, kimse dinlemedi, yöneticiler hiç dinlemedi neden? Vatandaş dinlemedi, kimimiz ev aldık, kimimiz araba aldık, kimimiz cep telefonunu değiştiriyorduk, piyasada borçlanmaya dayalı bir bahar havası vardı… Aşırı kamu binasına yatırılan yatırımlar kaynak savurganlığına neden oldu, aşırı kamu lüks araç alımı kaynak savurganlığına neden oldu, bu binalara mobilyalar derken, personel derken devlet özeleştirmelerle kurum kaybederken, bina ve personel kazandı, sonuç da bunların bir maliyeti vardı… Bu savurganlığın maliyetini sonuçta vatandaş ödediği vergilerle çekiyordu… Bu bilinen bir şeydi ama yöneticilerimizin bundan haberi mi yoktu, neydi? Bu kadar kolay kamu kaynaklarını harcıyordu?
Lüks harcarsan, vatandaşın vergisiyle toplanan kamu kaynaklarını harcamış oluyorsun, bir uçağa, bir uçak daha ekledin mi, bir makam arabasına bir makam arabası daha eklersen, vatandaştan daha çok vergi almak zorunda kalıyorsun…. Bu döngü bu kadar basit, bu döngüden çıkmanın yolu, vergi artırmak yerine tasarruf yapmak gibi bir tasarruf da bulunsanız diyorum… Tasarruf kelimesinin iki anlamı var, biri sizin sık sık kullandığınız, yapabilme gücü, emredebilme yetkisinin yanın bence daha önemli olan, “Tasarruf: Bir ekonomide belirli bir dönemde yaratılan gelirin tüketilmeyen, yani harcanmayan kısmı, Cari gelirin bir kısmının tüketilmeden gelecekte kullanılmak üzere ayrılması.” Yani ürettiğinizden daha az tüketmek, gelirinizden daha az harcamak diye acarsak, siz düşünün bizim devletimizi yöneten, yöneticilerin nasıl bir harcama, savurganlık içinde olduğunu görürsünüz… Göremediğiniz zaman da %40 vergi artışları size kendini gösterir… Bundan kurtulmanın yolu nedir derseniz?
Yöneticilerin her yaptığını alkışlamamaktan geçiyor derim, gayet tabidir ki bir yönetici olacak, Allahtan demokrasi var da bunları seçebiliyoruz, demokrat vatandaş olabilme özelliğinin en önemli göstergesi nedir derseniz, seçtikleri yöneticileri denetleyecek şekilde tepki göstermeleri diyebilirim… Bir uçak alınıyor, eyvallah, iki uçak alınıyor, eyvallah, üç uçak alınıyor, biri çıkıp da, ya ne yapıyorsunuz arkadaş demez mi? Muhalefet partisi bu savurganlıkları atıl yatırımları neden topluma anlatmaz ki… Bir vatandaş çıkıp da bu paralar benim verdiğim vergiler, böyle dolusuna, boşuna harcayamazsın demez se!! Sen oraya seçilirken lüks içinde yaşamaya seçilmedin, devleti yönetmek üzere seçildin denmez mi? Denmiyor, denmiyorsa da vergiler %50-60 kullandığımız ürünlerin içinde olabiliyor… Kamusal harcamalar mercek altına alınmadıkça, lüks harcamalara, lüzumsuz atıl yatırımlara tepki göstermedikçe, vergi yükümüz daha çok artacaktır… Artsın istemiyorsak, karşılaştığımız her siyasetçiyi alkışlamak yerine savurganlıkların hesabını soralım, sormuyorsak da vergimizin artacağını bilelim, çoluğumuzun, çocuğumuzun, bizim hakkımızı siyasetçilerin car cur etmesine izin vermeyelim… Yoksa siyasetçiler bu savurganlıkları yaptıkça iş yapıyoruz yatırım yapıyoruz sanıyorlar… Oysaki yatırımların maksadı bir fayda, bir ekonomik katkı için yapılır, şimdilerde yatırım dendiğin de teknoloji, daha üst düzey teknolojik gelişmeler, araştırma faaliyetleri anlaşılırken, sadece bina yapmak ise ekonomik mantık dışındaki hareketlerdendir… Biz bu hareketi çok sık yapıyoruz…. Yapmamak dileğiyle, yapanlara sen ne yapıyorsun arkadaş demek dikeğiyle, selam ve sevgilerimle…
M.Akif Gökalp – 2.10.17 --- vatandasfikri.com
|