9 IŞIK İLKELERİ
Her düşüncenin bir temel felsefesi, beslendiği ana damarı vardır, ülkücülüğünde temel ilkelerini ve ideallerini anlatan 9 ışık, ülkücülerin yolunu ışıtacak ilkelerdir. İyi özümsendikce, ülküçülerin kendi yaşantılarına aktarıldıkca, ülkü yolunda kopmaların ve sapmaların daha az, bu davaya olan bağlılığın daha çok olacağı kanatindeyim. Bunun içindirki bu yazımı hep bildiğimizi düşünerek üzerinde durmadığımız 9 ışık’a ayırdım…
Daha başka bir katkısıda ülkücü arkadaşların bazılarnın seçtikleri düşüncenin ne kadar öenmli olduğunun anlaşılmasında da yardım cı olacak kanatindeyim, bu nedenle sık sık okuyarak ve üzerinde düşünerek ülkü yolunun yolcusu, dava adamı olarak yola devam etmenin yanısıra, bizim milletimize ve devletimize hizmet etmekteki ülkücü ruhumuza ruh katmamıza yardımcı olacaktır.
Milliyetçiliğimize temel oluşturacak dokuz ilkemiz şöyledir.
MİLLİYETÇİLİK: Her şeyden önce Türk milleti düşülecek, Milli meseleler milletin kültürüne ve istegine göre çözüme kavuşturulacaktır. Bütün meseleler ele alınırken Türk milletine bağlılık ve milletimizin çıkarı öncelik alınarak siyai ve sosyal politikalar oluşturulur. Millet sevgisi, sayğısı bu ilkenin temelini oluşturmaktadır.
ÜLKÜCÜLÜK: Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür. Bu yolda kullanılacak her türlü bilgi, belge, yetenek edinilerek milletimizi her acıdan güçlü Bir millet haline getirme çalışmasıdır bu ilkenin amacı… Ülkücülük = İdealimz Yani Milleti ve devleti yükseltme ruhunun hayata yansıyan idealidir.
6-32 - Dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?
AHLAKÇILIK: Türk milletinin ruhuna, örf ve adetlerine uygun yüksek varlığını korumayı ve geliştirmeyi ön gören esaslara dayanır. Ahlak bilinci gelişmiş ülkücü, ülkü yolunda ahlak zaafiyetleri göstermez, onu yolundan ne haz duygusu, nede mal ve mülk hevesi döndüremez. O adeta ülküsüne ve koyduğu hedeflere kilitlenmiştir, işte bu Ahlak ilkesi bizim diger ilkelerimizle birleştirdiğimizde yolumuzu aydınlatacak ilkedir.
Enfâl -53 -Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlak ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır. Gerçekten Allah işitendir, bilendir.
Yüksek ülküleri olanlar hazza ve mal sevdasına yenilmezler. M. Akif Gökalp
İLİMCİLİK: Olayları ve varlığı ön yargılardan ve art düşüncelerden sıyırarak ilim ilkeleriyle incelemek ve girişilecek her çesit faaliyette ilmi önder yapmak prensibidir. Hayatda bazı durumları aşabilmek için bilim, ilim gerekir, burada bilimi fen bilimleri çercevesinde degerlediriyor fen bilimlerini önemseyen milletlerin nasıl teknik ve teknolojik olarak ilerlediklerini görüyoruz, bu bilinçle fen bilimlerini önemseyerek ülkümüze ulaşmada bilimsel bilgileri kullanma zorunluluğunu anlayarak bu ilkeyle milletimize ve davamıza hizmet etmeliyiz. İlimi ise bize manevi katkılar sunacak, kültürel zenginlik katacak, bizim tarihimizden gelen sosyal bilgiler olarak anlayarak hareket edelim, bu iki bilgiyle yolumuza cıkan engelleride kaldırarak, ülkü yolu sonunda ulaşmak istediğimiz sonuca ulaşalım. Bu ilke bize hız katacak en temel ilkelerimizdendir. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
Zümer - 9 -Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resulüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.
TOPLUMCULUK: Her çesit faaliyetin toplumun yararına olacak şekilde yürütülmesi görüşüdür. İçtimai ve iktisadi olmak üzere iki ayrı bölümü kapsamaktadır. İktisadi görüş olarak mülkiyeti esas kabul eder, fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karşı olan bir görüşü belirtir. Karma ekonomiyi ve ana stratejik iktisadi faaliyetlerin devlet kontrolunda bulunmasını öngörür. Sosyal görüş olarak sosyal adalet düzeni, fırsat eşitliği, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlaşma teşkilatı kurulmasını kabul eder. Ülküçülük bir anlamıylda toplumculuktur, toplumculuk toplumsal faydayı öne alan, aynı zamanda da bireyi de ezmeyen bir ilkedir. Bu ilkenin temelini sosyal adalet ve ekonomik adalet oluşturur. Devlet aygıtı kullanılarak haksızlıkların ve adaletsizliklerin önüne geçilir.
Mâide -77 -De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın.
KÖYCÜLÜK: Köyleri tarım kentleri haline birleştirerek kalkındırmayı öngörür. Köylünün tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanması için kooperatifleşmeyi hedef alır. Bilhassa orman bölgesinde yaşayan köylüleri öncelikle ve hızla refaha kavuşturmak amacını güder. Bu ilkenin tarımsal sorunları yaşadığımız şu günlerde ne kadar önemli olduğunu daha iyi analayabiliyoruz, bu ilkenin şehirlere olan göçün de önlenmesinde büyük katkıları olacağı kesindir. Şöyle ifade edersek daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum, köye göre daha düzenli, sanatsal ve sosyal mekanların olduğu veya birkaç köyün ortaklaşa kullanacağı alanların oluşturulduğu kentcikler oluşturulmasını öngören bir ilkedir. Kentlerin trafik sorunları düşünülünce toplumsal yaşayışa katkılar sunacağını görebiliriyoruz.
HÜRRİYETÇİLİK VE ŞAHSİYETÇİLİK: Birleşmiş Milletler Anayasasında yazılı bütün hürriyetlerin sağlanmasını gaye edinmiştir. İnsanların şahsiyet olarak geliştirilmesini toplumun kalkınması için yararlı bir yol olarak kabul eder. İnsan hakları evrensel bildirgesindeki hakları, insanların öncelikle yaşam hakları olmak üzere düşüncelerini ifade edecebilecegi, inançlarını yaşayabilecegi ortamların hazırlanarak, milletimizin gelişmesi için düşüncelerin üretilmesi, bunların tartışılması gibi bireysel özgürlüklerin önünün acıldığı ilkedir. Milletimize katkılar sunacağı aşikardır.
GELİŞMECİLİK VE HALKÇILIK: İnsanlar ve medeniyetler daima daha iyi, daha güzeli, daha mükemmeli istemek ve aramakla gelişir. Elde edinenle yetinmemek ve daima daha ilerisini istemek ve bunu elde etmek için gayret göstermek şuurudur. Ancak bu gayret ve çabalarda Türk milletinin tarihinden, milli benliğinden ve kökünden kopmadan, milletimizin yükselmesi ve ilerlemesi için ortaya konan gayedir. Yapılacak her işte halka doğru, halkla beraber olmayı ilerlemenin, yükselmenin vazgeçilmez bir prensibi olarak kabul edilmesidir. Bu gelişme ve zenginleşmenin halkla paylaşılmasıdır halkcılık, Türk milleti mensubu olamayan vatandaşlarda halk olarak tanımlanır ve vatandaşlık bağı ile verilen her hakka sahiptirler. Bu ilkenin toplumsal huzura katkılar sunması ülkücükerin halka karşı görev ve sorumluluklarını hatırlaması anlamında önemlidir. Paylaşılmayan zenginlik fakirlik doğurur. Fikri Adil
ENDÜSTRİCİLİK VE TEKNİKÇİLİK: Türk milletinin kalkınması için acele sanayileşmesi, teknolojik alt yapıya yatırımlar yapması geregini bize anlatan ilkedir. Bunun içindirki öncelikle tekniği ve teknolojiyi besleyen araştırma ve geliştirmeye önem verilmesini bize öneren bu ilkenin ülkemiz ve milletimiz için ne kadar önemli olduğunu teknik ve teknolojik araç ve gerçleri ithal ettikce daha iyi anlıyoruz, birçok araç gereçle birlikte hayati önem arz eden ilaç ve silah gibi önemli ithal ürünlerin nedeni taknolojik alanlarımızdaki eksikliktir, bu ilkeyi temel alarak anayimizin teknolojisini yenileyerek, içatlar yaparak ülkemizin ve milletimizin zenginleşmesine katkılar sunulabilir.
Teknik olarak geri kalmış bir milletin ilerlemesi mümkün degildir. M. Akif Gökalp
Kapitalizm, liberalizm, ne de komünizm Türkiye için yararlı olamaz, belki onların bazı düşüncelerinden yararlanabiliriz ama Türkiye´yi kalkındıracak sistem ve görüş ancak Türk milletinin özelliklerine uygun, onun özünden alınmış, müslüman Türk milleti realitesini göz önünde bulunduran ve modern ilim ve tekniği yol gösterici kabul eden ülkücü bir görüş olmalıdır. Bunun kısaca formülü Türk emek potansiyelinin, milli üretim faktörlerine rasyonel bir şekilde bağlanması ile milletimizin ihtiyaçlarının üretilmesi, devletin vatandaşlara üretim yollarını açarak bütün tedbirleri alması ve kolaylıkları temin etmesi ve milli gelirin artmasında kendisine düşen esas rolü oynamasıdır.
İşte biz böyle milli bir doktrin sahibi bulunduğumuzu iddia eden, ülkücü kadrolarız. Milliyetçi görüşümüzün adı “Dokuz Işık Doktrini” dir. Bu görüş yukarda bahsettiğimiz dokuz ana ilkeye dayanmaktadır. Dokuz Işık ise, insan sevgi ve saygısına dayanır, ferdi ve iktisadi hürriyetleri bir bütün olarak gerçekleştirmek isteyen demokratik bir görüştür. Ne ilahlaştırılmış faşist devletçilikle, nede putlaştırılmış nazist ırkçılıkla karıştırırlmamalıdır. Fosilleşmiş şöhretlerin yaptığı gibi siyasi kariyerinin belirli bir dönemde faşist, belirli bir döneminde kapitalist, diğer bir döneminde sosyalist olmak, düşüncenin politika ahlakımızda yeri yoktur.
Ülkücüler, Türk´e aşık, Türk vatanına aşık Dokuz Işıkçılardır. Amaçları bu kutsal vatan üzerinde Büyük Türk milletinin ebediyyen bağımsız yaşamasını sağlayacak milli görüşü çizmek, bunu savunmaktır. Bu ilkelerin amacı da ülkü yoluyla hedeflenen hedeflere milletimimizi ve devletimizi taşımaktır…
Selam ve Saygılarımla….
|