İKİ YAKIN SORUNLA MÜCADELE
Suriye Meselsin de Son Gelişmeler/Terör Sorununda ki Son Durum
(Savaş Kapıda Mı?) (Alınan kararlar Kimi Bağlar?) ( Milli Refleks Neyi Gerektirir?) ( Demokrasiler de Karar Nasıl Alınır?)(Teröriste Devlet Nasıl Davranmalı?)
Önce Suriye Meselesi,
Öyle Anlaşılıyor ki, Suriye de temsilciler aracılığıyla yürütülen vekaleten savaşlar, asılların işin içine girmesiyle, asıl savaşa dönüşecek gibi, İran, Hizbullah’la ve Rusya kendi askerleri ve askeri araç ve gereçlerle orada… Biz de Arabistan ve Ekseri İslam ülkeleriyle anlaşarak ora da olma planlarımız var… Savaş zorunlu değilse, gerekmedikçe kaçınılması gereken bir durumdur, eyvallah, Savaşlara zaten kimse isteyerek girilmez, sevmesek de bazen savaşmak zorunda kalırız... Ülkemizi yönetenler böyle bir kararı gerekli görmüşlerse… Sanırım tartışarak, danışarak, meşveret, istişare ederek kararları alıyorlardır sanırım… Bu ara da muhalefeti de bilgilendirdiklerini, görüş alışverişinde bulunduklarını düşünüyorum…
Suriye meselesin de gelinen noktada, İran’ın orada lüzumun da fazla etkili olması, Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozularak yeni devletçikler ortaya çıkarak bizim ülke birliğimizi ve toplumsal düzenimizi bozma ihtimalimizi bozma söz konusuysa… Biz buraya ne ABD, nede Rusya gibi yaklaşamayız… Bizi direk etkileyecek bir durum söz konusu ise, müdahale edilir… Biz Ülke olarak genellikle Uluslararası kurallara dikkat ederiz, ama uluslararası bir tehlike bizim toprak bütünlüğümüzü tehlikeye sokacaksa, bizde ona göre şartları zorlamalıyız… Efendim bu politika baştan yanlıştı, biz gelinen nokta konusunda hükümeti uyarmıştık, ben de uyarmıştım… Yanlış alınan kararlar sonucu oluşan zararların nasıl hesabı sorulacağı bellidir, vatandaş desteğini çeker, devletin kurumları gerekli araştırmaları soruşturmaları yapar ve suç, kasıt, ihmal varsa mahkemeler karar alıcılardan hesap sorar… Tepki zamanı değil bu sorundan kurtulmak için destek zamanıdır…
Teröriste Karşı Devlet Tavrı
Başka bir sorun da, terör örgütüyle mücadele ediyoruz, bizi yönetenler barış istiyor, hep beraber be barış diyoruz, gerçekten de barışı istiyoruz.. Ama terör örgütü uluslararası destek buluyor ve teröre yüksek perdeden tekrar başlıyor, güvenlik güçlerimiz de aynı nispette cevap veriyor… Bu terör örgütüne saldırı oluyor, hemen bazıları insan hakları ve demokrasi diyor, eline silah alarak ben buralarda devletin otoritesini tanımıyorum diyen birilerine devlet ne yapması gerekirse onu yapıyor… Bizde burada toplumsal düzeni tehdit eden terör örgütüne karşı bu kararı alan yönetimlerin yanın da olacağız.. Bizim partimiz iktidarda olur olmaz, bu kararı beğeniriz beğenmeyiz, eleştirilerimizi yapar, çekincelerimizi koyar, aynı kanunlarda olduğu gibi ülke olarak alınan kararın arkasında dururuz… Yoksa bir saldırı var toplumsal düzene, biz buna karşı ne yapalım tartışmalarıyla oyalanacak durum da değiliz. Fiili durumlara fiili cevaplar vermeliyiz, dün saldırılmıyor diye eleştiri yapanların bugün aşırı saldırıdan şikayet ettiklerine tanık oluyoruz… Toplumsal düzenimiz teröristlerin canından daha da önemlidir… Bakın terör örgütü, hem yabancı savaşçılar, hem de yabancı silahlar kullanarak kendi ülkesine saldırıyor… Yarın bu terör örgütünün hainliğini tarih yazacak, destekleyenler ise aldatıldıklarını anlayacaklar… Artık bu terör örgütüne destek verenleri biz, bizden biri olarak saymak da zorlanıyoruz… Onlar da akıllarını başlarına alsınlar, ya vatandaş olsunlar ya da uluslararası maşa olan bir örgütün destekçileri… Kararlar nasıl alınıra gelince…
Karar Anı, Karar Aşaması, Kararlaştırma
Hükümetin bu kararlarını şöyle değerlendirmeliyiz, kanunların çıkmasına karşı olmamıza rağmen, çıktığın da uyma sorumluluğunun doğması gibidir. Ülkeyi yönetenler bir savaş kararı aldı, bize göre doğru veya yanlış, yada bir saldırı var ülkemize, yönetimleri sevmiyoruz diye savaşmaktan kaçacak mıyız? Burası bir Muz Cumhuriyeti değil Ülke, yönetenlerin de mülkü değildir, bu Ülke, vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesindir, bu ülkeye bir saldırı anın da koruma sorumluluğu da hepimizindir. Sürekli kafamızı karıştırıyorlar, neymiş efendim şuymuş, neymiş efendim buymuş, şu şöyle olursa bu böyle olurmuş, tabiki konuşacağız, tabiki tartışacağız, bu tartışmaları yönetenler dinleyecek vatandaşın ve yazan çizen kişilerin kanaatlerini öğrenecekler ve ona göre kararlar alacaklar… İtiraz edenler olacak, bu demokrasinin gereği, kararların ortak akılla alınması için kişisel ve kurumsal düşüncelerden yararlanılacak, çünkü alınan kararların kişisel değil toplumsal karar olduğu da unutulmamalıdır…. Her şeye rağmen karar alındıysa, kararın arkasında durmalıyız toplum olarak… Kararsızlık böyle bir aşamada düşünsel, tavırsal, müdahalesel, savuma zaafiyetleriyle kaoslar doğurur ki, o aşamalar aşıldığını düşünüyorum…
Belki de ilk olarak bahsetmemiz gereken bir olgudan sona doğru bahsedelim, demokrasiler de kararlar nasıl alınır, bu kararlar sadece alanları mı bağlar, alınan kararlar da istenmesine rağmen konsensüsle karar alınması şartmıdır? a) Demokrasiler de kararlar vatandaşların karar alma yetkisi verdiği temsilciler aracılığıyla alınır. Doğru mu? Evet… Bu karar alıcılar vatandaşların oylarıyla yönetime geldiler mi, evet neredeyse diğer üç partinin aldığı oy kadar oy aldılar mı? Evet… Eleştirilerimizi kamuoyu önün de yapalım, düşüncelerimizi hem karar alıcılara bir rapor halin de, hemde vatandaşa bir bildiri ile duyuralım, alınan kararların yanlışlığını anlatalım, ama bunları karar anın da yapalım, karar alındıktan sonra o kararın hepimizi nispeten bağladığını unutmayalım… Konsensüsle karar alınması istenir ama bu mümkün değildir… Çoğunlukla karar alınır, bu karar uygulanır, ama hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, sistemin değişmesine neden olacak kararlar, alınamazlar, çünkü anayasal güvenç altındadır… Bu şu demektir, çoğunluk dahi olsanız bazı kararları alamazsınız, ama bu terörle mücadele veya müzakere kararları, komşu ülkeden gelecek tehditlere karşı alınacak kararlar böyle bir karar değildir… Direk temsilen yönetenlerin yetki ve sorumlulukları arasındadır..
Suriye Sorunun da Eleştiri Dönemi Bitmelidir
Dönelim Suriye de ki duruma müdahil olmaya, vatandaşların oylarıyla gelen bir hükümet var, ben bu politikaların yanlışlığıyla ilgili 4-5 yazı yazdım ama, artık burada ki bataklık ya bizi içine çekecek, yada biz müttefiklerle birlikte bataklığı kurutacağız… ABD burada biri ortada bırakıyor, onun etkin devlet imajıda böylece Rusyaya teslim diliyor… Kendileri bilir, biz savaş kararı alırsak karina zararına bakmaz savaşırız… Şimdi karar mevkisin de olan ülke yetkilileri bir karar almış, bu bizim partimizin muhalefet etmesine rağmen alınmış bir karar da olsa, bu kararı iç de eleştiririz, ama dışta artık destekleriz… Milli refleks bunu gerektirir… Allah korusun, başarısız olundu siyasal ve yasal süreç işler vatandaşlar başarısız olan yönetimin temsilciliğini geri alır onlara muhalefet görevi verir… Ülkeyi zarar uğratmışlarlarsa da bu kararı alanlar Yüce Divan da yargılanırlar… Bunlar yasal işleyiştir... Dönelim sorunumuza...
Bu sorun Bizi O kadar içine çekti ki, bunlar artık sonra tartışılacak konular olmuştur… Hatay’ın durumu yarın tartışmaya açılabilir, bu nedenle Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için kırmızıçizgi olmalıdır, orada Suriye devletinden daha çok bir siyasal istikrar istemeliyiz… ABD, Arabistan, İsrail, AB gibi müttefiklerle görüşülerek durumun ciddiyeti anlatılmalı, destek sağlanmalı, sağlanamıyorsa verilen karar her neyse uygulamaya koyulmalı ciddiyetimizi, Suriye deki taraflara göstermeliyiz… Biz rağmen bir oldu bittiye izin verilemeyecegi, anlatılmalı, anlaşılmalıdır...
Bunları şimdi karar alan yöneticiler de biliyorlardır, bu nedenle karar alınmışsa, artık o kararı tartışmayı bırakalım, tartışma karar öncesi yapılan bir durumdur… Demokratik yöntemlerle seçilmiş bir hükümeti uluslararası alanlarda destekleyelim, başarılı olması için yardımcı olalım… Onlar başarılı olursa ülke ve vatandaşları kazanacak… Onların başarısız olması halin de ülke ve vatandaşlar olarak biz kaybedeceğiz.. (Milli meseleler, günlük siyasetin üstündedirler. M. Akif Gökalp)
Son olarak yapılan tartışmalar zafiyet doğurmasın, dışardan bakanlar bunların birliği tehlikede küçük bir hareketle birliklerini riske sokarız gibi bir algı içine millet olarak düşmeyelim… Hükümeti Uluslararası camiada zor duruma düşürmeyelim…
Devletimizin ve onu idare eden hükümetin arkasındayız, biz seçmesek bile, yarın bizim seçtiğimiz parti hükümet olduğunda da diğer vatandaşlar seçtiğimiz hükümetin başarısını isteyecekler, onun için çalışacaklardır… Vatandaşlık bilinci, demokrasi ve birlik bilinci bunu gerektirmektedir… Dilerim aklıselim galip gelir savaş olmaz, dilerim bu sorunu orada bulunan tüm etkin devletler masada çözerler… Barış önerisi ve dileğiyle… Selam ve sevgilerimle…
M. Akif Gökalp - Şubat 16 – www.vatandasfikri.com
|